AB Komisyonu da zaten sırf, "Tren her şeye rağmen yürüyor" diyebilmek için bu fasılların açılmasını istiyor. Zira müzakerelerin 12 Haziran'dan bu yana fiilen durduğu artık biliniyor. Bu fasıllarda müzakerelere başlanabilirse, kırgın olan Türklerin gönlünün bir nebze de olsa, alınabileceği hesaplanıyor.vRumlar veto hakkını kullanıyorDışişleri Bakanı Gül de, söz konusu fasılların kapatılması koşulunu bilmesine rağmen, bu fasıllarda müzakerelerin açılmasını pragmatik nedenlerden dolayı istiyor. Zira Ankara, AB ile ilişkilerin her şeye rağmen yürüdüğünü göstermek zorunda. Çünkü AB üyeliği Türkiye açısından hâlâ "devlet politikası" olmaya devam ediyor. Nedeni de malum. Ankara'nın elinde, en azından şu aşamada, tutarlı bir alternatif yok. Bunun oluşturulmasının zaman alacağı ise aşikâr. Fakat, AB Konseyi'nin müzakerelerde sekiz faslı askıya alınması ve geri kalan fasılları Kıbrıs koşuluna bağlamasıyla işin bitmeyeceği de belliydi. Zira, daha önce de belirttiğimiz gibi, Kıbrıslı Rumlar, müzakere edilebilecek konuların üzerindeki veto haklarını da saklı tuttuklarını açıkladılar. Brüksel'den dün yansıyan haberler de zaten, AB sayesinde kendilerini güçlü bir konumda hisseden Rumların bu "hakkı" şimdiden kullanmaya başladıklarını gösteriyor. AB Konseyi'nin geçen hafta aldığı karardan sonra, Türkiye ile askıya alınmayan müzakere fasıllarından dördünde müzakereleri başlatmasının Ankara için çok büyük bir "jest" olmayacağı ortadaydı. Zira bu başlıkların kapatılması da Kıbrıs koşuluna bağlanmıştı. Bu haberlere göre, AB Daimi Temsilcileri dünkü toplantılarında, müzakerelerin dört değil, Kıbrıs Rum Yönetimi'nin istediği gibi, sadece bir fasılda (İşletmeler ve Sanayi Politikaları) açılması üzerinde uzlaşmaya varmışlar. Bu ise, AB'ye zaten fazla inancı kalmamış olan Türklerin yarasına tuz basmaktan başka bir anlama gelmiyor. Öyle görülüyor ki, Avrupa'da Türkiye'nin AB yolculuğunu tam bir eziyete çevirmeye hazır olanlar için Rumlar gerçekten bulunmaz bir nimet oldu. Yakında başlayacak olan Almanya'nın AB dönem başkanlığı sırasında da, Türkiye ve Kıbrıslı Türkler açısından çok büyük gelişmelerin olmayacağını Alman Dışişleri Bakanı Walter Steinmeier'ın önceki günkü basın toplantısından anlıyoruz. Yaraya tuz basıldı Dönem başkanlıkları sırasında üzerinde duracakları konuları sıralayan Steinmeier, AB'nin haftalardır bir numaralı konusu olmasına rağmen Türkiye meselesine mümkün olduğu kadar az değindi. Kıbrıslı Türklerin üzerindeki ambargoların kaldırılması konusundaysa herhangi bir umut vermedi. Sadece bu iş için "yol" arayacaklarını söylemekle yetindi. Oysa, aranacak bir yol yok çünkü yapılması gereken ortada. O da, AB Komisyonu'nun bu konudaki önerilerine uymak.Rum tarafı da zaten Almanya ile Türklerin dünyayla doğrudan değil, Rum limanları üzerinden ticaret yapmaları konusunda anlaştıklarını sızdırdılar bile. Bu aynı zamanda, "Ya Almanya buna uyar, ya da veto hakkımızı kullanırız" mesajından başka bir şey değil. Kısacası, AB Türk halkını rencide edip yabancılaştırmaya devam ediyor. sidiz@milliyet.com.tr Steinmeier umut vermedi