Bu arada, bu krizi sayesinde, "dini değerlere sövmenin" birçok AB ülkesinde de yasak olduğunu öğreniyoruz. Bir Alman diplomat arkadaş, Alman ceza yasasının 161'inci maddesinin bu hallerde üç yıla kadar hapis cezası bile öngördüğünü anlattı. 'Karikatür krizi' konusunda yabancı basına verdiğim demeçlerde, krize neden olanları "tahrikçi" olarak; bu meseleyi "fikir özgürlüğü" eksenine oturtan Danimarka Başbakanı Rasmussen'i de "dünyadan bihaber bir saf" olarak eleştiriyorum. Danimarkalı bir diplomat dostum ülkesinde de benzeri bir yasanın olduğunu söyledi -ki bu daha da ilginç. Umursamaz tavrıyla Müslümanları ayağa kaldıran Rasmussen'in, buna dayanarak niçin ortamı yatıştıracak açıklamalarda bulunmadığı meçhul. Ancak, Danimarka bunun bedelini ağır ödüyor, orası kesin. O kadar ki, Dışişleri Bakanı Per Stig Möller, Avrupalı gazetelerin Danimarka ile dayanışma göstermek amacıyla bu karikatürleri peş peşe yayımlamalarının işi ülkesi açısından daha da büyük bir açmaza sürüklediğini söylüyor.Bu kriz Huntington'un "medeniyetler çatışması" tezini doğrular gibi görünüyor. Ancak işi daha da karmaşık kılan bir husus var. Bu çatışmanın bir tarafında Hıristiyanlar, diğer tarafında da Müslümanlar yok. Vatikan da zaten söz konusu karikatürleri "Kabul edilemez" diye eleştirdi. Daha büyük bir açmaz Bu krizin bir tarafında İslam âlemi, diğer tarafındaysa, daha esas itibariyle, laik Avrupa var. Bu çerçevede bakıldığında Müslümanlar, Hz. Muhammed'in bir intihar bombacısı olarak tasvir edilmesine anlam veremeyip şiddetle tepki gösterirlerken, laikliklerini uzun mücadeleler sonunda sağlayan Avrupalılar da, "barış" anlamına gelen bir dinin kafa kesme gibi bir vahşete nasıl alet edildiğini anlayamıyorlar.İşte bu noktada insan, bu karikatürleri geçen hafta Ürdün'ün El Şihan gazetesinde yayımlayan ve işinden olan Genel Yayın Yönetmeni Cihad Momani'ye hak veriyor. Müslüman olan Momani bu konuda şu kritik soruyu soruyor: "Acaba İslama hangisi daha çok zarar veriyor? Bu karikatürler mi, yoksa insanları kaçırarak kameralar önünde boğazlayan eylemcinin ya da Amman'daki düğün töreninin ortasında kendisini havaya uçuran bir intihar bombacısının görüntüleri mi?" Barış dini ve kafa kesme Gerçekten de ister Irak'ta, ister İsrail'de, ister Ürdün'de, isterse İstanbul'da olsun, bu insanlık dışı eylemler karşısında İslam âleminin sokağa döküldüğü pek görülmüyor. "Günahtır. Yapılması hiç caiz değildir" şeklindeki fetvalar ise hemen hemen hiç duyulmuyor. Bunu dile getirdiğinizde de bir vahşet başka bir vahşeti sıfırlıyormuş gibi hemen, "Ama Filistinlilere yapılanlara bak" yanıtıyla karşılaşıyorsunuz.Batı'nın bu krizden alması gereken çok ciddi dersler var. Ancak, Momani'nin sorusu yanıtsız kaldıkça, İslamiyetin de Batılıların gözünde "barbarların dini" görüntüsünden kurtulması mümkün değil. Bu arada, laik Batı ile Müslüman dünyası arasındaki uçurum büyüdükçe büyüyor. Laik Türkiye'nin bu denklemin neresine oturacağı ise şu anda belli değil. semihi@cnnturk.com.tr Alınması gereken dersler