Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Çiçek’in reçetesi
Haberin Devamı

Bir erken genel seçim yapılmayacaksa bile en azından bir yerel bir de Cumhurbaşkanlığı seçiminin yaşanacağı 2014’ün çok sıcak geçmesi zaten bekleniyordu. Hükümet açısından öngörülebilir büyük riskler listesini en sarsıcı biçimde ve zamanından önce altüst eden kavga, seçimler yılına çok daha hızlı girmemize neden oldu.
Öyle hızlı girdik ki, üç ay sonra yapılacak yerel seçimin atmosferi henüz solunabilmiş bile değil.
Son 48 saatteki ‘son dakika’lara bir bakın. Genelkurmay Başkanlığı, orduya kumpas kurulduğundan hareketle savcılığa suç duyurusunda bulunuyor.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Cumhurbaşkanı ile görüşüyor, bugün yıldızının hiç barışmadığı Başbakan’la görüşmeye hazırlanıyor.
Başka bir kumpasın mağduru CHP’nin eski Genel Başkanı Deniz Baykal, Meclis Başkanı ile görüşüyor, Cumhurbaşkanı’yla randevulaşıyor, her ikisini de krizin sona ermesi konusunda göreve davet ediyor.
Meclis Başkanı Cemil Çiçek’le aynı saatlerde basınla buluşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yeniden yargılamaya ilişkin olumlu mesajlar verirken, Başbakan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ı sert ifadelerle eleştiriyor. Çiçek ve Arınç, açıklamalarda bulunurken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe’de İçişleri Bakanı ve MİT Müsteşarı ile kritik bir zirve gerçekleştiriyor.
Sabah bunlar olurken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün uzun süreden bu yana ilk kez katılacağı dün akşamki televizyon programında neler söyleyeceği merak ediliyor.
Yargı ve emniyet cephesinden art arda gelen kararları saymaya yerim yok.

3. kuvvetin hali
Bu tablo, Baykal’ın bir anayasal ve siyasi kilitlenme yaşandığı teşhisini doğruluyor.
Bu kilitlenmenin tam ortasında ise 3. kuvvetin hali yer alıyor.
2010 referandumunda onay alan şekliyle yeni Türkiye’nin yeni yargı düzeni olarak tarif edilen 3. kuvvet ve onun tarafsızlığı ile bağımsızlığı.
Ne diyor Cemil Çiçek, 2014 Vizyonu adını verdiği dünkü basın toplantısında:
“Hukuk adaletin enstrümanıdır, siyasetin enstrümanı değildir. Anayasa’nın, mahkemelerin bağımsızlığını düzenleyen 138. maddesi bu memlekette ölmüştür.”
Hukuk düzenine güçlü olanın ayar verebildiği, mahkemelerinin bağımsızlığı Parlamento Başkanı tarafından mevta kabul edilen bir ülkede yaşıyoruz.
Cevabı aranan soru bu kaostan nasıl çıkılacağı. Siyaset kurumunun bunu nasıl başaracağı.
Bu sorulara cevap ararken Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in dün çerçevesini çizdiği reçeteye dikkati çekmek gerekiyor.

Çiçek’in uyarıları
Çiçek’in reçetesinde şu ilaçlar sıralanıyor:
1) Herkes için özeleştiri yapma zorunluluğu
2) Barış ve kardeşlik dili
3) Uzlaşma kültürünün yerleşmesi
4) Kuvvetler ayrılığı prensibine istisnasız bağlılık. Yasama, yürütme ve yargının sadece kendi işini yapması
5) Siyaset hukukunun yeni baştan düzenlenmesi. Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun yeni baştan ele alınması
6) Tarafsız ve bağımsız yargı
7) Soruşturmaların gizliliği ilkesine istisnasız uyma
8) Toplumsal değerleri tahrip eden, devleti çürüten, hak ve adalet duygusunu yaralayan yolsuzluk hastalığının tedavisi

Kayıt dışı siyaset
Meclis Başkanı, sorunlara günü kurtarıcı çözümler üretmenin, bunun yaparken adalet sistemini kendi meşrebine göre eğip bükmenin bu ülkeyi getirdiği noktalara işaret ediyor. Birlik ve dirlik söz konusu olduğunda hemen ‘dış güçler, iç güçler’ mazeretine sarılanlara özeleştiri çağrısı yapıyor.
Ve Türkiye’deki “kayıt dışı siyaset” hastalığının altını kalın çizgilerle çiziyor.
Siyasetteki tecrübesiyle 2014’te işlerin daha da çığırından çıkmaması için uyarıda bulunurken çok tanıdık bir şeyden söz ediyor. “Kayıt dışı siyaset kendisini hukukla sınırlamaz. Gayesine ulaşmak için meşru değil uygun vasıta arar. Şeffaf, denetlenebilir değildir, karışıktır ve karmaşıktır” diyor.