Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Provokatif çalışmalara dikkat edilmeli. Hizbullah bölgede PKK’dan sonra örgütlenme açısından ikinci sıradadır. Örgütlü bir yapı olarak önemini koruyor...

Tutukluluk sürelerini 10 yılla sınırlayan düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle birlikte, Hizbullah lider ve militanlarının cezaevinden tahliye edilmesi başka bir tartışmayı da başlattı.
Tabanı güneydoğuda bulunan Hizbullah’ın nasıl kontrol altında tutulacağı, örgütle ilgili olarak kimin, ne planlar yaptığı konusu gündemin ilk sırasına tırmandı. Bunda, Abdullah Öcalan’ın, “PKK’nın Hizbullah ile bitirilmek istendiği” yolundaki tezi de etkili oldu. Öcalan, seçime giderken Hizbullah’ın bölgedeki yüksek oy potansiyeline dikkati çekti ve gerekirse öz savunma güçleri devreye sokularak Diyarbakır’dan atılmalarını istedi. Öcalan, “Hizbullahçıların bırakılması, binlerce imam kadrosu, bölgedeki cemaatler, özel paralı ordu kurulması çabaları Kürt hareketini siyasal İslam’la bitirmek için yapılan bilinçli politikalardır. Sormak gerekiyor; bu Hizbullahçıların arkasındaki para nereden geliyor?” dedi.
6 ay sonra seçim var. Kürt meselesinde çok sert bir tartışma yürüyor. Provokasyona çok açık bir süreçte Hizbullah’ı öyle ya da böyle canlardırmanın maliyeti kuşkusuz çok ağır olacaktır. Konuyu, 41 yılını Milli İstihbarat Teşkilatı’nın en kritik noktalarında geçiren eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’le konuştuk. Öneş, uzun yıllar Diyarbakır Bölge Başkanlığı yaptı. Bir dönem istihbarattan sorumluydu. Değerlendirmeleri önemli. Sorularıma verdiği yanıtlar şöyle:

‘Tekrar risk yaratma potansiyeli var’
Örgüt şu anda ne durumda?
Öneş: Güneydoğu’da Hizbullah’ın bir potansiyeli olduğunu biliyoruz. 10 senedir silahlı bir eylem içerisinde gözükmedi. Ancak legalize olmuş örgütlü hareketler içerisinde bulunduğunu biliyoruz. Dernekler, vakıflar gibi. O nedenle önemsenecek bir yapı olduğu kabul edilmeli, hassasiyetle üzerinde durulmalı. Bölgede PKK’dan sonra örgütlenme açısından ikinci sıradadır. Bu yapılanma hala sürüyor. Lagelize olmuş hareketler içinde, örgütlü bir yapı olarak önemini koruyor. Ayrıca bu yapı tekrar risk yaratma potansiyeline de sahip.

Öcalan’ın, ‘Kürt hareketini bitirmek için geçmişte oynanan oyun oynanıyor’ sözünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öneş: Öcalan’ın açıklamaları BDP ile Ak Parti arasında, bölgedeki siyasal çıkar çatışmaları çerçevesinde yapılmış bir değerlendirme. Böylesine bir tartışma başlatılmışsa, iktidar partisinin, devlet kurumsal yapılarının çok hassas davranmaları önemli. Bu tip provokatif çalışmalara karşı hassasiyetlerini en üst seviyede tutmaları gerekiyor. İçinde bulunduğumuz süreç çok hassas. PKK’nın silahlarının bıraktırılması meselesi gündemdeyken buna paralel olarak karşımıza bir de Hizbullah siyaseti çıktı. Hizbullah’ın da, hukuk sisteminin kuralları içerisinde meşru bir yapı kazanması Türkiye için önemli. Ancak böylesine yapılar çerçevesinde demokratik siyaset süreci önem kazanırken, bunu engellemek isteyen güçlerin varlığını da biliyoruz. Ve hatta olabileceğini öncelikle dikkate almak durumundayız. O bakımdan provokatif çalışmalar ve hareketlere karşı duyarlı olmak durumundayız.

Hizbullah tüyler ürperten infazlarıyla Türkiye’nin gündeminde yer aldı. Bu acı tecrübelerden sonra, bu yapının “kullanılması” sözkonusu olabilir mi?
Öneş: Böyle bir şeyin düşünülmesi, siyasi çıkarlar içerisinde öne sürülerek tartışılması dahi Türkiye açısından zarar verici.

Çatışma ihtimal dışı değil


‘Sorunun gelişmesine izin vermez’
Hizbullah bölgede yeniden çok aktif duruma gelebilir mi? ‘Tabanları güçlü’ dediniz. Cemaat ilişkileri çerçevesinde çok diri bir yapıdan sözediliyor?
Öneş: Demokrasi standartları yükseldikçe gerek etnik talepler, gerekse inançlar üzerinde siyaset yapan grupların kitleleri istismarı güçleçmiştir. Hizbullah’ın tekrar illegaliteye dönmesinin önlenmesi, güvenlik kuvvetlerinin, istihbarat teşkilatlarının öncelikli görevleri arasında olmak durumunda. Siyasetin de böylesine yapıları demokratik siyasetin içine çekebilmek için özel önlemler alması gerekir. Bazı Hizbullahçı şahısların ya da lider kadrosunun çıkarılmasını bir istismar aracı olarak kullanmak değil, siyasi, hukuki, sosyo-kültürel taleplere ağırlık verilmesi önem kazanıyor.

Bölgede bir PKK-Hizbullah çatışması beklenebilir mi?
Öneş: Bugünkü şartlar, böylesine bir riski hiçbir zaman ihtimal dışı bırakmamamızı gerektiriyor. Mevcut şartlar böyle. Ancak süreç ve toplumsal talepler böylesine bir sorunun gelişimine izin vermeyecek istikamette.

‘Anayasal sistem içinde partileşebilir’
Hizbullah’ın partileşmesi söz konusu olabilir mi?
Öneş: Demokratik sürece kanalize edilmesi önemli. Sürekliliğe sahip bir silahsız yapının, gerçekten özeleştirisini yaparak, geçmişiyle hesaplaşarak, demokratik siyaset içerisinde olacağını ifade etmesi Türkiye için önemli. Demokratik siyaseti ve anayasal sistem içindeki hukuki durumu benimsemesi halinde tabiki Hizbullah’ın da örgütlenmesi, örgütlenme özgürlüğü çerçevesi içerisindedir.