Geçtiğimiz hafta hafızamın zayıflığıyla ilgili yürek burkan yazımı takiben bir arkadaşım meşhur bir teknoloji firmasının yakın zamanda bu derdime çare bulacağını müjdeledi. Söz konusu firmanın yaşanan her şeyi kayıt altına aldığı, hatta ileri geri sardığı kameralı lens üretmek için kolları sıvadığını duyduğumda sevinçten havalara uçtum. Neden mi? Miyobum var, hiç öpmeyeyim canım. Uzaklar bana haram.
Lensi veya gözlüğü seyrek kullandığımdan herhangi biri el salladığında aşırı samimiyet gösteren bir uzak akraba edasıyla ben de el sallıyor, hatta arada gülücük falan atıyorum. Huyum bu. Havalara uçmamın ikinci nedeniyse, istisnasız her şeyi unutmamdı. Hadi kötü anları unutayım da güzel birkaç anı kalsa fena olmazdı, değil mi? Yok, şu kafamın içi hep pırıl pırıl. Sözün özü, bir çift lensle hem görebilecek hem de olayları kayıt altına alabilecek olmanın hafifliğiyle keyfim bayağı yerine geldi.
Kullanışlı ama tehlikeli
Beni heyecanlandıran bir öneri duyduğum zaman sonuçlarını düşünmeden olaya bodoslama atlamak outdoor hobilerim arasındadır. Neyse ki çevremde “Bi dur, bi düşün önce” diyen aklıselim insanlar var da durup düşündükten sonra bazı öneriler hakikaten saçma geliyor ve vazgeçiyorum. Arkadaşım, Japonya’da tasarlanan bu lenslerin wireless iletişime imkan vereceği, kaydedilen bilgilerin başka bir cihaza depolanacağı gibi ayrıntıları anlatmaya devam ederken midem hafiften bulanmaya başladı ve şu lensleri kullansaydık neler olabileceğini hayal etmeye koyuldum. Tamam, kullanışlı bir buluştu ama tehlikeli de olabilirdi.
Herkes beni ve hafızamı öyle ya da böyle kabul etmişken, şimdi kaydeden lenslerle nasıl olacaktı bu iş? Ben her “Hatırlayamadım” dediğimde, “Şebnem’ciğim geri sar lütfen. Hah bak gördün mü, olay aynen böyle gelişmişti” diye üste çıkacak olan arkadaşım, sevgilim, ev sahibi, bakkal amca geldi aklıma. “Hatırlayamadım” kelimesi literatürümden kalkacak ve her şeyi psikopat gibi gözümün önüne getirip zorla hatırlayacaktım.
Geri sar şu lensi
Cep telefonunun şifresini buldum, bilgisayarını hekledim, WhatsApp yazışmalarını kendime mail attım, Instagram direct’ine girdim, Facebook’unu ele geçirdim, efendime söyleyeyim altıncı hissim çok kuvvetli olduğundan içime doğdu gibi çağ dışı safsataları bir kenara bırakıp sadece şunu diyeceğiz artık: “Canım, sen bir geri sarsana şu lensi.” Gitti bizim mahremiyet. Arkasından el salla.
Biz bize kalalım
Gelişen teknolojiyle birlikte sosyal medya uygulamaları coşunca olan ilişkilere oldu. İki kişi koltukta otururken bile sanal bir üçüncü şahıs, Alf yaratığı gibi ortamıza sıkışmış durumda. WhatsApp’ın mavi tiklerinin eve düşen yıldırım etkisini hatırlarsınız... Bir de üzerine kayıt yapan lensler çıkarsa ortalık tam bayram yerine dönecek. Kendi adıma teknolojinin yeterince geliştiğine inanıyorum. Ne dersiniz, tadında mı bıraksak artık?
Gözüme bir lens takarak her şeyi kaydedip karşımdakinin yüzüne çarpmak yerine onun sözüne inanmak istiyorum. O da benimkine inansın. Aplikasyonlar, buluşlar, lensler, uçan kaçan ne varsa çıksın aramızdan. Özledik be biz bize kalmayı.
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025