Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün 300 sivil toplum örgütünün desteklediği Türkiye Anayasa Platformu tarafından düzenlenen “Yeni Anayasa İçin Hep Birlikte” konulu programda konuştu.

Erdoğan, yeni anayasa ve başkanlık sistemi konusunda bugüne kadarki en net konuşmalarından birini yaptı.

Cumhurbaşkanı’nın konuşmasının ana ekseni üç başlık altında toplanıyor.

Birincisi; Türkiye’nin yeni bir anayasa yapma zorunluluğu ve bunun, “Yerli, milli yani Türkiyeli bir anayasa” olması gerektiği.

İkincisi ise yeni anayasanın parlamenter sistemin miadını doldurduğu noktasından hareketle başkanlık sistemine uygun olarak şekillenmesi.

Haberin Devamı

Bunlar anayasa ve yeni sistem arayışının esasına ilişkin başlıklar.

Cumhurbaşkanı’nın ana ana mesajı ise usule yönelik.

Erdoğan, başkanlık sistemini de içeren yeni anayasanın referandumla kabul edilmesinde ısrarlı.

Cumhurbaşkanı, bugüne kadar yeni anayasa ve başkanlık konusunda sayısız konuşma, açıklama yaptı.

Ancak dünkü konuşma Erdoğan açısından başlama vuruşu niteliği taşıyor.

Erdoğan, 1 Kasım seçiminden sonra başkanlık sistemi konusunda halkın görüşlerine başvurulması, arama konferansları düzenlenmesi, toplumun yeni anayasa sürecine katılması gerektiği konusundaki görüşlerini açıklamıştı.

Bu kapsamda kendisinin de başkanlık ve yeni anayasa ile ilgili fikirlerini halka doğrudan anlatacağı etkinliklerin planlandığı kamuoyuna yansımıştı.

Cumhurbaşkanı’nın dünkü konuşması bu anlamda bir ilk olma özelliği taşıyordu.

TBMM’de bir yandan Anayasa Uzlaşma Komisyonu çalışmalarını yürütürken, bir yandan da yeni anayasa odaklı bu tarz etkinlikler yoğunlaşacak devam edecek.

Türk tipi anayasa

Erdoğan’ın dün verdiği mesajların içeriğine gelince.

Cumhurbaşkanı, “Geçtiğimiz yıl 7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasında bedelini hala ödediğimiz bir tereddüt yaşandı mı, yaşandı. Her taraf kan gölüne döndü mü, döndü. Niye? Hemen şöyle bir koalisyon zemini ortaya çıktı, bunu fırsat bilen yamyamlar ülkemizi kan gölüne döndürdü. Başkanlık sistemi, sağladığı mutlak istikrar ortamı ile Türkiye’yi bu tür sıkıntılardan, risklerden koruyabilme özelliğine sahiptir. Mevcut sistemimiz bir anormallik halidir. Hem seçilmiş başbakan hem seçilmiş cumhurbaşkanıyla bu sistemin yürümesi fevkalade güçtür. Başkanlık sistemine geçilmeli. Yeni anayasanın bu anlayışla hazırlanması en doğrusu olanı. Bu ihtiyacı tümden dışlayan yeni anayasa süreci sakat doğar. Benim teklifim, kararın milletimize bırakılmasıdır” ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı

“Bugüne kadar kurulan anayasaların hepsi ithaldir, yerli değildir. İthal ürünlerle yönetildik. Şimdi biz yerliye ve milliye dönmeliyiz” ifadesiyle yeni anayasa için Türkiye modeli tarifi yaptı.

Daha önce dile getirdiği “Türk tipi başkanlık” nitelemesini anımsatarak, “Millet hazır da, ‘ben elitim’ diye geçinenler, siyasetçiler buna tam hazır değil, sıkıntı burada. Bize göre milleti merkeze alan, ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ ilkesiyle ifade ettiğimiz kadim yönetim geleneğimize yaslanan bir anayasa Türk tipi anayasadır” dedi.

Başkanlık sisteminin federasyonu zorunlu kıldığı eleştirilerine, “Biz ne diyoruz? Tek millet diyoruz. Tek bayrak diyoruz. Tek vatan diyoruz. Tek devlet diyoruz. Özerklik adı altında, öz yönetim adı altında devlet içinde devlet kurmaya çalışanların da dünyayı başlarına yıkarız” yanıtını verdi.

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesiyle de ilk adımın zaten atılmış olduğunu söyledi.

Kuvvetler ayrılığı, denge-denetleme

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, önceki gün düzenlediği basın toplantısında yeni anayasa ile ilgili olarak, “Burada en önemli konu kuvvetler ayrılığı prensibinin en net şekilde ortaya konulacağı bir siyasi yapının inşa edilmesidir. Altının çizilmesi gereken bir diğer önemli konu da bu kontrol-denetim ya da kontrol-denge mekanizmalarının da başkanlık sisteminde çok net bir şekilde yapılmış olmasıdır” tarifini yapmıştı.

Kuvvetler ayrılığı ve denge-denetlemenin varlığının önemini yarım yamalak yol alan parlamenter sistemimiz bize çok kötü tecrübelerle öğretti, öğretiyor.

Bu iki kriterin Türk tipi başkanlık sisteminde ne kadar belirleyici olacağı ise şu anda bir sır.

Uzlaşmayla yeni bir anayasa yapılıp yapılamayacağı, bu anayasanın başkanlık sistemini içerip içermeyeceği ve referanduma götürülüp götürülmeyeceğini hep birlikte izleyeceğiz.