Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

PKK’lı Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in, Paris’te, 9 Ocak 2013’te öldürülmesinin yıldönümünde ortaya çıkan bazı belge ve ses kayıtlarına ilişkin tartışma, kimi gelişmeler eşliğinde sürüyor.
Son habere göre Fransız soruşturma hâkimi Jeanne Duye, davanın tek tutuklu sanığı durumunda olan Ömer Güney’e ait olduğu iddia edilen ses kaydını soruşturma dosyasına dahil etti.
Ses kaydına ait videonun girişinde, Ömer Güney’in bir yakınına ait olduğu öne sürülen, 50 saniyelik bir yazı var. Yazıyı yazan kişi Güney’in cinayet talimatını MİT’ten aldığını iddia ediyor.
İnternete düşen bir de belge var. Belgenin içeriği, MİT’in PKK’nın önde gelen isimlerine dönük öldürme planı yaptığı ve bunu bir tim aracılığıyla gerçekleştirmeyi hedeflediği yönünde.
Ses kaydı ve belge konusunda MİT’in yaptığı açıklamada şöyle deniliyordu:
“Söz konusu yayınların, çözüm sürecinde aktif rol üstlenen teşkilatımızı yıpratmaya ve bu süreçte görev alan personeli deşifre ederek görevlerini yapamaz hâle getirmeye yönelik bir operasyon olduğu değerlendirilmektedir. Sakine Cansız, Leyla Şaylemez ve Fidan Doğan cinayetleriyle teşkilatımızın kesinlikle bir ilgisi bulunmamaktadır. Bununla birlikte söz konusu iddialar ile ilgili iç bünyemizde gerekli idari soruşturma başlatılmıştır.”
BDP, ortaya çıkan belge konusunda MİT’in yaptığı açıklamayı tatmin edici bulmadığını açıkladı. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, belgenin gerçek bir MİT belgesi olduğu yönünde ciddi şüpheler taşıdığını söyledi. BDP’liler konuyu Meclis gündemine de taşıdılar.
MİT, hedefin çözüm süreci ve onu yürüten isimler olduğunu savunuyor. Karşı iddia ise çözüm sürecinin kilit kurumlarından olan MİT’in bir yandan da bazı infazlarla sürece ayar vermeye çalıştığı yönünde.
Bu çok karmaşık olay çerçevesinde, Ankara kulislerinde, daha çok MİT’in yürüttüğü soruşturma eksenli olarak konuşulanları şöyle özetleyebiliriz:
* Hükümet ve MİT, ses kaydı ve belgenin çözüm sürecinin sabote edilmesi ve süreci yürüten bazı kilit isimlerin doğrudan deşifre edilerek yıpratılması olduğuna inanıyor. Ortaya çıkan belgenin altındaki imzalara özellikle dikkat çekiliyor. Abdullah Öcalan ve sürecin kaderinde etkili olabilecek iç ve dış bazı odaklarla temasta aktif rol üstlenen az sayıdaki MİT personelinin özellikle hedef alındığı savunuluyor.
* Bu isimlerin PKK’ya hedef gösterilmesinin amaçlandığı düşünülüyor. Örgüt yönetimine ve diğer aktörlere, hükümete ve MİT’e, “güvenilmemesi” yönünde mesaj verilmek istendiği belirtiliyor.
* MİT’in bir “suikast timi” olmadığına, teşkilatın da yakın geçmişinde bu tarz bir operasyonun parçası olarak faaliyet göstermediğine vurgu yapılıyor.
* Çözüme dönük umutların yeniden yeşerdiği bir dönemde MİT’in, çözümü savunan ve bunun lobisini yapanları hedef almasının gerçekçi olmadığı görüşü dillendiriliyor. Bu çerçevede, öldürülen Sakine Cansız’ın, silahlı faaliyet içinde bulunmayan bir isim olduğuna dikkat çekiliyor.
MİT’in, Güney’in ses kaydı ve belge konusunda yürüttüğü idari soruşturmaya gelince...
Kulislere yansıyan bilgilere göre MİT’in tespiti de sesin Ömer Güney’e ait olduğu yolunda.
Kaydın, uzun bir konuşmadan alınmış bir parça olduğu gerekçesiyle, konuşma metni için, “dijital mühendislik” tabiri kullanılıyor.
Konuşmalardan önce, Güney’in bir yakınına ait olduğu öne sürülen, cinayetlerin talimatının MİT’ten verildiği yolundaki 50 saniyelik yazılı bölümün üretildiği savunuluyor.
Ses kaydının en erken 2012’ye ait olduğu, “ortam dinlemesi” ile kaydedildiği üzerinde duruluyor.
MİT, kayıttan sonra ortaya çıkan ve suikast timine dönük belgenin sahte olduğunu savunuyor.
İdari soruşturma çerçevesinde, belgenin dışarıda mı yoksa kurum imkanları kullanılarak mı oluşturulduğu yolundaki incelemede sona gelindiği belirtiliyor. Ankara’da, kulaktan kulağa, “belgenin kurum imkanları kullanılarak oluşturulduğu yolunda ciddi araştırma yürütülüyor” bilgisi fısıldanıyor.
Belgenin, MİT’in belge-bilgi sisteminde kaydına rastlanmadığı da kulislere yansıyanlar arasında.