Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Selanik

10 Kasım Atatürk’ü Anma ve Barış Treni, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, eşi, torunu, milletvekilleri, gazeteciler ve Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği’nin çok sayıda üyesiyle birlikte önceki akşam saat 17.00’de İstanbul Ispartakule Tren İstasyonu’ndan ayrılırken her şey çok güzeldi. Ancak yaklaşan krizin ilk işaretlerini yolculuğun henüz başında bizzat Bakan Müezzinoğlu’ndan aldık.
Müezzinoğlu, trendeki sohbetimizde Yunan makamlarının geçmişte bu tarz heyetler için her zaman sorun çıkardığını söyledi ama iyimser bir tahminde bulunmayı da ihmal etmedi:
“Planladığımız gibi, yarın saat 9’u 5 geçe Atatürk’ün evinde olmayı umuyoruz. Yine de belli olmaz.”

9’u 5 geçe Drama’da
Atatürk’ü Anma ve Barış Treni gece yarısına yaklaşırken Yunan sınırına gelmişti. Ancak taş çatlasın 1 saat hesaplanan pasaport işlemi 3,5 saat sürdü. Aralıklarla Yunan sınırındaki güvenlik güçleri trene binerek, tek tek kompartımanları geziyor, pek de yüzümüze bakmadan pasaporttaki resimlerle eşkalleri karşılaştırıyor, bir sınır görevlisini bir başka gümrük görevlisi izliyordu.
Saatler gece 03.30’u gösterdiğinde Pythion Sınır Kapısı’ndan ancak ayrılabilmiştik. Sınırda geçirdiğimiz süre içerisinde, sabah saat 9’u 5 geçe Atatürk’ün evindeki törende olamayacağını anlayan Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, eşini ve heyetin büyük bölümünü bırakarak, karayoluyla yola çıkmıştı. Yunan tarafının sorun çıkaracağını hesaplayan bakanlık, Müezzinoğlu’nun makam aracını trenle eşzamanlı olarak sınır kapısına getirtmişti. Bakanın 400 kilometrelik karayolu yolculuğu başlarken trende kalan heyet, sabah saat 9’u 5 geçe Atatürk’ü evi yerine trende anmaya hazırlanıyordu.
Beklendiği gibi oldu. Atatürk’ü Anma ve Barış Treni’nin yemek salonunda toplanan heyet üyeleri adres Drama’yı gösterirken 1 dakikalık saygı duruşunda bulundu ve İstiklal Marşı’nı hep bir ağızdan seslendirdi.

Mevsimsel hastalık mı?
Sonradan daha net anladık ki treni dolduranlar Yunanlı marjinaller tarafından “150 kişilik işgalci Türk taburu” olarak nitelendirilmiş, heyetin Selanik seferi zaten çok önceden bir krize neden olmuştu.
Türk Dışişleri Bakanlığı, Yunanistan nezdindeki girişimlerinden aldığı izlenimi Sağlık Bakanlığı yetkililerine, “Bakanın son bir yılda 3 kez buraya ziyarette bulunmasının hoşnutlukla karşılanmadığını” diye aktarmıştı.
Sonuçta dün sabah 07.00’de ulaşmayı planladığımız Selanik’e 19 saatlik yolculuğun ardından ancak öğlen 12.30’da ayak basabilmiştik. Selanik’te ayağımızın tozuyla dinlediğimiz Bakan Müezzinoğlu, Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği’nin organize ettiği böyle bir trenin Selanik’e gelişine izin verilmesinin bile önemli olduğunu vurguladı, bardağın dolu tarafını göstermeye çalıştı. Müezzinoğlu, geçmişte yaşanan ve bu kez de karşılaşılan sorunu mevsimsel hastalıklara benzetti.
18 yıl önce dönemin Devlet Bakanı Yıldırım Aktuna, benzer bir gezide linç edilmeye çalışılmıştı, hatırlarsınız.
Batı Trakya’daki Türklere Yunan hükümeti hâlâ “Müslüman azınlık” diyor. Türk lafını duyunca tüyleri diken diken oluyor. Bunları alt alta koyunca Bakan Müezzinoğlu kadar iyimser olamıyoruz. Heyetin yaşadıkları mevsimsel değil hâlâ kalıcı bir hastalığa işaret ediyor.
Demokratikleşme Paketi’nde Ruhban Okulu’nun açılmasının yer almaması eleştirilere neden olmuştu. Türkiye, bunu ciddi biçimde sorgularken Yunanistan’da bir anmaya bile hâlâ tahammül gösterilmiyor.