Özetle, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün ifadesiyle, bu rapor Türkiye'nin bir fotoğrafını sunuyor bize. Sunulan görüntü kuşkusuz herkesi memnun etmiş değil. Ancak, samimi bir şekilde baktığımızda, görüntünün hayali olmadığını görürüz. Kaldı ki, AB ile ilgili yetkililerimiz dahi, AB perspektifi çerçevesinde Türkiye'nin yapması gereken çok şey olduğunu teslim ediyorlar. Avrupa Komisyonu'nun Türkiye hakkında yayımladığı "İlerleme Raporu"nda bir sürpriz yok. Raporun 301'inci madde veya askerin siyasete karışması gibi konularda içerdiği sert eleştirilerin geleceği önceden biliniyordu. Bu arada, raporun Türkiye hakkındaki olumlu mesajlarını da göz ardı etmemek gerek. Raporun yayımlanmasından önce en çok merak edilen konu, Komisyon'un Kıbrıs yüzünden Türkiye ile üyelik müzakerelerinin askıya alınmasını önerip önermeyeceği konusuydu. Fakat bu konuda da beklenen oldu. Kendi içinde bu konuda bölünmüş olması, ayrıca Türkiye ile ilişkileri koparmanın sorumluluğunu taşıyamaması nedeniyle Komisyon konuyu siyasi kararların alındığı AB Konseyi'ne havale etti.Bunun anlamı da şu: AB liderlerinden oluşan Konsey'in aralık ortasındaki toplantısında Türkiye ile ilgili olarak bir siyasi karar alması gerekecek. Başka bir ifadeyle, Türkiye'nin limanlarını Kıbrıs Rum bandıralı gemilere açmayı reddetmesi karşısında neyin yapılacağına karar vermesi gerekecek.Bu karar alınırken sadece Türkiye'nin bu konudaki "kurallara uyup uymadığına" da bakılmayacak. Türkiye'nin AB için birçok açıdan olan öneminin de hesaba katılması gerekecek ki, Avrupa'da Türkiye'nin AB'den uzaklaştırılmasının sakıncalarına işaret edenlerin sayısı her gün artıyor. Konsey siyasi karar alacak Bu elbette ki, Türkiye'nin üyeliğine karşı çıkan Fransa ve Avusturya gibi ülkelerin fikirlerini değiştirecekleri anlamına gelmez. Bu nedenle, aralık ayındaki Konsey toplantısının harareti yüksek bir Türkiye tartışmasına tanık olacağı daha şimdiden görülüyor. Ancak, bu tartışmalara rağmen, Konsey'den müzakerelerin toptan kesilmesi gibi kararın çıkması da zor görünüyor. Bu arada, Dönem Başkanı Finlandiya'nın Türk tarafının taleplerini belli ölçüde karşılamayı amaçlayan yeni önerilerle geleceği haberleri yayılmaya başladı bile.Bundan da, Finlandiya'nın, AB içindeki "Türkiye tartışması"nın Birliği yıpratan bir tartışmaya dönmesini istemediğini çıkarabiliriz. Peki, bu çabalara rağmen Rum engeli aşılabilecek mi? Esas önemli olan soru bu. Çünkü, gerçekçi olmasa da, Rumların büyük siyasi beklentileri var. Aralık ayında hararetli tartışma Türk tarafının ise ne istediği aslında belli ve çok basit. Bu da, Kıbrıslı Türklerin üzerindeki ekonomik izolasyonun anlamlı bir şekilde ve verilen sözler ışığında kaldırılmasıdır. Finlandiya bunu gözeten önerilerle gelir ve bunları AB içinde kabul ettirebilirse, sorun zaten aşılmış olacaktır. Fakat, Rum vetosu nedeniyle bu da engellenirse, o zaman Konsey'in aralıkta Türkiye ile ilgili siyasi kararını verirken zorlanacağı aşikâr. Özetle Türk-AB ilişkilerinde Kıbrıs eksenli, heyecanlı döneme giriyoruz. sidiz@milliyet.com.tr İzolasyonlar kaldırılmalı