PKK ve Kürt sorununun çözümü konusunda, referandum nedeniyle verilen aranın ardından başlayan ve kritik temaslara sahne olan süreçte gelinen nokta neye işaret ediyor? Ankara’da ve Kuzey Irak’ta yaşanan trafiğin ortaya çıkardığı tablo nasıl? Ve tabii, örgütün bir ayla sınırladığı eylemsizliğinin uzaması ne kadar mümkün? Bu soruların yanıtları Ankara’nın gerçek gündemini oluşturuyor. Ankara’daki güvenlik yetkilileri ve Irak’ta güvenilir kaynaklardan ulaşan bilgiler çerçevesinde tabloyu şöyle özetleyebiliriz:
* Referandum sonrasındaki temas trafiği İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın Kuzey Irak Kürt Yönetimi Lideri Mesut Barzani ile yaptığı görüşmelerle başladı. Kürt kaynakları, bu görüşmede Türkiye’nin Kuzey Irak yönetiminden taleplerini; öncelikle PKK’nın eylemsizlik kararını uzatması, zaman içinde Türkiye’deki silahlı güçlerini çekmesi, nihai olarak silahsızlandırma üzerine inşa edildiğini belirtti.
* Abdullah Öcalan’la İmralı’da yapılan görüşmeler ışığında, örgüt eylemsizlik kararını seçime kadar uzatma yönünde karar aldı ancak, “tasfiye amaçlanıyor” gerekçesiyle bu kararını bir ayla sınırlı tuttu. Bu süreçte Öcalan’la devlet yetkililerinin görüşmeleri devam etti. Hükümetle BDP arasında da beklenen temas yaşandı.
* MİT tarafından da bugüne kadar yalanlanmayan; Müsteşar Hakan Fidan’ın bölgeyi ziyaretinde, PKK’lıların faaliyet düzeyi, Kandil’deki PKK varlığı, yönetim kademesi ile ilgili son bilgiler ele alındı. Örgütün askeri ve siyasi faaliyetlerinin yakından izlenmesi ve istihbarat paylaşımı konusundaki talepler derinleştirildi.
* Kuzey Irak yönetimi ile kurulan temaslarda dikkat çekici bir yön öne çıktı. Bu durum, PKK’ya silah bıraktırılması konusunda Barzani insiyatifinin, İmralı’nın önüne geçirilmesi olarak özetlenebilir. Bu yolla hem Barzani üzerindeki, baskının artırılması hem de Kandil’deki örgüt yönetimine ulaşılmasının hedeflendiği söylenebilir.
* Görüşmelerde Türkiye’nin, örgütün eylemsizlik kararına rağmen askeri operasyonların gündemden çkarılmasının mümkün olamayacağı, örgüte karşı gerektiğinde askeri seçeneğin kullanılacağı aktarıldı. Kürt yönetimi ise kendi topraklarında operasyona şiddetle karşı çıktı. Mesut Barzani’den sonra bölgede en etkili isim olan Bölgesel Kürt Hükümeti’nin eski Başbakanı Neçirvan Barzani’nin Türkiye’ye, “Topraklarımızda askeri hiçbir seçeneğe destek vermeyeceğiz” dediği öğrenildi.
* Türkiye, PKK’nın minimize edilmesi için Irak-İran-Suriye üçgeninde temaslarını sıklaştırırken, Kürt yönetimine örgütün sürekli eylemsizlik halinde kalması için baskı yapıyor.
Yol haritası
Önümüzdeki dönemde Ankara’nın yol haritası şöyle şekillendiği belirtiliyor:
* Öncelikli hedef 30 Ekim’de dolacak olan eylemsizlik süresinin Haziran ayında yapılacak genel seçimler sonrasını da aşacak biçimde uzatılması. Hükümet, bu süreci şehit cenazelerinin kaldırıldığı bir ortamdan uzak biçimde geçirmek istiyor.
Seçime kadar olan sürede BDP ile teması kesmeyerek genel seçim sonrasında yapılabilecek Anayasa ve yasa değişikliklerine kadar diyaloğu diri tutmayı hedefliyor. Bu süreçte BDP’nin tepkisini toplayacak uygulamalardan uzak durulması bekleniyor. Ancak genel af benzeri bir adım da beklenmiyor.
* Eylemsizliğin şu veya bu şekilde sona ermesi olasılığına karşı TSK her türlü önlemi almış durumda. Özellikle sınır boylarında güvenlik önlemleri en üst düzeyde. Konunun Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Org. Işık Koşaner’in önceki gün yaptığı görüşmede ele alındığı konuşuluyor. Bir yandan da Barzani yönetimine, Kandil’in kıskaca alınması için yapılan baskı sürdürülüyor.
* Ankara’nın orta vadedeki hedefinin gelişen şartlara bağlı olarak içerdeki silahlı örgüt mensuplarının büyük çoğunluğunun sınır ötesine geçişini sağlamak olduğu kaydediliyor. Eyleme bulaşmamış örgüt mensuplarının Türkiye’de normal yaşama entegrasyonu da bu sürecin bir parçası olarak gösteriliyor.
* Eş zamanlı olarak örgütün Kuzey Irak’taki ağır silahlarının tasfiyesi ve başta Kandil ve Zap bölgesi başta olmak üzere örgütün lider kadrosunun dağıtılması hedefleniyor. Örgütün, Kandil’de başta Murat Karayılan olmak üzere yönetim kadrosu dahil 1500 civarında mensubunun bulunduğu, Zap bölgesinde askeri merkez olarak ifade edilen HPG kampında ise daha az sayıda militan olduğu ifade ediliyor.
* Sayıları 3 bin olarak ifade edilen ve bir bölümü Kuzey Irak’ta yerleşik yaşayan eski PKK’lıların Türkiye’ye dönüşleri için sağlanacak yasal kolaylıklar da planın diğer parçasını oluşturuyor.
IRAK GENELKURMAYI:
PKK’ya karşı savaşamayızIrak’ın Kürt kökenli Genelkurmay Başkanı Babekir Zebari, Irak ordusunun PKK’ya karşı mücadele yürütecek gücü ve imkânı bulunmadığını bildirdi. Bir dönem Peşmerge kuvvetlerini yöneten Zebari, Kürt yönetiminin yanaşmak istemediği askeri seçeneğe, Irak ordusunun da destek vermeyeceğini, “ülkede hükümet krizi yaşanması ve ciddi güvenlik sorunu” gerekçesine dayandırdı. Zebari şunları kaydetti: “Bizim PKK’ya savaş açmak gibi bir niyetimiz yok. Anayasaya göre Kürdistan Bölge Başkanı’nın izni olmadan Irak ordusunun Kürdistan bölgesine geçme yetkisi yok. Seçimlerden sonra kurulacak yeni hükümetin Kürt sorununu çözebileceğine inanmıyorum. Bu öyle kolay çözülecek bir sorun değil.”
NAMIK DURUKAN Ankara