AKP’nin kapatılması için açılan dava hakkında en doğru sözü MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli söyledi. Bu davanın Türkiye için ciddi siyasi sonuçları olacak. Hal böyleyken Türkiye’yi yakından izleyen yabancı gözlemcilerin de buna bir “siyasi dava” olarak bakmaları kaçınılmaz oluyor.
Yakın tarihimizin en yüksek katılımlı seçimlerinden birinde, her iki seçmenden birinin desteklediği bir partiyi kapatmaya çalışmanın başka bir şekilde yorumlanması da mümkün görünmüyor.
AKP’nin önde gelen isimlerine karşı siyaset yasağı getirilmeye çalışılması da, haliyle, bu partinin yerine kurulacak yeni partiye karşı bir siyasi “ön tedbir” olarak görünüyor.
Anayasa Mahkemesi’nin kararının ne olacağını tahmin etmek güç. Fakat Türkiye’nin itibarının bu aşamada bile bu dava nedeniyle zedelendiği ortada. Dışarıdan gelen tepkiler de bunu gösteriyor.
Baas partisi de laikti
Bu söylediklerimize “Peki, laiklik ne olacak?” diye karşı çıkanlar olacaktır. Laikliğin cumhuriyetimizin temel direklerinden biri olduğu tartışılamaz. Ancak, demokrasi olmadan laikliğin bir anlamı olmadığı da ortada. Aksi takdirde, Türkiye Baas zihniyetinin geçerli olduğu bir ülkeden başka bir şey olamaz.
Sonuçta, Saddam’ın BAAS partisi de laikti. Ama bu laiklik, belli bir kesimin çıkarlarını korumak için kullanılan bir baskı aracından başka bir şey değildi. Irak’ın kaosa sürüklenmesiyle ortaya çıkan ilk şeyin köktendincilik olması da bu durumda şaşırtıcı değil.
Bu tür bir rejimi Türkiye’de savunanların olduğunu da biliyoruz. Fakat nüfusun büyük bölümünün demokratik düzeni benimsediği ortada. Başka bir deyişle bu halkın, birileri sandıktan çıkan sonuçları sevmedi diye, zar zor sağlanmış olan demokratik kazanımlardan vazgeçeceğini sanmıyoruz.
AKP güçlenerek çıkar
İster silah zoruyla, ister yargı yoluyla olsun, o sandıktan önceden çizilmiş şablonlara göre birtakım sonuçların çıkacağına da hiç inanmıyoruz, zira bu demokrasi açısından eşyanın tabiatına aykırıdır.
Burada bu davanın olası sonuçları hakkında tarihe karşı bazı tahminlerde de bulunmak istiyoruz.
Her şeyden önce biz de, yakın tarihimize bakarak konuşan birçok kişi gibi, AKP’nin bu süreçten de güçlenerek çıkacağına inanıyoruz. Bu yargımız, AKP’nin kapatılması durumunda yerine kurulacak parti için de geçerli.
Öte yandan, bu dava konusunda hevesli görünen muhalefet partilerinin de bu işten zararla çıkacaklarını tahmin ediyoruz. Burada isim telaffuz etmeye de gerek yok zira her şey ortada.
Kopanlar AKP’ye döner
Bu arada, AKP’den son dönemde kopmaya başlayan unsurların bu dava sayesinde, “demokrasiye sahip çıkma” adına tekrar bu partinin etrafında kenetleneceklerini düşünüyoruz.
Bu yargılarımızın ne denli geçerli olduğunu 12 ay sonra yapılacak yerel seçimlerde göreceğiz. Ancak burada son söz olarak şu husun altını çizmek istiyoruz. AKP’nin gitmesini isteyenlerin bunun sadece demokratik muhalefet yoluyla sağlanabileceğini bilmeleri gerekiyor.
Başka yollara başvurmanın nasıl ters teptiğini ise yakın tarihimizden hepimiz biliyoruz.
Fırsat gelmişken herkese değerli yazarımız Osman Ulagay’ın “AKP Gerçeği ve Laik Darbe Fiyaskosu” başlıklı son kitabını öneririz. Bazı zihinlerin açılmasına yarayabilir.