Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

MİLLİYET AZERBAYCAN'DA BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN'I İZLİYOR Tam kapasiteyle çalışmaya başlayacağı 2008 yılında günde 1 milyon varil petrol taşıyacak olan bu boru hattı, Kafkaslardaki stratejik dengeler açısından da yeni bir dönemi açmış bulunuyor. Bu dengeler çerçevesinde Türkiye-ABD-Azerbaycan-Gürcistan 'bloku'nun kazançlı, Rusya-Ermenistan-İran 'bloku'nun ise zararlı çıktığı kesin. Kardeşlik bağları nedeniyle zaten önemsediğimiz Azerbaycan, stratejik nedenlerden dolayı da Türkiye için önemi giderek artan komşularımızdan biri. Bu ülkeyi bu anlamda önemli kılan başlıca nedenlerden biri ise mayıs ayında faaliyete giren Bakü-Ceyhan-Tiflis boru hattıdır. Ancak, bu 'stratejik avantajın' olgunlaşarak gelişmesi için en önemli unsur siyasi istikrarın sağlanmasıdır. Bu siyasi istikrarın önkoşulu ise bölge ülkelerinin demokratikleşme yönünde ilerlemeleridir. Gürcistan bunu, kısmen de olsa, 'Turuncu Devrimi' ile sağlamış bulunuyor. Azerbaycan'daki durum ise belirsizliğini korumaya devam ediyor.Gerçi Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, CNN Türk'e önceki gün verdiği demeçte Ukrayna, Gürcistan ve Kırgızistan'da yaşanan türden halk ayaklanmalarının ülkesinde yaşanmayacağını söyledi. Ancak, gözlemciler aynı kanaatte değiller. Kasım ayında yapılacak genel seçimlerde, Ekim 2003 tarihinde yapılan ve Aliyev'i tartışmalı bir şekilde işbaşına getiren seçimlerde görülen türden siyasi manipülasyonların olması durumunda sokakların karışabileceğini belirtiyorlar. Azerbaycan'da belirsizlik Kendisine 'Azatlık Bloku' adını veren ve yeni yayımladığı 'İstanbul Deklarasyonu' ile taleplerini ortaya koyan muhalefet cephesi ise bu konuda elbette ki hiç iyimser değil. Bu cephenin önde gelen isimleri Azerbaycan'da siyasi baskıların sürdüğünü, antidemokratik yollardan mecliste mutlak çoğunluğu sağlamış olan Aliyev yönetiminin, işkence dahil, her türlü yönteme başvurduğunu söylüyorlar. Uluslararası gözlemciler de bunu teyit ediyorlar. Muhalefet kötümser Başbakan Erdoğan'ın gecikmeli olarak gerçekleştirmekte olduğu Bakü ziyareti çerçevesinde bugün Cumhurbaşkanı Aliyev ile yapacağı görüşme işte bu nedenle büyük önem taşıyor. Erdoğan'ın bu görüşme sırasında aslında somut bazı mesajlar vermesi gerekiyor. Ancak bu mesajları istenen somutlukta değil de daha çok genel ifadelerle vereceği sanılıyor. Özetle, Erdoğan'ın, kardeş bir ülkenin liderini rencide etmeme arzusundan kaynaklanan yumuşak bir yöntem benimseyeceği sanılıyor. Ancak, Ankara'nın ister bu ziyaret sırasında, isterse farklı diplomatik kanallardan olsun, İlham Aliyev'i demokrasinin 'stratejik bir zorunluluk' olduğu konusunda ikna etmesi gerekiyor. Azerbaycan'da son dönemde sağlanan ve muhalefetin gösteri yapmasına da olanak veren bazı adımlar elbette ki doğru yolda atılmış olumlu adımlardır. Ancak bunların tek başına yeterli olmayacağı da ortada. Ankara ikna etmeli Uzun lafın kısası, Azerbaycan'ın, ülkeyi ve bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyecek bir 'siyasi kaza' yapma lüksü yok. Bunun Ankara tarafından Bakü'ye net bir şekilde anlatılması lazım. Aliyev, siyasi manipülasyona başvurmasaydı 2003 cumhurbaşkanlık seçimlerini nasıl olsa kazanacaktı. Tüm gözlemciler bu konuda birleşiyorlar. Ancak bu manipülasyona başvurmakla siyasi kredibilitesine zarar verdi.Bu durumu toparlaması için kendisine şimdi yeni bir fırsat doğuyor. O da kasım seçimleri. Ülkesinde demokrasinin önünü açabilirse hem kendi inanırlığını artırmış, hem de bölgesel istikrara katkıda bulunmuş olacak. Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattıyla yakaladığı stratejik avantajı da ülkesi adına olgunlaştırmış olacak. Bunu yapamadığı takdirde ülkesinde siyasi karışıklığa davetiye çıkarmış olacak ki bu ne kendisine, ne Azerbaycan'a, ne de Türkiye'ye yarar. semihi@cnnturk.com.tr Siyasi kaza lüksü yok