Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapacağı görüşmeler için Karadeniz'deki tatil beldelerinden Soçi'deyiz. Ziyaret öncesinde Moskova'dan yansıyan haberlere bakılacak olursa, dün akşam yemeğinde başlayan ve bugün devam edecek olan görüşmelerinin gündemi yüklü. Verilen bilgilere göre, ele alınacak konular uluslararası terörizmden, Amerika'ya "Orta Asya'dan çık" mesajı veren Şanghay İşbirliği Teşkilatı'nın Astana'daki son zirvesine kadar uzanıyor. Bu arada, Kıbrıs meselesi için de zaman ayrılmış bulunuyor. Görüşmelerde ekonomik konulara da önemli bir yer ayrıldığı görülüyor. Burada "Rus kaynaklarına" atıfta bulunuyoruz çünkü, doğrusunu söylemek gerekirse, bu ziyaret Türkiye'den çok Rusya'da ilgi çekmişe benziyor. Rus basınının son birkaç gündür bu ziyaretle ilgili ayrıntılı bilgi veriyor olması bunu gösteriyor. Ele alınacağı açıklanan konulardan sadece bazılarına bakacak olursak şunları söyleyebiliriz:Londra'daki bombalı saldırılardan sonra uluslararası terör konusu iki ülke için de ayrı bir önem kazanmış bulunuyor. Ancak, hem Türkiye, hem de Rusya bu bela ile uzun süredir boğuşuyor. Bir yandan PKK terörü, diğer yandan Çeçen terörü derken her iki ülke bu olguya hiç de yabancı değiller. Bu olgu aynı zamanda, PKK'nın Rusya'dan, Çeçenlerin ise Türkiye'den destek gördükleri suçlamaları ile zaman zaman ilişkilere de yansımış bulunuyor. Bu nedenle Erdoğan-Putin görüşmesinin bu konuya değinmeleri bir yerde kaçınılmaz görünüyor.Irak'ın işgali ve bunu izleyen gelişmeler ise her iki ülkeyi yakından ilgilendiren konular arasında yer alıyor. Moskova da, Ankara gibi, ABD'nin bölgeye bu şekilde girmiş olmasından memnun değil. Bu arada, Washington'ın bölgede "demokrasi misyonu"na soyunmuş olmasından endişeye kapılan Orta Asya cumhuriyetlerinin, Astana zirvesinde de görüldüğü gibi, Rusya-Çin eksenine kayıyor olmaları da Ankara'da ilgiyle izleniyor. Öte yandan, hem Moskova, hem de Ankara, Orta Asya'daki siyasi gelişmeleri de yakından takip ediyor. Her iki liderin bu konuda da fikir teatisinde bulunmak isteyecekleri malum. PKK ve Çeçen terörü Kıbrıs meselesine gelince, Başbakan Erdoğan görüşmeler sırasında, kuşkusuz, Rusya'nın niçin BM Genel Sekreteri'nin bu konudaki son raporunu bloke ettiğini anlamaya çalışacaktır. Moskova'nın, Rumların uzlaşmazlığı nedeniyle sonuç vermeyen Annan Planı'nı zamanında desteklemiş olması bu konuya ayrı bir önem katıyor. Tabii KKTC'nin izolasyonunun kaldırılmasına Rusya'nın yapabileceği katkılar da görüşmelerde ele alınacaktır.Bunlar görüşülmesi beklenen siyasi başlıklardan sadece bazıları. Ancak, yukarıda da belirttiğimiz gibi, ekonomik konuların da bu görüşmelerde önemli bir yeri olacağı anlaşılıyor. Bu ise son derece doğal, zira iki ülke arasındaki ekonomik işbirliğinin toplam değerinin 14-15 milyar dolar olduğu belirtiliyor. Bunun içinde yer alan karşılıklı ticaret hacminin ise 11 milyar dolar seviyesinde olduğu kaydediliyor. Türkiye bu çerçevede aleyhine işleyen ticaret dengesindeki bozukluğun giderilmesini istiyor. Rusya'ya satılan sebze ve meyve konusunda yaşanan son kriz ise her iki ülkenin bu konularda daha yakın bir koordinasyona girmelerinin gereğini ortaya koymuş bulunuyor.Bu arada, hızla gelişen Türk-Rus ilişkilerinin en önemli göstergelerinden biri, Erdoğan ile Putin'in geçtiğimiz aralık ayından bu yana -bu son ziyaret ile birlikte- dördüncü kez bir araya geliyor olmaları olsa gerek. Her iki taraftan bazıları, bunun Türk-Rus ilişkilerinin 'stratejik' bir boyut kazanma yolunda olduğunu gösterdiğini belirtiyorlar. Bu belki biraz abartılı bir yakıştırma. Ancak, iki ülke arasındaki ilişkinin tüm bölgeyi etkileyecek şekilde giderek daha fazla önem kazandığı da ortada. semihi@cnnturk.com.tr Rusya'nın Kıbrıs tavrı