Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Kürt sorununun çözümünde adreslerin başına İmralı’yı koymasının ardından geçen sürede önemli gelişmeler oldu.
Demokratik Toplum Kongresi temsilcilerinin Talabani ve Barzani ile buluştukları Irak temasları, PKK liderleri Murat Karayılan ve Duran Kalkan’ın, “Öcalan’a ihanet” olarak yorumlanan, muhataplığı kaptırmamaya çalışan açıklamaları, Suriye krizine koşut giden, alana yayılan ve son iki haftada düşüşe geçen terör saldırıları, Barzani’nin “silahı bırakın” çağrısı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Meclis’in açılışında yaptığı “demokratik açılım” olarak özetlenebilecek konuşması ile BDP Kongresi’nden yansıyan görüntüyü de bu sürecin önemli köşe taşları olarak saymalıyız.
“Muhatap artık İmralı” mesajının ardından, devletin ne yapmakta olduğuna dönük ipuçları aranırken, dün Yeni Şafak Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi’nin imzasını taşıyan haber-analiz Ankara kulislerini hareketlendirdi.
BDP’li heyetlerin Cumhurbaşkanı Gül, AK Parti Grup Başkan Vekili Mahir Ünal ve Meclis Başkanı Cemil Çiçek’le görüşmelerinin, “bir bütünün parçaları” olarak ele alınması halinde, rüştünü bir türlü ispatlayamamakla eleştirilen BDP’nin merkezinde yer almaya çalıştığı bir sürecin işlediği düşünülebilir.
Buna karşın, dün temas ettiğimiz, hükümetin Kürt sorunu politikasının oluşumunda söz sahibi iki ismin verdiği bilgiler, BDP’lilerin bu temaslarının, devletin yürüttüğü projenin kalbini oluşturmadığı yolunda. Aldığımız bilgiler ışığında, gelinen noktayı şöyle özetleyebiliriz:
Gül tercihi
- BDP’lilerin temaslarının ana gündeminin, “teröristle kucaklaşma” görüntüsüyle gündeme gelen dokunulmazlıkların kaldırılması olduğu belirtiliyor. BDP’lilerin, Kürt sorununun çözümü ve tutuklu milletvekilleri konusunda 1 Ekim’de yaptığı konuşmayla çıkış yapan Gül’ü ziyareti bu anlamda dikkat çekici.
- Hükümet’le BDP arasındaki makasın, sorunun çözümüne samimi katkı sunulacak ölçüde daraldığını söylemek hala zor. BDP kongresinde muhatabın KCK ve İmralı olduğu yolundaki ana mesaj, o cephede yeni bir şey olmadığı yolunda değerlendiriliyor. Hükümet cephesi de hala, “BDP’nin bir rol kapma niyeti bile olmadığını, partinin siyasetsizlik politikası yürüttüğünü” düşünüyor.
- PKK yönetiminden gelen çelişkili açıklamalar, Oslo sürecini sabote eden terör eylemlerinin kontrolsüz odaklarca yeniden gerçekleşebileceğine dönük kuşku ve Kandil’in İmralı’nın tek söz sahibi olmadığına dönük girişimleri, hükümetin daha hızlı adım atmasını güçleştiriyor.
İmralı teması alt düzeyde
- Dün, “Yeni bir Oslo süreci yaşanıyor mu” sorusunu yönelttiğim yetkili, “Şu anda o çerçevede bir süreç yok ama olmayacağı anlamına gelmiyor” diye yanıtladı.
- “Şu anda İmralı ne ölçüde devrede” soruma ise şu yanıtı aldım: “Geçen süreçte olduğu gibi, bildiğiniz manada (geçmişteki MİT-İmralı temaslarını kastediyor) bir görüşme şu aşamada yok. Ama başka düzeylerde birçok görüşme oluyor. Cezaevi yönetimi de konuşuyor, başkaları da konuşuyor.”
Oslo ve Habur’dan çıkarılan ders
- Hükümet, sabote edilen Habur ve Oslo süreçleriyle, siyasi temaslardan, “algı yönetimi” açısından da önemli bir ders çıkarmış görünüyor. Bu konudaki yaklaşımı da şu ifadelerle aktarabiliriz: “BDP’lilerin yaptığı görüşmelerden dolayı toplumda yanlış bir algı yaratmak doğru olmaz. Bu, hiçbir şey yapılmıyor anlamına gelmez ama daha önce de çok olumlu hava pompalandı, sonra hayal kırıklığı oluşturdu. Aşırı olumlu hava beklenti çıtasını yükseltiyor ve hayal kırıklığı yaratıyor.”
- Başbakan Erdoğan’ın, önceki gün yaptığı, “Önümüzdeki dönemde önemli gelişmeler olacak” açıklamasının ne ifade ettiğine gelince. Hükümet kanadı “ümitli” görünüyor. Ancak, BDP’lilerin temasları, üzerine yeni bir proje inşa edilecek nitelikte görülmüyor. Cumhurbaşkanı Gül’ün, “Bu iddiadan olağanüstü bir durum çıkartmak doğru değil” açıklaması da bunun işareti.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025