Şebnem Burcuoğlu

Şebnem Burcuoğlu

Tüm Yazıları

Gezi direnişinin hatıra eşyaları tasarlanırken sıra dışı mizahın doğru beyinler tarafından doğru ürünlere dönüştürülmesini umut ediyorum

Gezi direnişinin herhangi bir parçasının (örneğin sloganlar) ya da şimdiye kadar süregelen kısmının kitaplaştırılmasında kimlerin nasıl çalışmalara imza atacağını merakla beklerken başka bir habere daha kulak kabarttım. Üzerinde “Çapulcu” yazan ürünlerden sonra “Duran Adam” yazan ürünlerin patentinin alınması için de Türk Patent Enstitüsü’ne başvuru yapılmıştı.
Dinlemelere doyamadığım müzik grubunun konserinden çıkarken aldığım tişört; uzun zamandır gitmek istediğim serginin çıkışındaki hediyelik eşya dükkanında elime geçen defter, kalem, kartpostal ve daha bir sürü bir şey; ilk defa gördüğüm
o Akdeniz şehrinin buzdolabı magneti...
Evet, tüm bu ürünleri almak benim için önemliydi çünkü tecrübelerimle aramda kurduğum bağın en somut parçası bu irili ufaklı hatıra eşyalarıydı.
O tişörtü almazsam sanki konseri izlememişim gibi geliyordu mesela. Bir nevi kendi kendime “ben de oradaydım” diyordum.
Ve bu eşyalar sanki orada oluşumu daha gerçek, daha meşru kılıyordu.

Gezi ruhunun eşyaları
Kütüphanesi, bostanı, reviri ve daha onlarca yaratıcı detayıyla Gezi Parkı’nda kurulan
o “başka dünya”nın kalıntıları çamaşır sularıyla silinmeye çalışıladursun, Gezi Parkı’nın zaten içimizde yaşayan ruhunu eşyalarla destekleme fikrine bayıldım. Üzerlerinde “Çapulcu” ve “Duran Adam” başta olmak üzere başka şeyler de yazan ürünler, diliyorum ki doğru beyinler tarafından tasarlanır ve Gezi Direnişi esnasında ortaya çıkan sıra dışı mizah anlayışıyla paralel bir şekilde formunu alır.

Haberin Devamı

“Ben de oradaydım”

Gezi Parkı direnişi ile ilgili tişörtler yaygınlaşmaya başladı.

Çeperi hareli kararlar

Tüm şüphelerimizin sebepsiz yere ortadan kalkmasıyla, bir olayla ilgili verdiğimiz kararın bize adeta çeperi hareli bir şekilde “kesin doğru” olarak göründüğü durumlar vardır. O an, bize bir deli cesareti gelir ve kararımızın doğruluğundan şüphe etmeyiz ya... Bu durumla ilgili Nietzsche’nin söylediği şu söze kulak vermek gerekir: “Şüphe değil, kesinliktir insanı deli eden”.
Psikolojide buna “Bilişsel kapama” deniyormuş. İnsanın arzuladığı şeylerle ilgili belirsizliğini bir anda gidermesi ve kesin sonuca ulaşmasıymış bu durumun mürekkep yalamış tanımı. Elbette ki çoğu zaman irrasyonel olarak gelişen bu gibi durumlarda verilen kararlar da ileride başımıza çorap örebiliyormuş.
Kanada’daki Toronto Üniversitesi’nden Prof. Maja Djikic’in yaptığı akademik araştırma, özellikle kısa hikayeler okuyan insanların bilişsel kapamaya daha az ihtiyaç duyduğunu, kafadaki düzensizlik ve belirsizliği yatıştırdığını ortaya çıkarmış.
Hayatta başımıza gelenleri bir mantık çerçevesine oturtmaya çalışırken kısa hikayelere mi bölmeliyiz her şeyi? Belki anlamak daha kolay olur.