Türkiye’de hiçbir başarı cezasız kalmıyor. BDP eski Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği helikopter kazasını, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün talimatıyla inceleyen Devlet Denetleme Kurulu’nun, hazırladığı raporu açıklamasından sonra “bakan düzeyinde” eleştirilmesi de bunun örneklerinden biri.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, 3 noktada ciddi kuşkular içeren bir rapor oluşturan DDK’nın “hangi uzmanlar marifetiyle” bu sonuçlara vardığını sormuştu.
Geçmişte uzun yıllar Cumhurbaşkanlığı muhabirliği yaptığım için DDK’nın çalışma prensiplerini ve titizliğini iyi bilirim. Bunun, şimdi başkanlığını Cemal Boyalı’nın yaptığı Kurul için de geçerli olduğundan kuşku duymamız için bir neden yok. Peki DDK, Yazıcıoğlu raporunu hazırlarken nasıl bir çalışma yürüttü?
Enkaz başındakiler bildirildi
Her şeyden önce, geniş bir teknik komisyon oluşturuldu. Kazayla ilgili yüzlerce iddia başlıklar halinde tek tek değerlendirildi. Komisyonda, kaza kırım uzmanından uçuş mühendisine, pilot emniyet amirlerinden haberleşme mühendisine, adli tıp uzmanından malzeme, elektronik ve meteoroloji mühendisine kadar her dalda teknik uzman yer aldı. Genelkurmay’dan kurmay yüzbaşı rütbesinde uzmanlar da 10 ay boyunca çalıştı. Ulaştırma Bakanlığı’nın yazdığı raporu didik didik ettiler, yapılan tüm incelemeleri yeniden gözden geçirdiler.
Sonuçta, üç önemli kuşku ortaya çıktı. Birincisi, helikopterdeki çok kritik bir cihazın kaybolduğu saptandı. Uzmanlar enkaza ilk ulaşıldığı andan itibaren çekilen tüm görüntüleri saniye saniye izledi. Cihazın kaybolduğu saptanan süre aralığı ile o sürede enkazın yanında bulunan isimler tespit edilip savcılığa bildirildi. İkincisi, görgü tanıklarının ifadeleri çerçevesinde, bölgedeki hava trafiğinin ve kazadan kısa bir süre önce bir hava aracının o bölgede uçtuğu yolundaki iddialara ilişkin ciddi saptamaların Genelkurmay’a sorulmasına karar verildi. Üçüncüsü, hayatını kaybedenlerin kanlarındaki yüksek karbonmonoksit oranı dikkat çekici bulundu.
DDK, araştırmasını yaptığı 1 yıl boyunca, bilgi ve belge istediği kurumlardan yeterince yardım gördü mü?
“İvedilikle”ye yanıt çok sonra
Örneğin Genelkurmay’dan biri 30 Haziran, diğeri 29 Aralık 2010 olmak üzere iki kez hava trafiği konusunda bilgi istendi. Verilecek yanıt hava trafiği ve meçhul jetle ilgili soru işaretlerini ortadan kaldıracaktı. Bilgiler Köşk’ten “ivedilikle” talep edildi. Ama istenen yanıt raporun geçtiğimiz günlerde açıklanmasından bir hafta sonra 31 Ocak’ta ancak geldi. DDK, bu yazıyı da savcılığa iletti.
Kurul, raporunu Başbakanlığa da göndererek arama kurtarma çalışmalarında hata ve sorumlulukları olanlarla ilgili olarak soruşturma istedi. Şimdi sorumlu kurumlar her 3 ayda bir DDK’ya “gereğini yapıp yapmadıkları yönünde” bilgi vermek zorunda.
Suçlananlara soracak
DDK’nın şu günlerde gündemde olmasına yol açan ikinci incelemesi ise Hrant Dink suikastı. Köşk kaynakları, raporun ortaya çıkması için en az 1 yıl beklemek gerektiği görüşünde. Kurul, yasa gereği hangi safhada olursa olsun denetim yapabiliyor. Bir kusur ya da kasıt varsa savcılığı harekete geçirebiliyor. Üstelik adı “ifade” değil “bilgi alma” olsa da sorumluların ifadelerini alma yetkisine sahip.
DDK, Dink suikastı incelemesinde de bu yöntemleri kullanacak. Böylece, ihtiyaç duyarsa ki duyacağından kuşku yok; haklarında ceza davası açılmayan, dönemin İstanbul ve Trabzon Emniyet Müdürleri, yardımcıları ve Emniyet İstihbaratı’nın yetkililerine de sorular soracak. Jandarma görevlilerinin bilgisine başvuracak. “4 yıldır şu soru sorulmamış, şu aydınlatılmamış” diye düşündüğü her şeyi araştıracak.
Türkiye kamuoyu, Dink meselesinde uzun süredir “adalet sağlanamıyor” hissini yaşıyor. DDK’nın bu konuda etkilerden uzak bir çalışma yürütmesi büyük önem taşıyor.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025