Sefa Karahasan

Sefa Karahasan

sefakarahasan@gmail.com

Tüm Yazıları

Kuzey Kıbrıs’ta iktidar Ulusal Birlik Partisi’nin (UBP) muhalefet partilerinin oylarıyla Meclis’te düşürülmesi sonrasında Başbakan İrsen Küçük, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nu hedef almış ve “hükümetin Eroğlu’nun desteklemesiyle düşürüldüğü” suçlaması yapmıştı.

‘Kuyumu kazanları bile kucakladım’

İrsen Küçük, Derviş Eroğlu’nun UBP’nin iç işlerine karıştığını savunmuştu.

‘Oy vermeyenleri ayırdı’
Suçlamalarla ilgili olarak “suskunluğunu” koruyan Cumhurbaşkanı Eroğlu ile konuştum. Yaşananlardan “üzüntülü...” Yıllarca mücadele ettiği partisinde yaşananları “kabullenemediğini” söylüyor. Başbakan Küçük’ün hükümetin düşürülmesi sonrasında düzenlediği basın toplantısında söylediklerini not etmiş. Küçük,“Cumhurbaşkanı’nın tarafsızlığına gölge düşürdüğünü” ileri sürmüş ve “bu tarihin (hükümetin düşürülme) UBP açısından vesayet ve icazetin bittiği tarih”olduğunu savunmuştu. Sayın Cumhurbaşkanı Eroğlu, “asıl beni üzen konu” diye başladı söze. Bu da “başbakanlık, bakanlık, parti başkanlığı yaptığı” UBP’de yaşananlar. Başbakan Küçük’ün suçlamalarına,“itibar etmiyorum”diye cevap veriyor. “Ülkede birlik ve beraberliğin önemli olduğunu” belirtiyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine UBP adayı olarak girdiğine dikkat çekiyor. “Ben hala UBP üyesiyim” diyerek Başbakan İrsen Küçük’e göndermede bulunuyor. Devamında şunları kaydediyor KKTC Lideri; “Dünyada eşi benzeri görülmemiş bir kurultay dönemi yaşandı. Herkesi kucaklaması gereken Genel Başkan Küçük’tü. Ancak o partiyi görüşler noktasında böldü. Kuyumu kazanları bile kucakladım. Başbakan Sayın Küçük diyor ki, ‘UBP’de tarih yaşanıyor. UBP’yi vesayet, icazet ve tek adamlılıktan kurtardım’. Asıl şu anda yaşanıyor bunlar. Tek adamlılık, vesayet, icazet dönemi. Bu suçlamalara itibar etmiyorum. İrsen Küçük kurultaydan sonra partide kucak açması gerekirken, ‘bana oy veren, vermeyen’ ayrımını gitti. Sonrasında ise parti bu duruma geldi. Bu da beni üzer”.
Cumhurbaşkanı Eroğlu, UBP hükümetine güvensizlik önergesi veren Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler (CTP-BG), Demokrat Parti-Ulusal Güçler (DP-UG) ile Toplumcu Demokrasi Partisi’nin (TDP) “ortak belirleyeceği” bir isme hükümeti kurma görevini verecek. Önce bir isim Cumhurbaşkanı’na arz edilecek sonra değerlendirme yapılacak. Eroğlu bu noktada net, “Güvenoyu alabileceğine inandığım birine görevi vereceğim. 3 partinin uzlaşması çok önemli. Ülke seçimlere kadar hükümetsiz bırakılmaz...”

‘Teknokrat hükümeti’
DP-UG Genel Başkanı Serdar Denktaş partiler arasındaki “uyuma vurgu” yapıyor ve bu uyumla birlikte yeni hükümetin oluşacağına dikkat çekiyor. Konuşmalardan anladığım “teknokrat bir hükümet” formülü üzerinde çalışılıyor. Sonuçta Eroğlu ile Küçük arasındaki “yüksek gerilim”, Kuzey Kıbrıs’a en az 1,5 yıl kaybettirdi. İç siyasi krizler nedeniyle istenilen adımlar bir türlü atılamadı. Burada “suçlu arama” zamanı değil. Kuzey Kıbrıs’ın artık “önünü net görebileceği” bir yönetimle yoluna devam etmesi gerekiyor. 28 Temmuz’da yapılacak seçimler bu açıdan çok önemli. Başbakan Erdoğan’ın Mersin’de yaptığı konuşmada “Özellikle KKTC’yi buradan selamlıyorum” demesi de not edilmeli. Başbakan, Kuzey Kıbrıs’taki konulara uzak değil... Bunun “bilinmesi” mesajı olarak da algılayabiliriz selamı!