Temsilciler sessizce hazırladıkları kaba çerçeveyi dışişleri bakanlarına sunarlar. Onlar da bunu olgunlaştırarak nihai karar vericileri olan liderlere sunarlar. Ancak, Türkiye konusu AB içinde öyle tartışmalı bir noktaya geldi ki, kararların oluşturulmasında geçilen her aşama önem kazanmış bulunuyor.Kısacası, başta Fransa ve Avusturya olmak üzere, Türkiye ile müzakerelerin başlamasını bloke etmeye çalışan AB üyeleri, uygulayacakları taktiklerin ipuçlarını bu toplantıda verebilirler. Bu ülkelerin ne istedikleri ise belli. AB ile ilişkilerde heyecanlı bir döneme giriyoruz. Gelecek hafta yapılacak AB Daimi Temsilcileri (Coreper) toplantısı bile önem kazanmış bulunuyor. 'Bile' diyoruz, zira büyükelçiler düzeyindeki bu toplantılar normalde bu kadar önemli olmaz. Kıbrıs gibi bahanelerle engellenemezse ki öyle görünüyor, o zaman bu müzakerelerin illa da tam üyelikle sonuçlanmayacağını belgelemek ve Türkiye'ye bu durumda AB ile özel bir ilişki teklif etmek. Bu üyeler ayrıca, Türkiye ile müzakerelerin çerçevesini belirleyen belgenin de Ankara'nın önündeki çıtayı yükseltmesini istiyorlar. Kısacası, bir yandan 'engelleyici', diğer yandan 'yavaşlatıcı' taktiklerle iki koldan giriyorlar. Bu yaklaşıma karşı olan İngiltere'nin şu anda AB dönem başkanı olması Türkiye için bir avantaj. İngiltere, ABD ile uyuşan çıkarları uğruna Türkiye'nin Batı ekseninde tutulmasına hayati önem atfediyor. Ancak, AB içinde 'birlik ve beraberlik' uğruna Avrupa'daki ret cephesine bazı tavizlerde bulunabileceği de gelen duyumlar arasında.ABD'den söz açılmışken, Washington'un da bu konuda Türkiye için tekrar devrede olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Ancak bunu sessizce yapıyor. Zira açıkça yapmasının Avrupa'da yarattığı antipatiyi biliyor.Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olan Alman CDU partisinin siyasi başdanışmanı Wolfgang Schaeuble, konuyu geçen ay Washington'da Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice ile görüştüğünü önceki gün açıkladı. Bazı tavizler verilebilir Schaeuble, bu konuda ABD ile farklı düşündüklerini teslim etti. Ancak, nüfusu ağırlıklı olarak Müslüman olan modern bir ülke olarak Türkiye'nin Batı için büyük stratejik önem taşıdığını kabul ettiklerini de kaydetti. Buna rağmen, Türkiye'ye AB üyeliğinin verilmesinin kendileri için en iyi seçenek olmadığını da vurguladı. Haberi veren Reuters ajansına konuşan bir Amerikalı yetkili ise, beklendiği gibi seçilmesi durumunda CDU ile bu konuda sorunlar yaşanacağını kabul etti.CDU partisi ve onun gibi düşünen AB üyeleri özetle şunu söylemeye çalışıyorlar:'Türkiye bizim için de önemli, ama aramızda olamaz. Onun için bizimle özel bir ilişkiyi kabul etsin. Tam üyelik müzakerelerinin başlamasını belki engelleyemeyeceğiz. Fakat, Türklerin şevkini kırmak için yol boyunca zorluk yaratacağız.'Ancak bu yolun uzun olduğunu söyleyenler kendileri. Onun için ilerde nelerin olacağını kestirmek mümkün değil. Bu yüzden Türkiye 'özel ilişki' teklifini reddetmeye devam edecektir. Mademki herkesin kabul ettiği 'stratejik öneme' sahibiz, o zaman verilen sözlerin tutulmasını isteyecektir. Bunu yapamazlarsa Batı'da bir 'Türkiye krizi'nin yaşanacağı aşikâr. Ancak bu bizim değil, onların sorunu olacak. AB üyeliği Türkiye için 'stratejik' bir tercihtir. Fakat, 'olmazsa batarız' diye bir şey de asla söz konusu değil. Zira, büyük sorunlarına rağmen, güçlü ve hızla gelişmeye devam eden bir ülkeyiz. Belki hızımız biraz kesilir. O kadar. semihi@cnnturk.com.tr Sadece hızımız kesilir