Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Onlara göre, az tanınan bir Amerikan şirketi ile bir İngiliz, Norveç ve BAE konsorsiyumunun sadece 3 sahaya gösterdikleri ilgiyi "başarı" saymak güç. Açılan ihaleye tanınmış, uluslararası hiçbir şirketin katılmaması, Rusya ve Çin'den ise herhangi bir teklifin gelmemesi Rumları özellikle üzdü. Üç saha için gelen teklifleri yıl sonuna kadar değerlendirecek olan Rumlar umutlarını gelecek yıl açacakları ikinci ihaleye bağlıyorlar. Peki Rumların istedikleri niçin olmadı? Akdeniz'de 11 sahalık bir bölümde petrol aramaları için açtıkları uluslararası ihaleye gösterilen ilgi Kıbrıs Rumlarda hayal kırıklığı yarattı. Yönetimin sonuçtan memnun olduğunu açıklamasına rağmen, petrol endüstrisi kaynakları aynı fikirde değiller. Türkiye'den ve KKTC'den gelen itirazların bunda etkin olduğu kesin. Türk tarafı, Rum kesiminin, Kıbrıslı Türklerin çıkarlarının da söz konusu olduğu stratejik bir konuda tek taraflı adımlar atamayacağını söylüyor. Ankara, ayrıca, Rumların sahiplendikleri bölgelerde petrol arama hakkını saklı tuttuğunu duyurarak bu yönde somut adım atma kararı aldığını da açıkladı. Bu durumda, büyük şirketlerin, devletler arasında tartışmalı olan sahalara girip yıllar sürebilecek bir "baş ağrısı" isteyeceklerini düşünmek de zaten mantıklı değil. Ancak, konunun arka planında sadece Türkiye yok. Kuzey Kutbu'nda, şu sıralarda Rusya, Kanada, ABD ve Danimarka arasında yaşanan tartışmalı bir yarışın etkisi de göz ardı edilemez. Son derece karmaşık olan işin özü kısaca şöyle: Ankara kararlı davrandı Bilim adamları, iklim değişikliğiyle buzulların erimesi sonucu Kuzey Kutbu'nda bulunan devasa petrol rezervlerinin ulaşılabilir hale geleceğini belirtiyorlar. Rusya, buna binaen, "Kıta sahanlığıma giriyor" diyerek bölgenin önemli bir kısmının kendisine ait olduğunu ilan etti. Denizaltıyla dört kilometre derinliğe inerek bayrak bile dikti.Buna itiraz eden Kanada da bölgede bir askeri eğitim üssü kurmaya karar verdi. Kanada'yı destekleyen ABD ise bölgeye bir araştırma gemisi yolladı. "Benim de burada hakkım var" diyen Danimarka da işin içine girince konu iyice karıştı. Sorunun nasıl çözüleceği belli değil. Ancak bu "devlerin çatışması"ndan çıkacak emsalin deniz hukukunu etkileyebileceği belirtiliyor. Büyük şirketler de haliyle bu gelişmeleri yakından izliyorlar. Devlerin çatışması Özetle Rumlar, sadece Türk tarafından gelecek tepkileri değil, uluslararası konjonktürü de hesaplayamadılar. AB desteğiyle şimdi, "Türkiye'nin müzakerelerini bloke ederiz" tehdidini savuruyorlar. Fakat -kendileri açısından ne yazık ki- geçmişte yaşananlar özellikle bu tehdidin Türkiye'yi caydıramayacağını gösterdi. Aslında Türk tarafının söylediği son derece makuldür. Ticaret ve sanayi bakanlığı yapmış olan önde gelen Rum siyasetçilerinden Nicos Rolandis bile bu tür stratejik projelere Kıbrıslı Türklerin de dahil edilmesi gerektiğini söylemiştir. Türk tarafı bu basit gerçeği şu anda çeşitli ülkeler ve kurumlar nezdinde yaptığı girişimlerde vurguluyor. Kıbrıslı Türklerle hiçbir şey paylaşmak istemeyen Rumlar ise tekrar Türk tarafını azımsamanın sıkıntısını yaşıyorlar. sidiz@milliyet.com.tr Rumlar yanlış hesap yaptı