Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hoagland, pazar günkü yazısında, adını açıklamadığı Iraklı bir yetkilinin "Bu konferans, yardımcı olacağına, Irak'ı tehdit eden ve aşağılayan bir ülkenin topraklarında niçin yapılsın?" dediğini aktardı.Söz konusu yetkili bu çerçevede TSK'nın Kuzey Irak'a girme uyarıları, Türkiye'den yansıyan Kerkük'e askeri müdahale söylemi ve Cumhurbaşkanı Talabani'ye Ankara'nın yüz vermemesi gibi hususları sıralamış. Washington Post yazarı Jim Hoagland'dan, dışişleri bakanları düzeyinde gerçekleştirilecek olan uluslararası Irak konferansının İstanbul'da yapılmasına en çok Irak Başbakanı Nuri el Maliki'nin karşı çıktığını öğreniyoruz. Tüm bunları aslında diplomatik çevrelerden de duyuyoruz. Özetle, Türkiye "Yeni Irak"ın iki temel unsuru olan Kürtler ve Şiilerle güven bunalımı yaşıyor. Arap kaynakları da zaten, Şii olan Maliki'nin, aralıkta Ankara'ya yaptığı ziyaretten birkaç gün sonra İstanbul'da yapılan ve Şii düşmanlarını bir araya getiren konferansı unutamadığını belirtiyorlar. Irak'ta yeni koşulların geçerli olduğu gerçeğinin Türkiye'de yeterince anlaşıldığı söylenemez. Örneğin, Kerkük'e Saddam tarafından yerleştirilen Arapların geri gitmeleri için Bağdat'ın aldığı son kararın sadece Kürtlerden değil, Şiilerden de çıktığı pek düşünülmüyor. Gerçek şu ki Yeni Irak'ı Şiilerle Kürtler şekillendiriyor. Ankara ise bu iki unsurla henüz verimli diyalog kurabilmiş değil. Bu yüzden de gelişmelere seyirci kalıyor. Bu arada, sevsek de sevmesek de, yalnız Irak'ta değil, dünyada Türkiye'nin, çıkarları için, Irak'ın potansiyel istikrarıyla oynamaya hazır olduğuna dair bir izlenim yayılıyor. Yeni Irak'ı kim şekillendiriyor? Irak üzerindeki etkinliğini artırması için Türkiye'nin bu izlenimi mutlaka bozması gerektiği aşikâr. Peki, nasıl olacak bu? Irak Türkmen Cephesi Türkiye Temsilcisi Ahmet Muratlı'yı ziyaret ettim önceki gün. "Büyükelçi olsaydım bunları anlatırdım" diyerek son derece akılcı şeyler söyleyen Muratlı şöyle konuştu: "Irak'a dış müdahalelerin durması, yabancı terör unsurlarının kovulması, komşuların istikrara katkıda bulunmaları, petrol altyapısının tüm Iraklılara yarar getirecek şekilde ıslah edilmesi, iki milyon Iraklı mültecinin geri dönmeleri için program yapılması, tüm bunların temel taşı olarak 'Iraklılık üst kimliği'nin yeniden oluşturularak ülkenin toprak bütünlüğünün korunması gerekiyor." 'Üst kimlik oluşturulmalı' Muratlı ayrıca, eskiden birlikte yaşadıkları Kürtlerle kesinlikle silahlı çatışma istemediklerini, aksine, karşılıklı çıkarlara hizmet eden dengeli ilişkiler arzuladıklarını söyledi. Tüm bunların sadece Irak'ın değil, Ortadoğu'nun istikrarı için gerekli olduğunu da özellikle vurguladı. Muratlı'nın bu gerçekçi görüşleri aslında Ankara'nın resmi politikasından uzak değil. Ancak, Türkiye'nin bu hususları gene de dünyaya sürekli anlatması gerekiyor. Türkiye'nin "Irak'ı tehdit ettiğine" dair izlenimi kırmanın tek yolu da bu. Bu arada, PKK ve Kerkük sorunlarının çözümü de bu yoldan geçiyor. Yoksa bu sorunları ön planda tutup diğer hususları arka plana iten Türkiye "tehditkâr" olarak algılanıyor. Bu da Irak'taki etkinliğini iyice azaltıyor. sidiz@milliyet.com.tr Kürtler çatışma istemiyor