Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “bıçak kemiğe dayandı” diyerek özetlediği durum, hem terörle mücadelede yeni bir konseptin birkaç hafta içinde yaşama geçirileceğini, Meclis’in yine sancılı bir açılış yapacağını ortaya koydu.
BDP’lilerin, ramazan sonrasında yaşanacak gelişmelere bağlı olarak Meclis’e gelip yemin etme kararlarını değiştirebilecekleri belirtiliyor.
İşin daha önemli yanı, yarınki Milli Güvenlik Kurulu toplantısının da bir numaralı gündem maddesi olan terörle mücadelede yeni strateji meselesi.

Radikal kararlar
Özel harekâtçı polislerin sıcak bölgelere hemen kaydırılması, Hakkâri, Şırnak, Diyarbakır gibi illerde ve kırsalında acil konuşlandırılmaları, valilerin, jandarma ve polis birliklerini sevk ve idare etmesi, istihbaratın çabuk akışı kararların başında geliyor. Kritik konulardan biri, sınır ötesine yapılması muhtemel operasyon. Bunun, Kandil’e yönelik bir hava harekâtıyla sınırlı kalmayabileceği de belirtiliyor.
Bütün bu gelişmeler demokratik açılımı konuşurken daha güvenlikçi bir yaklaşımı mı ortaya koyuyor? BDP’lilerin “savaş ilanı” olarak değerlendirdikleri yeni strateji neyi ifade ediyor? Bu soruları, AK Parti Ankara milletvekili Yalçın Akdoğan’a sordum. Hükümetin Kürt sorunu ve terörle mücadele konusundaki politikasını çizen isimlerin başında gelen Akdoğan, Erdoğan’ın “farklı bir döneme girilecek” sözünü şöyle değerlendirdi:

Arazide hızlı operasyon
“Terör örgütü son dönemde olayları tırmandırdı. Şehir merkezlerinde noktasal hedefler alıyor, kaçırma olayları yapıyor. Ramazana rağmen eylemlerine devam ediyor. Böyle olunca terör ile mücadelede daha farklı yöntemlerle işin üzerine gitmek gerekiyor. Bundan sonra terör ile mücadelede daha etkin bir dönem göreceğiz. Daha ciddi tedbirler, arazide daha ciddi operasyonlar, daha sonuç alıcı önlemler söz konusu olacak. Yeni bir strateji ve yeni bir güvenlik konsepti ile terörle mücadele yeni yapılanmayla sürdürülecek.”

Entegre birlikler
Akdoğan, “Daha ciddi, sonuç alıcı operasyonlardan kasıt nedir” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Burada arazide daha etkin mücadele verebilmek için nasıl bir düzenleme gerekiyorsa bunların hepsini yapmak gerekiyor. Asker-polis birlikte operasyon, jandarma-polis veya jandarma-polis-kara kuvvetleri birlikte daha entegre bir sistemle nasıl mücadele edilebilir. Valilerin pozisyonları, yetkileri ne olabilir, bunların düzenlenmesi önemli. Bazı durumlar mücadelede sıkıntılara neden oluyordu. Diyelim ki bir operasyon yapacaksınız; talimatı almak için bir sürü prosedür var. Bütün o aşamaların geçilmesi süreci zorlaştırıyor ve ondan sonra operasyon geç kalabiliyor. Valilerin daha çok devrede olması bu anlamda önemli.”

90’lar gibi olmayacak
Akdoğan, yeni stratejinin nasıl uygulanacağını anlatırken geçmişin kötü deneyimlerine şöyle işaret etti:
“Bazıları, ‘terörle mücadele’ deyince bir sanıya kapılıyor. ‘90’lı yıllara mı dönülecek’ diye. Şu anki dönemi o dönemle karşılaştırmak doğru değil. Hak, hukuk içinde bir mücadeleden söz ediyoruz. Demokratikleşme devam edecek ama daha etkin bir mücadele verilecek ve bu halka karşı değil, PKK’ya karşı verilecek. Daha önceki dönemde halk bundan çok mağdur oldu. Hukuksuzluklara sapıldı.

Halk otoritenin kurulmasını istiyor
Bazı kesimlerde ‘silahlı mücadele vermek çözüm süreçlerini sabote eder’ gibi bir yaklaşım var. Tam tersi. Teröre karşı etkin bir mücadele vermezseniz çözüm süreçleri sabote oluyor. Terör örgütü orada psikolojik üstünlüğü ele geçirmeye çalışıyor. Batman’daydım. Halk çok şikâyetçi, zorla haraç, vergi toplanıyor. Bölge halkı, devletin güven ve otoriteyi tesis etmesini, kendisini korumasını istiyor. Demokrasi içinde hükümetin bu işe el atması kaçınılmaz bir durum. Çözüm süreçlerinin selameti için de, bölgede güvenliğin tesis edilmesi, kanunların korunması için de böyle.”

Sivil irade daha etkili olacak
Akdoğan, “Hükümetler bugüne kadar hep terörle mücadeleyi tribünden izledi, durum değişiyor” yorumlarını da şöyle değerlendirdi:
“AK Parti hükümeti sürekli sürecin içinde oldu ama sivil iradenin daha fazla sürecin yönetiminde söz sahibi olması, olup bitenlere müdahale etmesi önemli. Yani süreçler daha hızlı işlemeli, olup bitenlerin sevk ve idaresinde hükümet daha fazla söz sahibi olmalı. Yeni yapılanmada sivil irade daha etkili olacak. Bir de neticeye dönük daha ciddi tedbirler alınacak. Yeni bir strateji uygulanacak.”

Siyaset hakkı ikinci haktır
Demokratik açılımın akıbeti ne olacak? Akdoğan’ın yanıtı şöyle:
“Daha güvenlikçi bir yaklaşıma geçilmiyor. Reformlardan da demokratik açılımdan da taviz yok. Örgüt bölgede baskı ve terör üzerinden kendisine siyasi alan açmaya çalışıyor. Buna devletin müsamaha göstermesi mümkün değil. Terör örgütü sürekli eylemler, infazlar yapacak, devlet buna sessiz mi kalacak? BDP bir kere hak ve hukuktan bahsediyorsa önce çıkıp yaşam hakkını savunacak. Orada insanların kafasına kurşun sıkılıyor. Yaşam hakkı olmadıktan sonra siyaset hakkı; bunlar ikinci-üçüncü haklardır. Hak, hukuk konusunda samimiyseler önce herkesin yaşam hakkını savunsunlar. Biz, PKK’nın bölgeyi terörize etmesine, bu halkı esir almasına müsamaha edemeyiz.”