TBMM’deki Töre ve Namus Cinayetleri Komisyonu’ndaki çalışmasıyla göz dolduran, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’le sohbet imkanı bulduk.
Şahin, söze, “Geçenlerde düşündüm, hangi alanlardan sorumluyum diye, kadınlar, yaşlılar, engelliler...Baktım bir tek güçlü erkekler yok. Ama sorumluluğumu tam anlamıyla yerine getirmek için güçlü erkeklere de ihtiyacım var” diyerek başladı.
Kamuoyunda merak edilen konular malum; Çok tartışılan elektronik kelepçe düzenlemesi, kadına yönelik şiddet, cinayetler, çocuk mağdurlar.
Buton sistemi daha uygun görünüyor
Şahin’e ilk olarak erkeklerin elektronik kelepçeyle takibini içeren taslağı soruyoruz. Yanıtı şöyle:
“Biz elektronik kelepçe diye tasarıya bir ifade koymadık. Biz ‘teknik takip’ dedik. Her bireyin başına bir polis veremeyeceğinize göre teknik takip sistemiyle çözüm arıyoruz. İspanya’da ve Avusturya’da verilen mücadeleyi inceledim. Oralarda elektronik kelepçe bir model. Bizim herkese kelepçe falan taktığımız yok. Devlet bir mahkeme kararıyla uzaklaştırma vermiş ama birey o mahkeme kararına uymuyor, yaklaşmaması gereken haneye yaklaşıyorsa, o suçu işliyorsa, onu uyarıcı bir elektronik takip sistemidir. Ya da bir buton, bir kolye ya da bileklik bir çağrı merkeziyle bağlantılı bir şekilde düğmeye basıyorsunuz. ‘Ben zor durumdayım, can güvenliğim tehlikede’ dediğiniz zaman anında call center’a gidiyor, anında oradan da kolluk kuvvetlerinin müdahale şansı oluyor. Türk toplumu için daha uygun teklifleri olanlar varsa Meclis açılana kadar iki ayımız var. Amerika, İspanya’daki, Avusturya’daki sisteme baktığımız zaman buton sistemi biraz daha uygun görünüyor. Ankara Valiliği’nde inceledik, yaşlı hizmetinde bunu başarıyla kullanmışlar. Aynı yapıyı biz şiddetle mücadelede de kullanabiliriz.”
Yüzde 80 takip yapacağına inanıyorum
Şahin, sistemin başarı şansını anlatırken, “Sistem bin kişiden 999’unda işe yarar ama 3-5 tanesinde işe yaramayabilir ama onu da denetleyecek bir otokontrol sistemi koymak gerekir. Ben getireceğimiz bu sistemin yüzde 80 takip yapacağına inanıyorum” dedi.
Buradaki kritik noktalardan biri, elektronik kelepçe takılan erkeğin, mağdura ne kadar yaklaştığında sistemin devreye gireceği. Şahin’in yanıtı şöyle:
“Akademik olarak üzerinde çalışılıyor. Her ülkenin kendine ait uyguladığı metreler var. Yabancı bir ülke için uygun olan kilometre benim kendi yerelimde uygun olmayabilir, benim insanım, yapım, kültürüm farklı.”
Mağdur havuzu çıkartılıyor
Yasal düzenleme için Meclis’in açılmasına kadar geçecek 2 ayda, uygulamayı fiilen başlatacaklarını açıklayan Şahin, şunları söyledi:
“Emniyet Genel Müdürümüz ile görüştüm. Son bir yılda hem 155’ten hem 183’ten şiddete maruz kalmış kadınlarımızın sayısını çıkaralım ve bu teknik takip sistemini hemen bu bireyler ve mağdurlar üzerinde başlatalım dedik. Personel var, kurulu bir sistem var, call center dediğimiz çağrı merkezinde oluşmuş bir sistem var. MOBESE başlı başına koskoca bir takip sistemi. Biz yalnızca entegre edeceğiz. Kadınlarımıza bir kolye ya da bileklik verilecek. O sinyal doğrudan çağrı merkezine ya da 155’e gidiyor.”
Şahin, kadınların ev dışında korunabilmesi için de GPRS benzeri bir cihaz verileceğini belirterek, şöyle dedi:
“Risk grubu dediğimiz herkesi sistemin içine dahil etmiş olacağız. Yasa çıktığında da her şeyimiz hazır olacak. Bu çok küçücük, kolay saklanabilecek bir alet olacak. Dışarıdan belli olmayacak. Mesela yolda giderken evde değilse yerini belli etmesi için örneğin alışverişte ise ya da caddede yürüyorsa kendi bulunduğu mevkiyi polisin bulabilmesi için de ayrı bir cihaz vereceğiz.”
Namus aileden aileye bile değişebiliyor
Şahin’e, özellikle kadın örgütlerinin talep ettiği, TCK’daki “töre-namus” ayrımının kaldırılıp, kaldırılmayacağını soruyoruz. Yanıtı şöyle:
“Biz komisyonda bu konuyu çalışırken, akademik grubun bile namus kavramı üzerinde ortak tanım yapamadığını gördük. Namus çok soyut bir kavram. Aileden aileye bile değişiyor. Töre cinayetlerinde en son Ceylan olayında yaşadığımız gibi daha farklı planlı bir yapı var. Sevindirici olan Yargıtay içtihatlarında, namus cinayetlerine de TCK’ya göre en üst sınırdan ceza veriyorlar. Derseniz ki bunu yine yapalım oturup çalışalım ama elimizde böyle bir içtihat var.”
Şahin’e, Ak Partili vekillerin geçen dönem verdiği, çocuğa cinsel istismarda bulunanların hadım edilmesini de içeren teklifi anımsatıyoruz. Şahin, çok tartışma yaratan bu teklifin, revize edileceği mesajını şu ifadeler veriyor:
“Hadım tasarısını yeniden çalışacağız ama biz isme takarsak iş yapamıyoruz. Bizim sorunumuzun adı ‘çocuğa karşı cinsel istismarı önlemek için ne yapılabilir’ sorunu. Biz o teklife de değerlendireceğiz ama kendimiz yeni bir çalışma yapacağız. Uzmanlarıyla oturup yeniden çalışacağız.”
Muayeneyi azaltacak bir sistem olacak
Şahin’e, son olarak, en büyük toplumsal yaralardan biri olan, istismara uğrayan çocukların, ruh ve beden sağlığının bozulup bozulmadığına ilişkin yapılan, mahkeme safhasında defalarca tekrarlanabilen muayeneleri anımsatıyoruz.
Şahin, “Cinsel istismarda üst sınırdan ceza verilmesi için çocuğun beden ve ruh sağlığının bozulmuş olması şartı aranıyor. Ancak bu muayeneyi de zorunlu kılıyor. Bütün istismara uğramış çocukların, beden ve ruh sağlığının bozulduğu kabul edilemez mi? Bu muayene işkencesine bir son vermek gerekmez mi?” sorumuza şu yanıtı verdi:
“Bizim teklifimizde, çocukların sürekli muayene edilmesini önleyecek ciddi tedbirler var. Bir de Sağlık Bakanlığı Çocuk İzleme Merkezi kurdu. Yeni bir yapıya geçmek gerekiyor. Sağlık Bakanı ile konuştum, merkezi inceleyeceğim. Sürekli kontrol ve sürekli muayene edilme sistemini çok ağır buluyorum, insani bulmuyorum. Onun da yine Avrupa’da teknolojik alt yapısı yapılmış vaziyette. O konuda da çalışmamız var. Dünyadaki örnekleri masaya yatıracağız. Mümkün olduğunca muayeneyi azaltacak bir sistem üzerinde çalışıyoruz.”
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025