Amerikan Büyükelçiliği'nin 1979 yılında basılması ve içindekilerin aylarca rehine tutulmaları sırasında 26 yaşında hararetli bir Humeyni taraftarı olan Ahmedinecad, seçim kampanyası sırasında Batı'ya dönük genel eğilimini zaten ortaya koymuştu. Washington'ın sürekli hedef tahtasında tuttuğu İran'da, Amerikan aleyhtarı molla sınıfı kendisi gibi düşünen bir cumhurbaşkanıyla tekrar önemli güç haline gelecek. Bu ise zaten gergin olan Washington-Tahran hattında yeni bir tansiyon dönemine girilmesini adeta garantiliyor.Irak'taki karmaşanın arttığı ve Bush yönetiminin Iran'a karşı askeri seçeneği şu veya bu şekilde canlı tuttuğu bir sırada meydana gelen bu gelişme bölge ülkeleri açısından da zorlu bir dönemi temsil ediyor. Türkiye açısından bakıldığında, Ankara'nın burada Washington ile Tahran arasında sıkışması olasılığı yüksek. Başka bir ifadeyle, Türkiye, bir yandan Amerika'yı İran'a dönük olası saldırı planlarından caydırmaya çalışırken, diğer yandan İran'dan kaynaklanan ve böyle bir saldırıyı olası hale getirebilecek aşırılıklarla karşı bir politika gütmeye çalışacak. Buradaki karmaşanın, Türkiye'nin yıldızının İran'daki mollalarla aslında hiçbir zaman barışmamış olması gerçeği ile artması olasılığı da yüksek. Zira, geçmişte iki ülke arasında yaşanan ve esas itibariyle Türkiye'deki laik sistem ile İran'daki şeriata dayalı sistemin çatışmasından kaynaklanan faktörlerin tekrar su yüzüne çıkma olasılığı yeniden gündeme gelmiş bulunuyor.Gözlemciler, Ahmedinecad'ın aslında ülkede yaşanan ekonomik zorluklardan bunalmış olan sınıflarca seçildiğini ve bu sınıfların kendisinden bir yerde 'mucizeler' yaratmasını beklediğini belirtiyorlar. Bu ise Ahmedinecad'ı bir yerde daha da tehlikeli kılıyor. Zira, bu 'mucizeleri' gerçekleştirme olasılığı çok düşük olduğu için, popülist yaklaşımlar ve mollaların desteği ile halkın dikkatini içerideki sorunlardan, 'dışarıdaki düşmana' yani ABD ve Batı'ya çekmeye çalışacaktır. İran'ın 'nükleer güç' olma sevdası da düşünüldüğünde bunun ne bölge ne de dünya için hayırlı bir gelişme olmayacağı ortada. semihi@cnnturk.com.tr Aşırı muhafazakâr Mahmud Ahmedinecad'ın İran'da cumhurbaşkanlığını açık farkla kazanması, bölgesel ve global düzeyde tansiyonlu bir dönemin haberciliğini yapıyor. Ilımlı mesajlar vererek seçilmeye çalışan eski Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani'nin kaybetmesi, Batı düşmanı mollalarla Cumhurbaşkanlığı makamını tekrar 'senkronize' hale getirmiş bulunuyor. Bu seçimlerle sona eren liberal Muhammed Hatemi Cumhurbaşkanlığı, mollalar için bir 'zemin kaybı' dönemini temsil ediyordu. Ülkedeki liberal güçlerin kaybetmesiyle bu durum şimdi ortadan kalkmış oluyor.