Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Meclis grubuna önceki gün yaptığı konuşmada, kapatılan Refah Partisi eski Başkanı Necmettin Erbakan’ın en azından “milli görüş”ü temsil ettiğini belirerek, ağır bir şekilde eleştirdiği AKP ile Başbakan Erdoğan’ı “işbirlikçi” ilan etti.
Ondan bir gün önce, Londra’da Dışişleri Bakanı Ali Babacan ile ortak bir basın toplantısı düzenleyen İngiltere Dışişleri Bakanı David Miliband ise, AKP’nin yaptığı reformları “güçlü bir şekilde desteklediklerini” söyleyerek, “Hükümetle çok verimli ilişkimiz var ve bunun devam etmesini istiyoruz” diye konuştu.
AKP’nin kapatılması için açılan davaya ilişkin bir soruyu yanıtlarken bu sözleri sarf eden Miliband, böylece Deniz Baykal’ın suçlamasını bir yerde haklı çıkarmış oldu. Zira sonuçta “AKP ile işbirliğine devam etmek istediklerini” açıkça söylemiş oldu. Bu da haliyle AKP’yi “işbirlikçi” yapıyor.
Ancak burada temel bir sorun var. İktidarda kim olursa olsun, AB üyeliği konusunda bu “işbirliği”ni yapmak zorunda kalacaktır. Tabii AB üyeliğine açıkça karşı değilse. CHP ise eylemleri aksini gösterse bile, en azından bu üyeliğe karşı olmadığını söylüyor.

Haberin Devamı


‘Memnunuz’ yaklaşımı
Aslında Miliband’ınkine benzer sözleri son dönemde Ankara’daki AB diplomatlarından sık sık işitiyoruz. Genel yaklaşımları ise “Reformlar konusunda daha atak olabilirdi ama müzakere sürecinde AKP ile çalışmaktan memnunuz” şeklinde.
Söz konusu kaynaklar, AKP’nin kapatılması durumunda Türkiye’de “muhatapsız” kalmaktan endişe duyduklarını da açıkça söylemeye başladılar. Kendi siyasi çıkarları uğruna yapıyor olsa dahi AKP’nin yine de AB perspektifini ilerlettiğini belirtiyorlar.
AKP’nin kapatılması halindeyse, yavaş da olsa görülen bu ilerlemenin de duracağını, zira şu anda Türkiye’de AKP dışında AB konusunu ciddiye alan bir siyasi güç kalmadığına inanıyorlar. Genel görüntüye bakıldığında da haklı gibiler. 

CHP’nin olumsuz tutumları
MHP’nin AB’ye karşı olduğunu artık daha net bir şekilde görmeye başladık. AB diplomatları bunun en azından bu partinin genel dünya görüşüyle uyumlu olduğunu söylüyorlar. CHP’nin durumu ise kendilerinde şaşkınlık yaratmaya devam ediyor.
Zira Türkiye’nin AB üyeliğini desteklediğini iddia etmesine rağmen bu partinin genel tavrı ve söylemi aksine işaret ediyor. AB çevreleri bu çerçevede CHP’nin azınlık vakıfları ile 301’inci madde gibi konulardaki olumsuz tutumunu özellikle vurguluyorlar.
Özetle, CHP, AKP’nin kapatılması durumunda üyelik müzakerelerinin askıya alınabileceğini söyleyenlere kızabilir. Ancak bu durumda müzakerelerin canlı tutulmasının zor olacağını da kabul etmesi gerekir. Zira AKP’nin gitmesi halinde AB için bir “işbirlikçi” kalmayacaktır.
Öte yandan, AB de zaten CHP’yi  “işbirliği yapılacak bir muhatap” olarak görmüyor. 

Haberin Devamı

Düzeltme:
Son yazımdaki hatalı “Mama li Turchia” başlığı, gazetenin birinci sayfasındaki tanıtım kutusunda olduğu gibi, “Mamma li Turchi” şeklinde olmalıydı. Düzeltme zamanında yapılmış ancak sütunumuzda maalesef yazının düzeltilmeden önceki şekli çıkmıştır. Buna kızan İtalyanca hocalarından ve İtalya’daki Türklerden özellikle özür dilerim.