Buna karşılık, "Türkiye yanlıları" da dahil olmak üzere, herkes, "ahde vefa" ilkesine uymadığı için, Ankara'nın bir tür yaptırımla karşı karşıya kalması gerektiğine inanıyor. Söylenen de özetle şu: "Türkiye, limanlarını Rum gemilerine açma konusunda taahhüde girdi ve yerine getirmedi. Bu kabul edilmez olduğu için Ankara'ya bir sinyal gönderilmesi şart." "Fakat siz de Kıbrıslı Türklere verdiğiniz sözü tutmadınız" dediğinizde de yanıtları hazır: Türk-AB ilişkilerindeki şu kritik dönemde, iki gün boyunca Brüksel'deki havayı kokladık. Burada hemen söylenmesi gereken şudur: Münferit bazı düşüncelere rağmen, AB'de, Türkiye ile yürütülen müzakerelerin Kıbrıs meselesi nedeniyle tümüyle askıya alınmasından yana olan hemen hemen hiçbir ülke yok. "İki konu arasında herhangi bir bağlantı yok. Bu bağlantıyı Türkiye tek taraflı olarak kurdu, ancak bu bizi bağlamaz."Görüldüğü gibi, ortada tam bir sağırlar diyaloğu var. Buna rağmen iki taraf da ilişkilerin askıya alınmasını istemiyor. "Süreç durursa tekrar başlatmak zor olur, bundan herkes zarar görür" diyorlar. Kısacası, AB Türkiye'nin "cezalandırılmasını," ama "caydırılmamasını" istiyor. Güzel de burada hemen, "Bu nasıl olacak?" sorusu akla geliyor. AB Komisyonu'ndan dün çıkan tavsiye kararına bakınca, Türkiye açısından hem "cezalandırıcı" hem de "caydırıcı," hatta "bezdirici," bir yoldan ilerlendiği görülüyor. Sağırlar diyaloğu Ankara ve AB'de Türkiye'yi destekleyenler, üyelik müzakerelerinin bazı fasıllarının askıya alınmasına razıydılar. Ancak, geri kalan fasıllara dokunulmamasını istiyorlardı. Bunun da dondurulan fasıllar konusunda Türkiye'ye verilecek metinde zikredilmesini istiyorlardı. Rumların limanlar meselesi nedeniyle her faslı veto etme tehditlerinin üstesinden bu şekilde gelinmesi umuluyordu. Bu ayrıca "Türkiye'yi caydırmadan cezalandırma" formülü açısından en iyi seçenek olarak görülüyordu. Ama şimdi bakıyoruz dondurulacak fasılların dışına da taşılıyor. Dondurulacak fasılların dışındaki fasıllarda açılan müzakerelerin kapatılması da limanlar meselesine bağlanıyor. Bu, Türkiye'nin istemediği "sinyaldir." Buradaki kaynaklara göre, Türkiye-AB müzakereleri 12 Haziran'dan bu yana zaten fiilen donmuş durumda. Eğer AB liderleri, Komisyon'un bu tavsiye kararını aynen kabul ederse, ki büyük olasılıkla öyle olacak, o zaman müzakerelerin tekrar başlaması da güç görünüyor. Çünkü müzakerelerde her fasıl Kıbrıs koşuluna bağlanmış olacak. Türkiye bu durumda müzakerelere devam edemez. İş bu kadar net. sidiz@milliyet.com.tr Türkiye'nin istemediği sinyal