Kastamonu saldırısı, seçim arefesinde Türkiye’nin daha sıkıntılı günlere gebe olduğunu gösterdi. BDP-DTK cephesi PKK’nın üstlendiği saldırıyı, tansiyonu yükselterek gerekçelendirirken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın tepkisi sert oldu. Abdullah Öcalan ise “15 Haziran’dan sonra ya müzakere ya kıyamet” dedi.
Son saldırının ardından ortaya atılan derin komplo teorileri, Başbakan Erdoğan’ın, “benim için Kürt meselesi bitmiştir” söylemi ve BDP’nin aslında ne yapmak istediğini, konuyu iyi analiz edebilecek isimlerin başında gelen, Başbakan’ın en yakınında yer alan, Kürt meselesindeki politikaların belirlenmesinde önemli rolü olan Yalçın Akdoğan’la konuştuk.
Ankara’dan milletvekili adaylığı nedeniyle, danışmanlık görevinden istifa eden Akdoğan, başkentte mekik dokurken soluklandığı bir mekanda tabloyu analiz etti.
‘Adamın meselesi PKK’yı meşrulaştırmak’
Akdoğan, BDP-DTK’nın “Kürt sorunundan” ne anladığını şöyle anlattı: “PKK’yı meşrulaştırmayı, Apo’yu kurtarmayı Kürt sorunu olarak algılayan bir kesim var. Bunların yaptıklarının hiç biri Kürtlerin meselelerinin çözümüne katkı vermiyor. Adamın başka bir derdi var.
Öyle olunca siz ne yaparsanız yapın onların tanımladığı sorunu çözmüş olmuyorsunuz. Çünkü o sorun buradaki yaşayan insanların gerçek sorunu olmaktan çıkmış. Onların sorun dediği şeyi, biz değil dünyanın en demokratik ülkesi elinden gelen herşeyi yapsa çözme ihtimali yok. Biz sosyal, ekonomik, demokratik sorunları çözmeye çalışıyoruz. Ama bunların Kürt meselesi olarak tanımladığı şey başka bir şeye dönüştü.
‘Yüz yıl gidecek bir süreç var ortada’
Onlar terör saldırısı yapıyorlar. Devlet onların üzerine gidiyor. Ortada yüz yıl gidecek bir süreç var. PKK ve BDP’nin söylemlerine baktığımızda hep işin merkezinde PKK’yı sistemin içerisine sokmak ve bir şekilde Öcalan’ı kurtarmak var. Yani Kürtlerin meseleleri adamın umurunda değil, umurunda olsaydı yatırım götüren işadamının makinesini yakmazdı.”
Akdoğan, BDP’nin izlediği politikayı da şöyle tanımladı:
“Demokratik siyasette siz karşımdaysanız rakipsiniz, öbüründe düşmansınız. YSK kararı açıklandığında, ‘Bunun sorumlusu Ak Parti’ dedi, ‘Savaş ilanıdır’ dedi. Böyle demokratik siyaset olur mu? Bunlar başka bir takım hedefler belirlemişler, demokrasiyi de burada kullanarak ama terörü ve şiddeti yedeğine alarak bu süreci götürüyorlar.
Sıkıştıkları zaman teröre başvurup kendilerine alan açmaya çalışıyorlar. Esnafa zorla kepenk kapattırıyor, sivil itaatsizliğe gelmeyen vatandaşı tehdit ediyor, ‘Ak Parti’yi bölgeye sokmam’ diyorlar. Etnik milliyetçilik etrafında dönen bu anlayış Kürt meselesinin çözümünde en önemli engel haline geldi.”
‘Çözümü doğu da batı da kabul edebilmelidir’
Akdoğan’a göre, demokratik açılım süreci aslında tıkanmadı:
“Burada onların propagandasının çok etkisi olduğu kanaatindeyim. Siz bir şey yapmaya çalışıyorsunuz, öbür taraftan çıkıyorlar, son derece marjinal, afaki, hırçın ve kışkırtan bir üslupla konuşuyorlar. Bu çözüm sürecini zora sokuyor. Burada, ‘ben yaptım oldu’, padişahlık sistemi yok. Çözüm olacaksa bütün Türkiye’nin kabul edeceği bir çözüm olacak. Batının kabul edeceği, içine sineceği bir çözüm olacak. Bunların kışkırtıcı söylemleri çözümü bu açıdan da tıkıyor. Siz o zaman yürüyemez hale geliyorsunuz.”
‘Başbakan nezdinde hiçbir önemi yok’
Akdoğan, bu çerçevede Başbakan’ın, “Kürt sorunu benim için bitmiştir” sözünü şöyle açıkladı: “Kürtlerin meseleleri vardır, biz de çözmek için uğraşıyoruz. Bu siyasallaştırma, onların bunu artık dayatan bir sorun olarak tanımladıkları PKK’ya endeksli anlayış olduğu için Başbakan nezdinde hiç bir önemi yok. Onların Kürt sorunu dedikleri başka bir şey. Bu bizim gündemimiz de olamaz.”
‘Abdullah Öcalan olayları tahrik ediyor’
Akdoğan, Kastamonu’da AK Parti konvoyuna düzenlenen saldırıyı şöyle yorumladı: “PKK bir çok eylemlere karıştı. Bunlara halktan tepki gelince ‘bir kısmını kontrol dışı yerel unsurlar yaptı, taşeronlar yaptı’ dediler. ‘Merkezi değil yerel unsurlar yaptı’ bulanaklığı üretiliyor. Neticede o bünye içerisinde birileri yapmış oluyor. Basit mantıkla baktığımızda ortada şaşırtıcı bir durum yok. PKK başından beri zaten AK Parti’yi hedefe koymuş durumda. Öcalan’ın avukatlara son söylediklerine bakarsanız sürekli bir tehdit ve hedef gösterme var. Olayları tahrik eden bir yaklaşım içinde. Bu yüzden PKK’nın bütünsel yapısı içinde kararın verildiği ve uygulamaya geçildiği anlaşılıyor.
‘Karanlık ittifak var mı bilmiyoruz’
Genel anlamda baktığınızda seçim öncesi siyaset mühendisleri bir şekilde seçimin kaderini etkileyecek bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Bunda PKK mı işin mühendisi, o mu bu işleri yapıyor... BDP’nin seçim öncesinde hep gerilimden medet umduğunu biliyoruz. YSK’nın yanlış kararı onlara bir koz verdi. Her halükarda bu süreçte bu tür gerilim çıkaracak olaylar bekleniyordu. Ama siyasete genel olarak baktığımızda Ak parti’nin bir şekilde kaybetmesini isteyen başka bir sürü karanlık güç var. Bu karanlık güçler arasında ittifak var mı, kim kimi yönlendiriyor bunu bilmiyoruz. O zaman çok derin analizler yapmak gerekiyor. PKK gerçekten kendi aklıyla mı hareket ediyor, PKK dediğimiz zaman kimi kastediyoruz, Kandil’i mi? Avrupa’dakileri mi? Türkiye’de dağdakileri mi? İmralı’dakini mi, diasporayı mı? Yani bu tür yapılanmalar içerisinde başka bir takım parmakların karışması bu işlere her zaman mümkün.”
‘Sabote edilen durum seçimle alakalı’
Akdoğan, Kastamonu saldırısı ve benzeri gelişmeleri, İmralı’da Öcalan’la yürütülen diyaloğu baltalama girişimi olarak yorumlayanlara katılmıyor: “Hayır ama bilmiyoruz tabii. Sabote edilen bir durum olduğu kesin ama biraz seçimle alakalı. Ve Ak Parti’ye zarar verme amaçlı bir durum olduğunu görüyoruz. Bu biraz daha aktüel politikaya yönelik bir müdahale olduğu anlaşılıyor.” Akdoğan, “Son KCK operasyonlarında çok sayıda isim gözaltına alındı. YSK’nın kararı, askeri operasyonlar. ‘İş yokuşa sürülüyor’ gibi bir algı var” sorumuzu da şöyle yanıtladı: “İşin birkaç tarafı var. Bu alınan insanlar bir şekilde şehir merkezlerini karıştıracak, birtakım provokasyonlara imza atacak kişiler anladığım kadarıyla. Daha büyük toplumsal olaylar olması seçim sürecini daha olumsuz etkiler.”
‘Son haftaya kadar terör, sonra demokrasi’
Seçime kadar benzer olayların yaşanabileceğini belirten Akdoğan’a göre bir tatkik uygulanıyor: “Bir şekilde böyle belirli aralıklarla gerilim artıracak bir takım bahaneler üreteceklerini düşünüyorum. Bunların genel taktiği böyle. Son bir kaç haftaya kadar mümkün olduğu kadar gerilimi, sokak gösterileri veya terör saldırılarını artırıyorlar. Ama son hafta bu işlere ara verip ‘İşte sandık ortada, herkes oyunu kullansın. Demokrasi var’ numarasını yapıyorlar. Bu sefer de muhtemelen böyle bir kandırmaca içine gireceklerdir. Yani orada örgütün baskısı toplumsal psikolojiyi şekillendirmeye başlıyor. Bunu kırmamız gerekiyor. Yani, sandıkları güvenliğe almak, vatandaşların özgür bir şekilde sandığa gitmesini sağlamak.”
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025