Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün önceki günkü zorunlu temasları, hükümeti Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’yla (HSYK) ilgili anayasal değişiklik noktasına çekti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dün muhalefete açık çağrıda bulundu:
“Eğer muhalefet, ‘anayasa değişikliğini beraber yapalım’ derse biz yasa teklifini dondururuz. Parlamentoda, grupların kendi gücüne göre, aynen RTÜK’te olduğu gibi, HSYK içerisinde onlar da temsil edilme imkanını bulabilirler. Hatta hâkimler kurulunu ayrı, savcılar kurulunu ayrı olarak planlayabiliriz.”

Rayından çıkan sistem
Ortaya çıkan durum iki açıdan önem taşıyor. 2010 referandumunda kabul edilen hükümetin oluşturduğu HSYK yapısı, Kurul’u, yargının tek yönlü hale getirildiği yönünde suçlamaların merkezine oturtmuştu. Gül’ün temasları, 2010’da HSYK özelinde sağlanamayan uzlaşma zeminini yarattı.
İkincisi; hükümetin anayasayı tek başına değiştiremeyeceği gerekçesiyle alelacele TBMM’ye sevk ettiği, teklif çok sorunlu. Bu haliyle TBMM’den geçse bile Köşk’ten firesiz onay alması zor görünüyor. Anayasa değişikliği, teklifin dondurulmasını sağlaması ve rayından çıkmış yargı sistemini yeniden bir hatta oturtmak açısından önem taşıyor.

Gül’ün itirazlarına rötuş
Gül’ün temaslarının altında da benzer kaygılar yatıyor. Cumhurbaşkanı’nın TBMM’de görüşülen teklifin özellikle bazı maddelerine itiraz ettiği biliniyor. Gül, teklifin HSYK üyeleri hakkındaki soruşturmaların başlatılmasına Adalet Bakanı tarafından karar verilmesi ve bu soruşturmaların sonucunun da yine bakan tarafından karara bağlanması düzenlemesinin anayasaya uygun olmadığını düşünüyordu.
Köşk, bakanı, hem soruşturmayı açan hem de kararı veren noktasında yetkilendiren diğer bazı düzenlemelere de mesafeli.
Ak Parti, komisyon görüşmeleri sırasında teklifi hukukçularına inceleten Gül’ün itiraz ettiği bazı düzenlemeleri revize etti. Dün de HSYK üyelerinin soruşturulması konusunda Adalet Bakanı’nı yetkilendiren düzenlemede önergeyle revizyona gitti. Anayasa değişikliği gündeme hiç gelmeseydi, teklifin, veto riskinin tamamen ortadan kaldırılmasından sonra Köşk’e gönderilmesi planlanıyordu.
Aslında, iktidar partisi de Gül gibi asıl sorunun HSYK’nın dengeli ve çoğulcu üye yapısıyla çalışacağı bir sistem yaratmak olduğunun farkında. Erdoğan’ın, Gül’ün, “AB standardında HSYK” çağrısına yeşil ışık yakmasının ve dünkü çağrıyı yapmasının altında yatan nedenlerden biri de bu.

Hükümetin kafasındaki model
Peki iktidarın aklında nasıl bir HSYK var?
Başbakan, dün RTÜK modeline benzer biçimde, parlamentonun seçeceği üyelerin görev yapacağı bir modeli düşündüklerini söyledi.
Ve HSYK’nın “hâkimler kurulu” ve “savcılar kurulu” şeklinde iki kuruldan oluşabileceğini.
Benzer bir yapı Fransa’da bulunuyor.
İki kurullu yapıda, üyelerin büyük bölümü devlet başkanı, parlamento ve senato tarafından seçiliyor. Avrupa’nın birçok ülkesinde de parlamentolar üye seçimlerinde etkili.
Hükümetin aklında da Cumhurbaşkanı’nın, parlamentonun ve yargının belirli oranda üyeleri seçmesine yönelik bir model var.
Hükümet, bu noktada, seçim dönemlerinde hâkim, savcı ve yüksek yargı mensuplarının parlamentoya başvuru yapabileceğini ve adaylardan nitelikli çoğunluğun (367 vekil) oyunu alanların üye seçilebileceğini düşünüyor.
Ak Parti, parlamentonun seçeceği üyelerin belirlenecek bir kontenjan kadarının ayrı bir biçimde, kalanların ise nitelikli çoğunlukla seçilebileceğini de tartışıyor. Nitelikli çoğunluğa hiçbir parti tek başına sahip olmadığından, partiler arası ittifak yapılmasının zorunluğu olduğundan hareketle, bunun dengeli bir üye seçimi sağlayabileceği görüşünde.
Ak Parti, Cumhurbaşkanı’nın, hâkimler arasından seçim yapabileceğini, yüksek yargıdan sınırlı sayıda üye seçilebileceğini ve özellikle yargı sınıfından olmayan, farklı meslek grubundan üyelerin parlamento tarafından belirlenebileceğini de düşünüyor. Nitelikli çoğunluk tartışma konusu olsa da muhalefetin de tek başına iktidarın üye seçebileceği bir anayasa değişikliğine, “evet” demeyeceği hesaplanıyor.
Muhalefet ise, “Meclis yargı mensuplarının kulis yerine dönüşür” kaygısıyla vazgeçilen RTÜK modeline hali hazırda mesafeli.
Ancak Ak Parti için RTÜK modelinden vazgeçmenin mümkün olduğu, muhalefetin de sıcak baktığı iki kurullu model için farklı seçim yöntemlere açık olduğu belirtiliyor. Hükümetin olmazsa olmazlarından biri, Adalet Bakanı’nın ve mümkünse müsteşarının kurulun doğal üyesi olması ve oy haklarının bulunması.
Ak Parti, aksi bir uygulamanın Adalet Bakanlığı’nı tamamen etkisiz kılacağını düşünüyor.