Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’i, 29 Ekim resepsiyonunda, “bu konuda konuşmayacağım” dedikten hemen sonra, bugüne kadarki en kritik açıklamaları yapmaya iten nedenlere yeniden bakmak gerekiyor.
Çünkü Özel’in yaptığı değerlendirmeler sadece haksız ithamların yarattığı bir infialin dışavurumunu ifade etmiyor. Değişim sancıları içindeki Türkiye’nin, bu en pederşahi, en patriarkal kurumunun kendine çeki-düzen verme çabasının zorluğunu ve ciddi uyarıları içinde barındırıyor.
Adım adım gidelim:

“Değişim” vurgusu

Haberin Devamı
Özel’in şifreleri

1- Orgeneral Özel’in, Genelkurmay Başkanı olduğu günden bu yana temel amacının TSK’yı hedef olmaktan çıkarmak, siyasetin dışında tutmak olduğuna kuşku yok. Özel’in, “Silahlı kuvvetlerin her türlü siyasi akımdan uzak durması gerektiğine inanıyorum“ sözü açık.
2- Orgeneral Özel’in, 29 Ekim resepsiyonundaki açıklamalarından medyaya yansımayan bir cümleye özellikle dikkat çekmem gerekiyor. Özel, sohbet sırasında, Türkiye’nin bir normalleşme sürecinde olduğu yolundaki bir yorum-soruya yanıt verirken “değişim” vurgusu yaptı. “Tabii her değişim sancılı olur” dedikten sonra değerlendirmelerine devam etti. “Ben buraya elimi taşın altına koyarak geldim. Çok zor bir dönemde geldim” dedi. Özel, Türkiye’nin siyasi ve sosyal yapısının köklü bir değişikliğe uğradığı gerçeğini gören bir Genelkurmay Başkanı olarak konuşuyor. Türkiye, hiçbir güç ve kurum açısından önünde durmanın mümkün olmadığı köklü bir değişim sürecinden geçiyor. Özel, TSK’yı bu değişim sancılarından en az zararla çıkarmaya çalıştığı mesajını veriyor.

Mutlak İtaat
3- Türkiye’de, moda deyimiyle askeri vesayet meselesinin kendisini ete-kemiğe büründürdüğü en somut iki konu, değişim sürecinde TSK’yı çok zora sokan en önemli meseleleri ifade ediyor: Laiklik ve Kürt meselesi. Ordu, Türkiye’nin genlerine, “kaybetme korkusuyla” işleyen bu iki konuda son 10 yıla kadar son sözü söyleyen oldu. Ak Parti iktidarlarıyla şekillenen yeni dönemde, hem sandıktan çıkan sonuçlar hem toplumsal dinamiklerin sandık karşısındaki yenilgisi TSK tarafından da çok iyi görüldü. Üniversitelerde başlayan başörtüsü serbestisinin bugün geldiği nokta, fiilen 2006’da başlatılan çözüm süreci konusunda toplumdaki kabul ediş ve art arda patlayan davalar o kadar baskın çıktı ki, TSK’nın, “taraf olmadan izleme” noktasına çekilmesini zorunlu kıldı. Bugüne kadar dokunulamayan konulara dokunulması, art arda açılan davalar, çıkarılan güçlü yasalar ve uygulamaları ile askeri yıpratmaya dönük kampanyaların yarattığı algı, Orgeneral Özel’i, TSK’yı, “bir kurum olarak” bu süreçten en az zararla çıkarma hedefine kilitlemiş görünüyor.
4- Resepsiyonda yaptığı açıklamalar içinde Özel’in en dikkat çekici ifadesi, “mutlak itaat ve disipline” yaptığı vurgu. Özel, “Silahlı kuvvetlerin mutlak itaat ve disipline dayalı yapısında bir zafiyet olursa bu Türkiye’nin bekasını etkiler” diyor. Yine dün basına yansımayan bir vurgusu daha var Özel’in. “TSK’nın bu yapısı çözülürse Türkiye’nin bekası sıkıntıya girer” diyor. Bu vurguyu iki yönlü olarak değerlendirmek gerekiyor. Birincisi; Genelkurmay Başkanı, davalarda tutuklu ve mahkum olan alt rütbeli subayların mutlak itaat etmek zorunda olan personel olduğuna işaret ediyor. Daha özü, “kurunun yanında yaş da yanıyor” demek istiyor. Yargının dikkatini çekiyor. Mutlak itaat ve disiplin vurgusundan çıkan ikinci mesajı şöyle anlıyorum. “Bu kadar çok dava, tutuklu, mahkum olması bundan sonra mutlak itaati bozabilir. İleriye dönük emir-komuta işleyişi bozulursa bundan TSK ve Türkiye zarar görür.” Son davaların etkisiyle, alt rütbeli personelde, “yazılı emir isteme” gibi bazı tereddütlerin doğduğuna dönük haberleri düşündüğümüzde TSK’daki disiplin zincirinin bozulmasının yaratacağı sıkıntı daha net anlaşılır. Belli ki Özel, dışarıdan yapılan tahriklerin bu zinciri bozmaya dönük olduğunu vurgulama ihtiyacı duyuyor. Bunlara karşı emir-komuta ilkesini korumaya çalışıyor.

Baba komutan
5 - Orgeneral Özel’i bu açıklamaları yapmaya iten nedenlerin başında, bir komutan ve bir insan olarak hissettiği aşırı baskı ve yaşadığı ikilem de geliyor kuşkusuz. Tutuklu üst düzey komutanlar konusunda çok çaba harcayan, belli oranda da etkili olan Özel’in silah arkadaşlarının içinde bulunduğu duruma çok üzüldüğü biliniyor. Manevi olarak bu yükün üzüntüsünü çok ağır yaşıyor. Tutuklu subayların ve ailelerinin yarattığı baskı, kamuoyunun bir kesimince kendisine yöneltilen yoğun eleştiriler ile tazyiklerin ordunun alt kademelerinde yaratmayı hedeflediği tahrik Özel’i çok ağır bir yükün altında bırakıyor. İçinden geçtiğimiz dönemde Genelkurmay Başkanlığı koltuğunda kim oturursa otursun aynı baskıyı yaşayacağına şüphe yok.
6- Bu baskı, büyük ölçüde, TSK’nın kurumsal kültür ve geleneklerinden de kaynaklanıyor. Zamanla yasalardan çok görünür hale gelen bu kültür, şu anda cezaevlerinde olan tutuklu ve mahkum askerlerin normal sivil bir insandan çok daha yoğun bir beklenti içinde olmasına yol açıyor. Beklentilerin tek adresi de kurumun başındaki isim oluyor. TSK’da yasanın tanımladığı bir üstten çok, “baba komutanı” ifade eden bu yapı Özel üzerindeki baskıyı artırıyor.
7- Orgeneral Özel, bütün bunların yanı sıra kendi görev alanını doğrudan ilgilendiren ve sorumluluğunu katlayan ulusal ve uluslararası ağır sorunlarla karşılaşılan bir dönemde görev yapıyor. Türk jetinin Suriye tarafından düşürülmesi ve iki pilotun şehit edilmesi, PKK’nın çekilme sürecinde TSK’nın karakollarda beklemesi ve Uludere’de kendi savaş uçaklarımızın 34 vatandaşın ölümüne neden olması sadece üç örnek. Bunların yarattığı baskıyı da göz ardı etmemek gerekiyor.

NE DEMİŞTİ?

Orgeneral Özel, önceki gün Çankaya Köşkü’ndeki 29 Ekim resepsiyonunda şunları söylemişti:
“Silahlı Kuvvetler, devletin, milletin ordusudur. Ben Silahlı Kuvvetler’i siyasallaştırmamak için çabalıyorum. Her türlü siyasi akımdan uzak durması gerektiğine inanıyorum. Uzak durmaya çalışıyoruz. Çünkü Silahlı Kuvvetler’in mutlak itaat ve disipline dayalı yapısında bir zafiyet olursa bu Türkiye’nin bekasını etkiler. Beni kişisel olarak hedef tahtasına oturtursanız, ben de insanım, bir süre sonra beni de bulamayabilirsiniz. Öyle bazı marjinal grupların istifa çağrılarına bakmam. İstifa onurlu ve kişisel bir iştir. Ama öyle Ahmet, Mehmet istedi diye ben istifa etmem. Ben buraya elimi taşın altına koyarak geldim. Çok zor bir dönemde geldim. Ben milletin güvenine bakarım. Onu kaybedip kaybetmediğime bakarım. Ben sadece millete hizmet için buradayım. Herhangi bir kaygım yok. Bazıları gibi oraya buraya gelmek gibi bir beklenti içinde değilim. Ben ülkem için çaba gösteriyorum. Siyasi hiçbir kaygım yok.”