AKP’ye karşı açılan kapatma davasını ilk etapta salt demokrasi açısından değerlendiren AB’nin, kısa bir süre sonra, Türkiye’deki laikliğin önemini de vurgulamaya başlamasının ardından, ABD’nin de aynı yolda ilerlediği görülüyor.
Avrupa İşleri’nden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Daniel Fried’ın geçen hafta ABD Kongresi Dışişleri Alt Komitesi’nde kapatma davasına değinirken söyledikleri bunun sadece son örneği.
Hatırlanacaktır, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice da kısa bir süre önce, Amerikan-Türk Konseyi’nin Washington’daki yıllık toplantısında yaptığı konuşmada, kapatma davasını çok yakından izlediklerini söyleyerek, “Türkiye’nin laik ve demokratik ilkeleri kapsamında karar alınmasını umuyoruz” diye konuşmuştu.
Oysa ondan sadece birkaç gün önce konuyla ilgili bir soruyu yanıtlayan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sean Mccormack, laikliğe herhangi bir atıfta bulunmadan, şunları söylemişti:
AKP destek olarak değerlendirdi
‘’Bizim güçlü görüşümüz, Türkiye’de demokrasinin gelişmekte olduğu ve Türkiye’nin yasalarının ve Anayasa’sının, siyasi etkiden uzak biçimde yorumlanması gerektiği yönündedir.’’
McCormack’ın bu sözleri AKP’de “destek” olarak değerlendirilmişti. Peki, Washington, AKP’yi kuşkusuz pek memnun etmeyen bu ince ayara niçin ihtiyaç duydu?
Bizce bunun birkaç nedeni var ki bunların ipuçlarını hem Rice’ın hem de Fried’ın açıklamalarında görmek mümkün.
Her şeyden önce, Rice’ın da açıkça söylediği gibi, kapatma davası Washington’da çok yakından izleniyor. Bunu artık hiçbir Amerikalı yetkili gizlemiyor. Belli ki ABD bu davadan çıkacak sonuçların kendi bölgesel politikalarını şu veya bu şekilde etkileyebilecek nitelikte olduğunu düşünüyor.
Hal böyle olunca ve konunun ayrıntıları daha iyi anlaşılmaya başlanınca, McCormack’ın ilk açıklamasında yansıtılan görüşün fazla basit kaldığı da görülmeye başlandı.
Bu arada Amerika’da, Barry Rubin gibi, sağın önemli kanaat önderlerinin Türkiye’deki köktendincilik tehlikesinin hafife alınamayacağına dair son yazdıklarının etkisi de burada göz ardı edilemez.
Nitekim, Dışişleri Alt Komitesi’nde Fried’a soru soran Demokrat Partili John Tanner’ın, Türkiye’ye yaptıkları son ziyaretlerinde kendilerine köktendinciliğin arzulanmayan yönde geliştiğinin söylendiğini belirtmesi bu açıdan dikkat çekiyor.
Tartışmalar alevlenebilir
Uzun lafın kısası, Washington bu konuya “müdahil” olmanın Türkiye’deki tartışmaları istenmeyen bir şekilde alevlendireceğini ve bunun da kendi çıkarlarına hizmet etmeyeceğini anlamış bulunuyor.
Başka bir ifadeyle, bu meselenin Türkiye’de, Türkler tarafından ve Türk yasaları çerçevesinde çözümlenmesi gerektiğini düşünüyor artık. Tüm bundan bizce şu sonuç çıkıyor:
ABD, kapatma davası sürecinde, “tarafsız bir yaklaşımla -Fried’ın da Alt Komite’de dediği gibi- Türkiye’nin bu iç meselesine sadece “ilkesel” açıdan bakarak, sorunun demokrasi ile ülkenin anayasal laik düzeni çerçevesinde çözüm bulunmasını temenni etmenin ötesine geçmeyecek.
Özetle, AKP içinde Washington’dan kapatma davası konusunda ilk gelen açıklamalardan sonra umutlananlar varsa, bu umutlarının boşa çıkacağı anlaşılıyor.