Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

AK Parti’nin zaferiyle sonuçlanan seçimin ardından yol haritası net. Önce Meclis Başkanı seçilecek, sonra hükümet kurulacak. Meclis’in ilk işi anayasa değişikliği olacak. Yeni anayasa yapılırken, Başbakan Erdoğan’ın kafasındaki Başkanlık sistemini ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresinin 7 yıl mı 5 yıl mı olduğunu da tartışacağız. Dün Milliyet’i konuk eden Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’le, bu yol haritasını konuştuk.
Çiçek, Meclis Başkanlığı için en güçlü aday. İktidar partisinin ihtilaflı olduğu kesimlerle de dengeli ilişkiler yürüten, “zor günlerin adamı” diyebileceğimiz, devlet adamı kimliği önde bir isim. Keza, pazar günkü seçimde Yenimahalle gibi, sosyal demokrat seçmenin ağırlıklı olduğu Ankara 2. bölgede, her kesimden oy alarak AK Parti’nin ibresini yükseltmeyi başardı.

Gülten hanım Adil Gür’ü sollamış
Çiçek, sohbetimizin başında bir seçim günü ritüelini şöyle anlattı:
“Eşimin iki dönemdir bir olayı var. Geçen sefer dedi ki ‘yüzde 47 olur.’ Ben ‘45’ dedim. Çocuklar ‘44-45.’ Bu defa yine sordum, dedi ki ‘49.5’ olur. Seçim günü evlilikte 35. yıldönümümüzdü. Eşime, ‘Bugün sana bir şey alma imkânım yok, çünkü sandık dolaşacağız. Ama iyi başarı armağan ederiz’ dedim.”

“Narsizme çok bozulurum”
En merak edilen konulardan biri Çiçek’in Meclis Başkanlığı adaylığı. Anayasa değişikliği gibi uzlaşma gerektiren bu mesaide katkısının önemine işaret ettiğimiz Çiçek, “Böyle önemli bir konuda herkes katkı verir. Bunu somutlaştırmak bence bu safhada doğru da olmaz” dedi. Ardından da şöyle konuştu:
“Meclis Başkanlığı adaylığı benim bileceğim bir konu değil. Onu ben bilemem. Bizim 326 çok değerli arkadaşımız var. Bunu tevazu anlamında söylemiyorum. Benim siyasette en çok bozulduğum, birilerini de eleştirmem gerektiğinde narsizmdir, yani kendini çok fazla önemsemektir.”
“En güçlü aday olduğunuz söyleniyor” sorumuza, “O benim dışımda olan bir konudur. Bu dönem inşallah, hep birlikte güzel işler yaparız diye düşünüyorum” yanıtını veren Çiçek, “Bu anayasa yürürlüğe gireli 29 sene olmuş. 29 senenin çeyrek yüzyılında ben bu anayasanın pratiğini yaptım. Damdan düşüp, ayağımız kırıldı. Bu anayasanın devlete neye mal olduğunu bile bile bunları söylüyoruz” dedi.

“Ancak ilk yılda yapılır”
Çiçek’in verdiği önemli mesajlardan biri de anayasa değişikliğinin ayak sürümeden, kısa sürede yapılması zorunluluğu:
“Anayasa sorunu hükümetin ve devlet önündeki sorunların temelini oluşturuyor. Subasmanıdır bu işin. Bunu çözmemiz lazım. Vatandaş da ‘birlikte uzlaşarak çözün’ dedin. Sayın Başbakan ‘biz her kapıyı çalacağız’ dedi. Bu parti adına taahhüttür. Bu, hepimizin birinci öncelikli konusu olmalıdır. Çünkü bu tür köklü değişiklikler seçimlerin hemen arkasından, ilk 1 yılda yapılabilirse gerçekleşme şansı oluyor. Ondan sonra başka seçimler girecek vs. girecek, uzayacak. Yöntemi ile ilgili yeni arayışlara girip zaman kaybetmeye gerek yok. Çünkü bu Meclis’in temsil kabiliyeti yüzde 95’tir.”
Yeni dönemin en kritik konularından biri de Cumhurbaşkanı’nın görev süresi. AK Parti içinden de farklı sesler yükseliyor. Son olarak Devlet Bakanı Egemen Bağış, “7 yıl” dedi. Süre, Başbakan Erdoğan’ın Köşk hesapları açısından kritik önemde. 5’se Cumhurbaşkanı Gül’ün görev süresi seneye bitiyor. Çiçek’e bu konuyu da soruyoruz. Yanıtı şöyle:
“Ramazan gelmeden ramazan orucu tutmam. Bu işin daha zamanı gelmedi. Ancak bir düzenlemeyle bu işin içinden çıkmak mümkün. Hangi tarih düşünülüyorsa düşünülsün Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin usul ve esaslarını belirleyen bir yasa tasarısı Meclis Genel Kurulu’nda bekliyor. Bu konularda kabul edilen anayasa hükmüne paralel bir uygulama yasasının çıkması gerekiyor. Yeni kurulan hükümet bunu yenileyebilir, bu süre de orada belirlenebilir. Bunu Meclis yapmış olur. Birçok kişi de böyle diyor. Zaten uygulama yasasının çıkması gerekiyor. Bunda farklı düşünenler olabilir. ‘2014’te olacaktır’ diye farklı düşünen varsa onu Anayasa Mahkemesi’ne götürür. Mahkeme netleştirir. Bir yasa çıkarmadığınız takdirde ise bu işin yorumunu YSK yapabilir. CHP de MHP de ‘5 yıldır’ dedi. Bizden birçok arkadaşımız ‘5 yıldır’ diyor. 7 yıl diyen anayasa hukukçuları var. Bunu hukuk zemininde bir yere bağlamak gerekir.”

“Sistemin kendi içinde çekbalansı var”
Çiçek’in, Başbakan Erdoğan’ın, ısrarla vurguladığı Başkanlık sistemine ilişkin düşünceleri de şöyle:
“Ne zaman geldi Başkanlık sistemiyle ilgili tartışmalar? Koalisyonlarla ülke yönetilemez hale geldiğinde. Yürütmeyi nasıl istikrarlı hale getiririz? Bir yolu başkanlık sistemidir. Çünkü başkanlık sisteminde koalisyon olmaz. Yasama önemli ama yasamanın içerisinden hükümet çıkıyor. Bunu ilk önce gündeme getiren rahmetli Turgut Özal’dır. Turgut Bey gol atılmasından yanadır, top çevirmekten değil. Gol yememek kaydıyla tabii. Turgut Bey kestirmeden giderdi. Şube müdürünü bile direkt arardı. Siyasetçi için de başkaca sıkıntılar getirmiş olmakla beraber bana çok yanlış gelmiyor. Neden gelmiyor? Siyasetçinin ömrü devlet memuru gibi değil ki, 65 yaşına kadar garantisi yok, dört senede ne yapacaksa yapacak. Bu sistemin kendi içinde çekbalansı vardır. Kuvvetler ayrılığı çok nettir ve herkes karşılıklı olarak birbirini denetlemekte ve dengelemektedir. Daha sonra Sayın Demirel gibi iş yapma sorumluluğu taşımış olanlar genelde başkanlık sistemi istemiştir.

“Başbakan gizli kapaklı bir şey yapmıyor”
Türkiye’de başkanlık sistemini sol ve sosyal demokratlar istemez. Başkaca mahzurlar söyleseler de esas sebebi kendilerinin başkan seçememiş olacaklarıdır. İşte, görüyorsunuz, son oylamada yüzde 26. Neticede parlamenter sistemde her zaman AK Parti gibi bir parti olmaz. Kıyıdan köşeden koalisyon ortağı olma imkânı var. Başkanlık sistemine kafa yormanın ne mahzuru var? Bunu tartışalım. Neticede bir anayasa yapılacaksa zaten bu orada da tartışılacaktır. Deniliyor ki ‘Sayın Başbakan’ın böyle bir niyeti var. Ona göre şunu, bunu yapıyor.’ Biz, gizli kapaklı bir şey de yapmıyoruz. Neticede bir anayasa konusudur. Şahısları öne çıkararak bu anayasa konusunu tartışırsak çok yanlış yaparız.”