Mustafa Balbay’ın evinin kapısına geldiğimde henüz kucaklaşıyordu baba-oğul.
5 yaşındaki Deniz, son aylarda annesine sürekli “Beni hızlı büyüt” diyordu. Hızlı büyüyecekti ki babasını kendi evlerinde görebilsin.
Nihayet istediği olmuştu.
O kadar tuhaf bir ruh hali içindeydi ki küçük Deniz.
Odasına koşup koşup her seferinde bir oyuncak alıp getiriyor, babasına gösterir gibi yapıyor ama bir türlü tam olarak göstermiyordu elindekini.
Odadan elinde her oyuncakla gelişinde, yeni doğmuş küçük kuzular gibi saçma saçma sıçrıyor, sürekli gülüyor ama bir türlü anlamlı bir cümle kurmuyordu.
Ve en önemlisi Mustafa’nın yüzüne hiç bakmıyordu.
Çok mutluydu ama nedenini bilemeyecek kadar içi içine sığmıyordu.
Evde olduğum dakikalar boyunca iki kelime çıktı ağzından.
Birinde, Mustafa, “Kimseye kinim yok” dediğinde kafasını kaldırdı, ortaya baktı “Kinim yok” dedi. Anlamını bilmediği bir kelimeyi ilk defa cümle içinde kullandığı belliydi.
İkincisinde ise, evin salonunu dolduran insanların bakışlarının sabitlendiği Balbay’ın, kimselerin
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025