Prag
AB üyesi her ülkenin Türkiye’ye üyelik konusunda verdiği destek önemlidir. Zira AB’nin temel özelliği, nüfusları ne olursa olsun, üyelerinin eşit ağırlıklı oya sahip olmalarıdır. Çek Cumhuriyeti de bu üyelerden biri.
“Genişletilmiş Avrupa’nın Önemli Ortağı Olarak Türkiye” adlı konferans için, baharın ilk günlerini yaşayan ve güzellikleriyle dillere destan olan Prag’dayız. Çeklerin “Prag baharlarını” artık çok farklı yaşadıklarını görüyoruz.
Komünizm gideli çok olmuş. Tanıştığımız kişiler ise AB üyesi bir ülkenin vatandaşları olarak geleceklerine umut ve güvenle baktıklarını belli etmekten çekinmediler. Bu kişiler, kendilerine büyük yarar getirmiş olanaklardan başkalarının mahrum edilmesini doğru bulmadıklarını da açıkça ifade ettiler.
İki yeni fasıl açma sözü
Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Nazım Ekren ile birlikte konferansa katılıp bir konuşma yapan Çek Cumhuriyeti Başbakanı Mirek Topalanek de Türkiye’ye destek verenlerinden biri. “Bu gibi durumlarda dostlarımıza destek vermemiz gerekiyor” diye konuşan Topalanek şunları söyledi:
“AB’nin, kapılarını açık tutup mümkün olduğu kadar esnek ve çeşitliliğe açık olması lazım. Türkiye içine kapalı bir AB’ye üye olamaz. Ancak, Avrupa da bu durumda bizim görmek istediğimiz vasıflara sahip olamaz.”
Çek Cumhuriyeti olarak Türkiye için tam üyelikten başka herhangi bir özel ilişki formülünü kabul etmediklerini de vurgulayan Topalanek, “Potansiyeli çok yüksek olan Türkiye’nin dünyanın en büyük ekonomilerinden birine sahip olduğunu iyi anlamamız gerekiyor” diye konuştu.
Türkiye’nin de bu yolda kendi üzerine düşenleri yapması gerektiğini ifade eden Başbakan Topalanek, AB’nin de kurallarını değiştirmeden, bunları Türkiye’ye karşı ayrımcılık yapmadan, eşit olarak uygulaması gerektiğinin altını çizdi.
AB dönem başkanlığının 2009’un ilk yarısında ülkesine geçeceğini de anımsatan Topalanek, başkanlıkları sırasında Türkiye ile müzakerelerde iki yeni faslı açmayı hedeflediklerini açıkladı.
Kıbrıs için Prag zirvesi önerisi
Topalanek bu fasılların hangileri olacağına ilişkin sorumuzu yanıtsız bırakırken, Çek Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından, bunlardan birinin, kendilerini de çok yakından ilgilendiren, “enerji faslı”nın olmasını istediklerini söyledi.
Çek Başbakanı, Kıbrıs sorununa da değinerek, Türk ve Rum liderlerin 20 yıl önce Prag’da bir araya geldiklerini anımsattı. Dönem başkanlıkları sırasında adada barışın tesis edilmesine katkıda bulunmak istediklerini de sözlerine ekleyen Topalanek, bunun için yakında başlaması beklenen Kıbrıs görüşmelerinin de Prag’da yapılmasını önerdi.
Konferansta Türkiye’ye güçlü destek verenler arasında bulunan AB Parlamentosu üyesi Jan Zahradil de yaptığı kapsamlı konuşmada, Birliğin gelecekte nasıl şekil alacağının bugünden belli olmadığını söyledi.
Zahradil, hal böyleyken, başta Fransa olmak üzere çeşitli AB ülkelerinin, Türkiye’yi, bugün yaptıkları gibi, yabancılaştırmalarının hiç de akılcı olmadığını vurguladı.
Dediğimiz gibi, AB’de her üyenin eşit oyu var. Onun için, küçük bir ülke olsa da Çek Cumhuriyeti’nden gelen -ve bizde bazılarının yaymaya çalıştıkları “Avrupa’da dostumuz yok” safsatasını yalanlayan- bu büyük desteği azımsamak çok hatalı olur.