Washington ile Londra'nın konuyu en yakından takip eden başkentler olması bu koşullarda doğal sayılmalı. Çünkü bu ülkeler şu anda askeri olarak Irak'ta bulunuyorlar. Ancak, AB de işin içinde. Zira böyle bir operasyonun Avrupa'daki yaygın Kürt lobisini devreye sokacağına kesin gözüyle bakılıyor. Türkiye'nin AB yolunu tıkamaya çalışanların bu operasyondan yarar sağlamaya çalışacakları da aşikâr. Tıpkı Ermeni soykırımı meselesini kullandıkları gibi. Türkiye'nin Kuzey Irak'taki PKK kamplarına karşı bir operasyon yapıp yapamayacağı konusu Ankara'daki yabancı diplomatların sıcak yaz gecelerine heyecan katıyor. Başbakan Erdoğan'dan sonra, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un da bu olasılığı telaffuz etmesi nedeniyle konu son derece ciddiye alınıyor. Dahası, Araplar da işin içinde. Bizde nedense bir şey fazla dikkate alınmıyor. Arapları fazla ciddiye almadığımızdan olsa gerek. TSK'nın geçmişte Kuzey Irak'a düzenlediği tüm operasyonlar Arap Birliği tarafından kınanmıştır. ABD'nin bile "haklı gerekçelere dayandığını" belirttiği bu operasyonlar, El Hayat, Şark el Avsat gibi en saygın Arap yayınlarında, "Osmanlı-Türk emperyalizmi tekrar depreşiyor" yorumlarına neden olmuştu. Tabii, şu da unutuluyor: ABD'nin Irak işgalinden sonra Türk askerinin Amerikan komutasında olsa bile, Irak'a girmesine karşı çıkanlar sadece Kürtler değildi. Araplar da buna karşıydılar ve bunu açıkça belirttiler. Özetlemek gerekirse herkes, Türkiye tarafından Kuzey Irak'a gerçekleştirilecek olası bir askeri operasyonun etkilerini tartmaya çalışıyor. Şahsen işittiklerime bakılacak olursa, bu çerçevede olumlu bir senaryo çizen de yok gibi. Zira, hiç kimse bunun öyle, geçmişte olduğu gibi, "Git, işini hallet ve geri dön" türünden basit bir operasyon olabileceğini düşünmüyor. Olumlu senaryo yok gibi Herkes, gerçekleşmesi halinde, böyle bir operasyonun hem bölgesel düzeyde, hem zaten hassas bir dönemden geçen Türk-ABD ilişkileri üzerinde, hem de şu sırada büyük dikkat gerektiren Türk-AB ilişkileri açısından "ciddi yankıları" olacağını söylüyor. Türkiye'nin, bu operasyonu BM Şartı'nın "meşru müdafaa" ile ilgili 51'inci maddesine oturtacak olmasının ise ortaya çıkacak olumsuzlukları gideremeyeceği belirtiliyor. Öyle anlaşılıyor ki, gerçekleşirse, Türkiye bu operasyon ile dünyayı karşısına alacak. Öte yandan, olası bir operasyon konusunda yürütülen tahminler arasında şu da sıralanıyor: Türkiye Kuzey Irak'a girmeye kalkarsa, karşısında peşmergeleri ve Amerikalı güçleri bulacak. Onların, "Buradan geçemezsin" çıkışlarının ne tür sonuçlar getireceği ise meçhul. Meselenin, zaten "çuval hadisesi"nin olumsuz hissiyatı içinde olan taraflar arasında çatışmaya kadar gidebileceğini söyleyenler bile var. 'Dünyayı karşımıza alırız' Bu arada, bir Batılı diplomatın -Türkleri kesin kızdıracak olan- şu sözü ise yabancılar arasındaki genel kanaati özetliyor: "Sizin sorununuz Kandil Dağı'nda değil. Ülke içinde. İster 50 sınır ötesi operasyonu düzenleyin, bu gerçekten kurtulamazsınız." Konuştuğum Arap diplomatların da bu görüşte olmaları ise işin not edilmesi gereken ilginç yanı. Burada kuşkusuz PKK'nın gördüğü dış destek ile AB'nin çifte standardından "ABD ve İngiltere Irak'ta işgalci değiller mi ki, bize ders veriyorlar" çıkışlarına kadar, birçok konuda çok şey söylenebilir. Söylenmelidir de. Ancak, ne kadar kızgın olurlarsa olsunlar, askeri ve sivil planlamacıların duygusal değil gerçekçi olmaları gerekiyor. Sonuçta Türkiye, gerek görürse, bu operasyonu elbette ki yapar. Birçok kişi de zaten artan PKK saldırıları karşısında bunu istiyor. Ama böyle bir operasyonun "sıfır maliyetli" olacağını ve "mutlu sonu" getireceğini düşünenler varsa, işte bu, maalesef, öyle görünmüyor. semihi@cnnturk.com.tr 'Sorun kendi içinizde'