Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türk diplomasisi de zaten bu yüzden dünyada takdir toplar. Zira Ankara'nın çoğu kez gerçekleştirmek zorunda kaldığı "denge oyunları" her ülkenin başarabileceği şeyler değil. Cumhuriyet dönemi diplomasimizin verdiği ders ise "ihtiyat" ve "itidal" ile ilgilidir.En güzel örneği ise İkinci Dünya Savaşı sırasında güdülen diplomasidir. Birinci Dünya Savaşı'nın dersini tamamıyla kavramış olan İsmet Paşa, "Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmanın" veya "öfke ile kalkıp zararla oturmanın" ne anlama geldiğini çok iyi bilmiştir. Haluk Gerger hocamızın ifadesidir: "Mayınlı tarlada dış siyaset." Türkiye'nin dış politikadaki konumunu çok güzel ifade eder. Ankara gerçekten, belalı coğrafyası nedeniyle, bir mayınlı tarlayla çevrilidir. Balkanlar durulur, bu kez Kafkaslar'da sorunlar başlar. Orada göreli istikrar sağlanır, ardından Ortadoğu sınırımız karışır. Özetle, mayınlı tarlada koşulmaz. İşte Türkiye'nin çelişkisi de bu noktada ortaya çıkıyor. Zira fevri bir millet olmamız nedeniyle "koyup oturtma" meraklılarımızın sayısı hiç de az değil. Muhalefet de siyasi çıkarları uğruna, bu feveranı desteklemekten kaçınmaz. "Savaş bilimcisi" Carl von Clausewitz, "Savaşın, diplomasinin başka araçlarla güdülmesinden ibaret olduğunu" söyler. Bizde bazıları ise "Diplomasinin savaşın başka araçlarla güdülmesi olduğuna" inanıyorlar. Oysa, "Savaş cinayettir" sözü Atatürk'e aittir. Türkiye ciddi bir devlettir. Bu noktada dış politika duayenimiz Sami Kohen'e katılmamak elde değil. Türkiye Mesut Barzani'nin tuzağına gerçekten düşmemeli.Ankara konuyu Washington'a ve başka başkentlere taşımakla da muhalefetin iddia ettiği gibi, "mızmızlık" yapmıyor. Doğru yolda ilerliyor. Mayınlı tarlada koşulmaz Aralarında en üst kademelerde görev yapmış olan emekli büyükelçiler de olsa, bazıları bunun farkında olmayabilirler, ama bunun adı "diplomasi"dir. Şunu da unutmamak lazım. Iraklı Kürtlerle yaşadığımız sorunlarda zayıf olan taraf Türkiye değil, onlardır. Uzun vadede sıkıntıya girecek olan taraf da son 15 yıl zarfında Türkiye'nin doğrudan veya dolaylı katkılarıyla onlarca yıl yakalayamadığı huzura kavuşmuş olan Iraklı Kürtlerdir.Gazetemizde günlerdir yayımlanan, Serpil Yılmaz'ın son derece başarılı yazı dizisinden bile neden söz ettiğimiz ortaya çıkıyor. Dışişleri Bakanı Gül'ün Fikret Bila'ya söylediği de doğrudur. Türkiye'nin dostluğu kazandırır, düşmanlığı ise kaybettirir. Uzun vadede sıkıntıya girerler Evet, PKK meselesi vardır ve Türkiye'nin en ciddi meselelerinin başındadır. Evet, Kürt kökenli vatandaşlarımızın da şikâyetleri vardır ve bunlar da göz ardı edilemez. Edildiği takdirde PKK'ya istismar malzemesi sağladığı da ortadadır. Ancak, Türklerle Kürtler arasında tarihin derinliklerinden gelen bir düşmanlık yoktur. Aksine, düşmana karşı birlikte duruşları söz konusudur. Bu yüzden, aşiret reisliği ile modern anlamda siyasi lider olmanın gerekleri arasında sıkışmış olan Barzani güzellikle ikna edilmelidir. Bazıları bunu "zül" addedebilirler. Ancak ciddi bir devletin gideceği yol budur. sidiz@milliyet.com.tr Ciddi devletin gideceği yol...