Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"Akdeniz Birliği Özel Temsilcisi" sıfatıyla Türkiye'ye gelen Le Roy ile bir iş yemeğinde buluşma fırsatımız oldu. Söyledikleri bizce önemliydi. Bu arada, Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin, İspanya ve İtalya başbakanlarıyla 7 Aralık'ta Roma'da yaptığı görüşmenin de bu proje açısından bir dönüm noktası olduğu anlaşılıyor. Roma'da alınan karar gereğince, Akdeniz'de kıyısı olan ülkelerin devlet ve hükümet başkanları 14 Temmuz'da Paris'te yapılacak bir zirveye davet edildiler. Buna henüz yanıt vermemiş olan Türkiye'nin de, projenin daha da somutlaştırılmasıyla birlikte, dışarıda kalmak istemeyeceği varsayılıyor. Hafta içinde Fransa'dan gelen önemli bir konuk fazla dikkat çekmedi. Oysa Büyükelçi Alain Le Roy'nın Ankara'daki temasları, Paris'in, bugüne kadar ne anlama geldiği pek anlaşılmayan, "Akdeniz Birliği" projesini netleştirmeye başladığını gösterdi. Nitekim Roma'dan çıkan ortak bildiride Türkiye'ye de bir mesaj var. Bildirinin son cümlesinde, "Akdeniz için Birlik, ne ilgili ülkelerin istikrar ve ortaklık sürecine, ne de Avrupa Birliği ile bir yandan Hırvatistan, diğer yandan Türkiye arasında devam eden müzakere sürecine karışacaktır" deniyor. Bu cümleyle, bunun Türkiye'yi AB'den dışlamak için ortaya atılan bir proje olmadığı vurgulanmaya çalışılıyor. Sadece Ankara'ya değil, ortaya ilk atıldığında projeyi bu olumsuz şekilde yorumlayan AB ülkelerine de güvence veriliyor.Kendisiyle görüşmemizde Le Roy, Akdeniz'in Kuzey'i ile Güney'i arasında giderek büyüyen bir gelir eşitsizliğin olduğunu, bunun da tüm bölge için çok tehlikeli sorunlar yarattığını söyledi. Türkiye'ye güvence Avrupa'nın toplam gelirinin sadece yüzde ikisini bölgeye yatırdığını kaydeden Le Roy, "Bugün Güney Akdeniz'in ekonomik istikrarı için ilk etapta 40 milyon, daha sonra da 90 milyon iş yaratmak zorundayız" dedi. AB bünyesinde Akdeniz için oluşturulan "Barcelona Süreci" gibi projelerin bugüne kadar sonuç vermediğini de belirten Fransız diplomat, "Bu kez başarılı olup olamayacağımızı bilmiyorum. Ama AB'nin Fransa ile Almanya arasında varılan basit bir demir-çelik anlaşmasıyla başladığını hatırlayalım" diye konuştu. Yanlış anlaşılmasın diye de hemen, "Tabii bizim önerdiğimiz bir entegrasyon projesi değil, bir işbirliği projesidir" deme ihtiyacını duydu. Le Roy, bu işbirliğinin önce şirketler, mahalli idareler, dernekler ve sivil toplum örgütleri yoluyla harekete geçirilmesinin hedeflendiğini belirtti. 'Sadece işbirliği projesi' Burada hemen, "Bu değirmenin suyu nereden gelecek?" sorusu akla geliyor tabii. Le Roy bunun için Avrupa Kalkınma Bankası'ndan, petrol üreten Arap ülkelerin ellerindeki petro-dolar fazlasına kadar birçok kaynağın bulunabileceğini söyledi.Paris bu tür somut işbirliği fikirleriyle ortaya çıktıkça ve bu girişimlerin Türkiye'yi AB dışında tutmayı amaçlamadığı konusunda güvenceler verdikçe, biz de Ankara'nın bu tür projelerin dışında kalmak isteyeceğini sanmıyoruz. Öte yandan, Le Roy'nın sözlerinden, Türkiye'nin katılımı olmadan "Akdeniz Birliği" projesinin arzulanan etkinliğe ulaşamayacağını da çıkarıyoruz. Onun için Ankara'nın bu konuya artık daha fazla zaman ayıracağını düşünüyoruz. sidiz@milliyet.com.tr Ankara projeye vakit ayırmalı