Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Caferi'nin "Beni Başbakan Erdoğan davet etti, kimseye hesap vermek zorunda değilim" şeklindeki yanıtı ise, "Acaba bu ziyaret de mi zamansız yapıldı?" sorusunu gündeme getirdi. Zira Irak'ta da yeni hükümet henüz kurulmuş değil. Hamas ziyareti gibi, Irak'ın geçici Başbakanı İbrahim Caferi'nin Ankara ziyareti de tartışmalara neden oldu. Irak'ın geçici Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin "Kimden yetki alıp gitti, bilmiyoruz" şeklindeki çıkışı bu ziyaretin olası yararını gölgeledi. Evet, doğrudur. Şiiler, yeni Irak anayasası gereğince kendilerine düşen başbakanlık görevi için Caferi'yi tekrar aday gösterdiler. Ancak, Caferi'nin uzun tartışmalar sonrasında sadece bir oy farkla seçilmesi, Şiilerin arasında da kendisini istemeyenlerin olduğunu gösterdi. Kürtler ile Sünnilerin kendisini istemediklerini ise başta El Cezire olmak üzere, Arap medyasını takip edenler bilir. Nedenlerine gelince, bunlar karmaşık ve Irak'a özel. Burada bu konuya girecek yerimiz de zaten yok. Caferi'yi istemeyen çok Ancak, Haluk Koç tarafından hazırlanan, TRT2'nin başarılı dış politika programı "Büyüteç"i önceki akşam izleyenler, laik Şiilerin önde gelen ve Ankara'da da sevilen- isimlerinden olan eski Başbakan İyad Allavi'nin sözlerini not etmişlerdir.Allavi de Caferi'nin ziyareti konusunda, "Neden Türkiye'de, bilmiyorum. Şu anda Irak'ta yapılacak çok iş var. Niçin Türkiye'ye gittiğini kendisine sorun" dedi. Neden Türkiye'ye geldi? Belli bir açıdan bakıldığında, "Irak'ta cumhurbaşkanı değil, başbakan önemli. Ayrıca, Caferi'nin temsil ettiği Şiilerin nüfus içindeki ağırlıkları Kürtlerden fazla. Onun için Caferi'nin ziyaretinin önemi Talabani'nin çıkışından etkilenmedi" denebilir. Fakat bu, Ankara'nın üzerinden bir türlü atamadığı -ve "Türkiye özerk Kürt yönetimini tanıyacak" haberlerine Dışişleri'nin önceki gün gösterdiği tepkide de sezilen- "Kürt fobisi"nin bir yansımasından başka bir şey olmaz. Kürt fobisinin yansıması Sonuç itibariyle, Kürtler Irak'ın önemli gerçeklerinden biri. Dışişleri Bakanı Gül'ün de önceki gün dediği gibi, Türkiye Iraklıların saptadıkları anayasanın ortaya çıkardığı görüntüyü tanımak zorunda. Özetle, Türkiye Irak'taki özerk Kürt yönetimini tanıyacaktır, çünkü tanımak zorundadır. Ama bunun açıkça telaffuz edilmesinden duyduğu rahatsızlık da ortada, ki bu da, söz ettiğimiz "Kürt fobisi"nin bir yansımasından başka bir şey değil. Kürt yönetimi tanınacak Hal böyle olunca akla şu soru takılıyor: Talabani, Caferi'nin ziyaretine bir Kürt olarak mı, yoksa ülkenin bütünlüğünü kollayan sorumlu bir cumhurbaşkanı olarak mı tepki gösterdi?Başka bir ifadeyle, Irak'taki diğer güçlerden habersiz olarak Ankara'ya gelmekle Caferi, Türkiye'nin o ülkede görmek istediği birliğe hizmet mi etmiş oldu, yoksa buna zarar mı verdi? Talabani'nin tepkisi Bir soru daha: Gerçekten yararlı olabilmesi için tüm taraflara eşit mesafede durması gereken Türkiye, "Kürt fobisi"nden kurtulamazsa Irak'ın istikrarına gerçekten katkıda bulunabilir mi? Irak hakkında söylenecek çok şey var. Bir sonraki yazımızı da bu konuya ayıracağız. semihi@cnnturk.com.tr Irak'a katkı nasıl olacak?