Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Seçmenden aldığı güçlü yönergeyi icraata çevirme arifesinde olan bir parti için bu önemli bir siyasi kazanımdır. Hem yurtiçinde hem de yurtdışında AKP'den şimdi cumhurbaşkanlığı konusunda da toplumu rahatlatacak bir karar bekleniyor. Bu sözden Sayın Abdullah Gül'ün adaylığına ilke olarak karşı olduğumuz çıkarılmamalı.Yakından tanıdığımız bazı kıdemli Dışişleri mensupları gibi biz de, gerekli tüm vasıflara sahip olan Sayın Gül'ün çok iyi bir cumhurbaşkanı olabileceğine inanıyoruz. AKP, Köksal Toptan'ı TBMM Başkanlığı'na aday göstermek suretiyle bu işlerin nasıl olması gerektiği konusunda güzel bir örnek sağlamıştır. Bu kararından dolayı da hem vatandaş, hem farklı siyasi eğilimleri temsil eden kişiler, hem de Türkiye'yi yakından izleyen yabancılar nezdinde itibar kazanmıştır. Onun yeteneklerine sahip olmayan birinin, sırf eşinin başının açık olması nedeniyle, Çankaya'ya çıkmasının da hatalı olacağını düşünüyoruz. Fakat ne yazık ki, Sayın Gül'ün adaylığı konusu siyasi iddialaşmaların savaş alanına dönmüş bulunuyor.Tartışmalar sürdükçe de hem Sayın Gül yıpranıyor hem de AKP. Bu arada, Başbakan Erdoğan ile Sayın Gül arasında da bir çekişme varmış havası yayılıyor ki, bunun AKP kurmaylarını memnun eden bir spekülasyon olduğunu sanmıyoruz. Aslında biz de birçok kişi gibi düşünüyoruz. Cumhurbaşkanlığına adaylığını koymak Sayın Gül'ün en doğal hakkıdır. Her şey yolunda gitseydi zaten kendisi bugün Köşk'e çıkmış, memleket de yoluna devam ediyor olacaktı. Ama siyasette işler maalesef bir matematik denklemi gibi işlemiyor.Sayın Gül'ün adaylığının ortaya çıkmasından sonraki tartışmaları ve gelişmeleri yok saymak mümkün değil. Bu tartışmaların bundan sonra sürmesi olasılığı da ortadan kalkmış değil. Aksine, belirttiğimiz gibi, konu yeni iddialaşmaların ve inatlaşmaların savaş alanına dönmüş bulunuyor. Siyasi iddialaşmaya döndü Bu arada AKP'nin yeni "ekonomi prensi" Mehmet Şimşek'in dediği de büyük ölçüde doğrudur. AKP'nin çok önemsediği piyasalar da "Abdullah Gül'ün aday olmayacağına oynuyor." Kısacası, mesele dönüp dolaşıp "siyasi ve ekonomik istikrar" konusuna dönüyor.Bu arada Başbakan Erdoğan'ın danışmanlarından Yalçın Akdoğan'ın Yeni Şafak'ta yazdıklarından da, seçimlerden sadece cumhurbaşkanlığı konusuna endeksli bir zafer çıktığına dair izlenimin yayılmasından AKP'de rahatsızlık duyulduğu anlaşılıyor. Siyasi ve ekonomik istikrar Öte yandan, bazı yorumcuların, "Gül aday olmazsa AKP tabanına anlatamaz" yaklaşımları da bizce hatalı. AKP bu seçimlerde tabanının ötesinde çok farklı kesimlerden oy aldı. Bu yüzden artık bir "taban partisi" değil, bir "kitle partisi"dir. Bunu da göz ardı edemez.Sayın Gül'e ve eşine bu süreçte tabii ki büyük bir haksızlık yapıldı. Dediğimiz gibi, kendisi çoktan Köşk'te oturuyor olmalıydı. Ama olamadı, zira Türkiye, demokrasisini henüz oturtabilmiş bir ülke değil. sidiz@milliyet.com.tr Taban değil, kitle partisi