Semih İdiz

Semih İdiz

sidiz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Dinle ilgili bir madde söz konusu olduğunda ortaya bir dayatmayla çıkılmaması için iki misli duyarlı olmak gerekiyor. Türkiye gibi konuyu suhuletle tartışacak olgunluğa henüz erişememiş bir ülkede bu daha da büyük önem kazanıyor. Kendi sözlerimizle biraz çelişerek "öznel" görüşümüzü ifade edecek olursak, zorunlu din dersi maddesinin anayasada yeri olmadığına inanıyoruz. İlla da olacaksa, o zaman çerçevesinin çok iyi tanımlanması, ayrıca "laikliğe" güçlü bir atıfla ortaya konması gerektiğini düşünüyoruz.Öte yandan, "AB adayı bir ülkede zorunlu din dersi olmaz" diye kestirip atmanın da hatalı olduğunu "nesnel" olarak söyleyebiliriz. Yaptığımız araştırma, Avrupa anayasalarında "din dersinin zorunlu olduğunu" münhasıran belirten bir maddenin bulunmadığını gösterdi. (Hatalıysak, düzeltilmeye açığız.)Öte yandan, birçok Avrupa ülkesinde zorunlu din dersi olduğunu da gördük. Cumbria Üniversitesi'nin http://re-xs.ucsm.ac.uk/eftre/reeurope.html sitesini tıklayanlar bazı ayrıntılara ulaşabilirler. Burada örnek olarak Avrupa'nın en özgürlükçü ülkelerinden Norveç'i ele almak istiyoruz. Norveç'te ilk ve orta dereceli okullarda din dersi zorunlu. Söz konusu ders, 1997'de yapılan bir değişiklikle, "Hıristiyanlık, Genel Din ve Ahlak Eğitimi" adı altında veriliyor. 1997'den önce ise velilere, "Hıristiyanlık", "Ahlak Eğitimi" veya her "ikisinden muafiyet" şeklinde üç seçenek veriliyormuş. Mevcut uygulamada zorunlu din dersi tedrisatının yüzde 55'nin Hıristiyanlık, yüzde 25'nin diğer dinler ve laiklik, yüzde 20'sinin de ahlak ve felsefeye ayırılması şart koşuluyor. Bu bağlamda Protestanlık veya Katoliklik gibi, Hıristiyanlık açısından mezhepsel tercihlerin yansıtılamayacağı, "plüralizmin" mutlaka ön planda tutulacağı ve misyonerliğin yapılamayacağı da sıkı bir şekilde ortaya konmuş. Anayasa hukuku ciddi bir uzmanlık alanıdır. Bu yüzden anayasa taslağıyla ilgili tartışmalara girerken çok dikkatli olmak gerekiyor. Yoksa, "nesnelliğin" ön planda tutulması gereken bir alanda "öznel inançları yansıtma" tehlikesi doğar. Zorunlu din dersinin temel amacı da zaten "Karşılıklı saygı ve hoşgörüye hizmet etmek" şeklinde tanımlanmış. Türkiye'de din dersi maddesi illa da anayasaya girecekse çerçevesinin çok iyi çizilmesi gerektiğini söylerken işte bunları kastediyoruz.Özetle, toplumun büyük bölümü Müslüman olduğu için İslamiyet ağrılıklı olarak öğretilebilir. Fakat Sünnilik veya Alevilikten yana tercih yansıtılamaz. Ayrıca Hıristiyanlık, Yahudilik, Budizm, Hinduizm gibi dinlerin yanı sıra laiklik ilkesinin öğretilmesi şarttır. Tüm bunların amacı ise dinler arası saygıya ve hoşgörüye hizmet etmek olmalıdır.Şahsen, mevcut eğitim düzeyiyle, Türkiye'nin bu yoldan gitmesini zor görüyoruz. Onun için anayasa güvencesinde olan zorunlu din dersine karşıyız. Bu durumda bizim için en iyi çözüm dinin "seçmeli ders" olarak verilmesidir. Buna karşılık, "toplum ve genel ahlak" şeklinde adlandırılacak bir dersin zorunlu olmasıdır. Uzun lafın kısası, din dersini isteyen alsın, istemeyen almasın. İşin özeti budur. sidiz@milliyet.com.tr Tercih yansıtılmamalı