David ve Victoria Beckham çifti, 20. evlilik yıldönümlerini Versay Sarayı’na yaptıkları özel bir turla kutladı. Turu boşverin de bunlar nasıl 20 yıl evli kaldı?
Yıl, 1996. Manchester United maçını izlerken gözlüğü gözünde olmayan Spice Girls üyesi Victoria, maç boyunca yanlış takımı takip ediyor, maçtan sonra bir lounge’a dalıyor, sarhoş oluyor ve David Beckham’la tanışıyor. 1999’a geldiğimizde çiftimiz 800 bin dolara mal olan, 500 kişinin katıldığı bir düğünle Dublin Kalesi’nde havai fişekler eşliğinde evleniyor, havaya beyaz güvercinler uçuruluyor. Düğün sonrası eğlencedeyse kişi başı 48 euro’luk bir parti verip mor kıyafetler giyiyorlar (ama ne mor, mosmor). Elton John düğüne katılmak için Londra’dan kalkıp Dublin’e geliyor. Elton sadece bununla kalmayıp çiftin doğan çocuklarına vaftiz babalık yapıyor, Liz Hurley ve Eva Longoria’nın vaftiz anneliklerini de atlamayalım. Böyle hebele hübele derken dört çocuklarıyla birlikte tam 20 yılı deviriyorlar. Ne diyeyim,
James Bond’a hayat veren Daniel Craig’in 007 bayrağını siyah inci Lashana Lynch’e devredeceği duyuldu, ortalık karıştı.
Açık konuşayım, James Bond sayfası benim için Pierce Brosnan, Daniel Craig’le değiş tokuş edildiği gün kapanmıştı. Geçtiğimiz yıllarda yeni 007’nin Idris Elba olacağı dedikodusu çıktığında tekrar kıpır kıpır olan içim, konu netleşmeyince yeniden durulmuştu. Yirmi beşinci James Bond filminin hayata geçirileceği bu günlerdeyse bize tamamen sağ gösterip sol vuruldu ve siyah inci Lashana Lynch’in yeni 007 olacağını söylendi. Vay anasını arkadaşlar, büyük hareket. MI6 müdürü, odasına yeni 007’yi çağırıyor ve içeriye Lashana’nın canlandırdığı Nomi giriyor. Artık emekliye ayrılan ve sakin bir hayata geçiş yapan James Bond’un kod adı olan 007’yi artık Nomi taşımaya başlıyor. Filmle ilgili Daily Mail’e konuşan bir kaynak demiş ki: “Bond, tabii ki yeni 007’ye cinsel olarak ilgi duyuyor ve alışılmış baştan çıkarma numaralarını deniyor. Ancak teknikleri bu zeki, genç siyahi kadın
Önümüzde çok seçenek olduğu zaman kendimizi daha bir şanslı görürüz ama sonuca bakın siz. Hangimiz çok seçenek olduğu zaman doğru kararı verebilmişizdir?
Netflix evimize ilk geldiğinde aşırı sevinmiştik, neredeyse pasta kesecektik. Gelin görün ki onca seçenek içinde her akşam onu mu izlesek, bunu mu izlesek derken her diziye beşer dakika bakıp elimiz boş bir halde kapatıyoruz televizyonu. Çevremizi saran yüz küsur restorana rağmen günün sonunda yine kendi bildiğimize gitmekle aynı mantık bu. Mesela bazı restoranlar ansiklopedi gibi menü koyar ya önümüze. Önce bir seviniriz sonra sayfaları çevirmekten yorulup menüdeki en kel yemeği sipariş ederiz.
Hani bana reçel?
Bundan yaklaşık yirmi yıl kadar önce araştırmacılar önümüze çok sayıda seçenek konulduğunda nasıl tepki verdiğimizi öğrenmek için bir çalışma başlatmış. Bir mağazada iki adet stant kurmuşlar, birincisine yirmi dört, ikincisine dört reçel koymuşlar. Alışveriş yapanlar genellikle yirmi dört reçelli standa yönelmiş ve bir şey almadan geri dönmüş.
Bu araştırma göstermiş ki etrafımızda fazla seçenek olduğunda kafamız karışıyor, az seçenek olduğundaysa kendimizi kandırılıyor gibi hissediyoruz. O yüzden ne demişler, en iyisi ne
Evlilik teklifine “Eveeet!” demekle bitmiyor iş. Evlenme sürecini sosyal medyada çok iyi yönetmen gerek tatlım
Beklenen yüzük geldi, sen de evet dedin ve hayatının dönüm noktalarından birine girdin. Eskiden olsa gelin bohçasıydı, kına gecesiydi, kuğudan peçeteydi hareket planın belliydi ama şimdi ortada koskocaman bir sosyal medya olayı var. Takipçilerine karşı da sorumlusun. Sen en iyisi gel benim önerilerime kulak ver.
HEŞTEG
Susuzluk hiçbir şeydir, heşteg her şey. Ve bu devirde heşteg koymak dahil farklı bakış açısı kazanır. O yüzden Allah’ını seversen tektaşlı fotonun altına #isaidyes yazma. Zaten oraya koyduğun fotoda cümle alem görüyor “Evet” dediğini. Bir diğer sürprizsiz heşteg de #iyikim heştegi. Bu heşteg tam olarak şöyle bir duygu geçiriyor karşı tarafa, “Düşünmüş düşünmüş ve fotonun altına koyacak bir şey aklına gelmemiş”. Düğün fotolarının altına konan el classico #ecemustafawedding heştegini de buradan sevgiyle analım. Bak ben demiyorum ki hiç yoktan heşteg var et ama biraz yaratıcılık sana takipçi olarak geri döner, değil mi? Mesela son günlerde en hoşuma giden düğün heştegi şuydu, #meettheberkmans.
FOTOŞOP
Her ne kadar filtre bağımlılarına dönüşmüş olsak da filtrenin
Evlenmeyeceğiniz insanı ne tutuyorsunuz şemsiyenizin altında. Sizlik değilse belki bizliktir
Var böyle tipler. Ne yardan geçer ne serden. Belli ki beraber olduğu kişi kriterlerini tam karşılamıyordur ama yok, bir türlü ayrılmaz. Hal böyleyken gelin buradan bir uyarı yapalım beraberce ve sevgilisiyle gelecek düşünmeyenler sevgilisinden ayrılsın da piyasa hareketlensin. Ve tabii bir de derinine inmek gerek konunun, acaba bunlar neden böyle yapıyor?
Yalnızlığım
Kendi kendiyle vakit geçirmek isteyen azdır. Kimisi bir başına sinemaya, yemeğe, tatile gidene deli gözüyle bakar. Bu kategoridekiler yalnız kalamaz. Hani evdeyken televizyonda öylesine bir kanal açılır ya ses olsun diye. Bu da aynı hesap. Boşta kalmak istemezler. “Seviyom sevmiyom kime ne?” deyip beraber oldukları kişiye sittin sene sürecince yapışırlar.
Çok eğleniyoruz
Tamam eğleniyorsunuz da bu biriyle çıkmak için yeterli sebep değil. Adam Fun City mi? Çarpışan Araba mı? Çok eğleniyoruz ne demek? Evet kadınlar kendilerini güldüren erkeklerden hoşlanır ama azıcık kalbiniz de çarpsın değil mi ama?
Statü
Bu da bir başka sebep. Hem erkek hem de kadın için konuşuyorum, sevgili statüsü kimi zaman çok cazip gelebilir, göze perde indirebil
Yo hayır, bugünkü politik seçim değil sözünü ettiğim. Ama madem bugün günlerden seçim, gelin hayatımızdaki doğru insanı seçme kriterlerini konuşalım
Var mıdır doğru insan diye bir şey, İnculuzların deyimiyle “the one”? Eh, hepimizin kendine göre bir “the one” hayali mevcut. Kimimiz erken bulur, kimimiz geç, kimimiz de son nefesimizi “Kriteeer” derken veririz. Çeşitli renk, boyut ve uzunlukta olmak üzere değişik değişik kriter listeleri vardır. İzninizle kendi listemi paylaşıyorum. Eklentilerinizi merakla beklerim efenim.
Güven: Bana göre listenin babası. “Karşı tarafta güven arıyorum” demek geyik gibi geliyor ama her şeyin başı aslında. Dünya kötü, şartlar zor, hangimiz kendimizi olanca doğallığımızla birinin kollarına bırakıp “Amaan ne olacaksa olsun!” demek istemeyiz ki? Lakin zor iş birine güvenmek çünkü birine güvenebilmenin birinci şartı karşındakine güven verebilmek. Evet, sadakat de bu kümede canlarım. He evet, dürüstlük de.
Vicdan: Vicdansız insanlar var. Hem de o kadar çoklar ki hayretler içinde izliyorum onları. O yüzden umuyorum ki karşımıza içi en ufak canlıya bile titreyen biri çıksın. Vicdanlı olmayı sevgi dolu olmayla, şefkatle bağdaştırırım hep . O da mutlu bir aile
Çok aşıksınız öyle böyle değil. Lakin sevgilinizin bir önceki ilişkisinden çocuğu var, sizinse yok. Ne dersiniz, kolay mıdır böyle bir ilişkiye başlamak?
Bu soru çokça konuşulmuştur aramızda. Dışarıdan atıp tutmak kolay ama iş başa düşünce cevabı içinde saklı bir konu bu. Kimi der “Çok seviyorum benim için OK”, kimiyse hayatta ilişkiye başlamaz. Gelin derinlere dalalım beraberce.
Senden önce senden sonra
Sanırım çocuğu olup ayrılan eşlerin nasıl bir ilişki yapılandırdığı önemli. Bir grup var ayrıldığı eşiyle minimumda görüşüyor. Yani buluşma noktaları veli toplantıları vs. Bu grup, çocuklarına evliliklerinin kesinkes bittiğini ima edenler.
Bir diğer grup var ki ayrılan eşlerin ayrıldığına inanmak zor. Beraber tatillere çıkılıyor, kahvaltılar ediliyor. Bu grup da çocuğun ayrılıktan negatif etkilenmemesi için böyle davrandıklarını söylüyor. Peki hangisini yapmak doğru? İşte orası zurnanın zırt dediği yer.
Niyet ettim
Bir arkadaşım çocuklu bir adamla flört etmeye niyet etti. Böyle diyorum da kızın hevesi kursağında kaldı çünkü daha ilk buluşmada adamın iki lafından biri eski karısıydı. Misal, kızımız müzisyendi, bunu öğrenen adam “Aaa benim eski karım da gitar çalardı” dedi. Kızımız eve
Haydi gel, WhatsApp’taki insan profillerine beraberce bir göz atalım.
Geçen gün biri aradı “Size SMS attım, almadınız mı?” diye. Dedim, “Gelen SMS’leri okumadan siliyorum ben. Çünkü varsa yoksa reklam içerikli gönderi yapılıyor. Keşke WhatsApp’tan yazsaydınız.” SMS diye bir şey kaldı mı hayatımızda? Instagram DM de var ama mesajlaşmada bir numaramız WhatsApp. Ve bu mecra da aynen Twitter, Facebook ve Instagram gibi kendi kullanıcılarını geliştirdi. WhatsApp’da like veya takipçi sayısı henüz yok ama yakında koyarlarsa hiç şaşırmam.
Grubun gülü
WhatsApp grubundaki bu karakter, sabahleyin “Günaydın milleeet!” mesajıyla yazışmayı başlatır, “İyi geceleeeer!!” mesajıyla günü kapatır. Konuşmayı yönlendirir, grup elemanlarının hepsine verecek bir cevabı vardır. Bir nevi ev sahibidir. Her konuya uygun gif, ekran görüntüsü ve bitmoji ondadır.
O çıkarsa grup kapanır daha ne diyeyim. Grubun gülü, yazışmanın bülbülüdür.
Hıçkırıkçı
Bu arkadaş sanki hıçkırırmış gibi her bir kelimeyi tek tek yazıp WhatsApp’ının çın çın çınlamasına neden olur. Yaz yavrum diyeceğini tek bir satırda, bekletme bizi, içimize fenalık getirme, hepimizin işi var gücü var.