Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’nun, Ankara Üniversitesi (AÜ) Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde maruz kaldığı yumurtalı protestonun ardından YÖK’ün talimatıyla üniversite bünyesinde başlatılan soruşturma sürüyor. Yarın sonuçlanacak. Hal böyleyken, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın, Kuzu’nun çok ağır ifadelerle istifasını istediği Dekan Prof. Dr. Celal Göle’yi kastederek, “Dekanın kusurlu olduğunu zannetmiyorum” demesi kafaları karıştırdı.

Gül örnek vermişti
Hafta başından bu yana bize ulaşan bazı fısıltılarla, YÖK Başkanı’nın dekanı bir anlamda aklayan açıklaması yan yana konulduğunda “fatura kime kesilecek” sorusu ister istemez akla geliyor.
Soruşturma çerçevesinde, protestonun önlenememesinde asıl sorumluluğun AÜ Rektörü Prof. Cemal Taluğ’da olduğu yönünde bir eğilimin ortaya çıktığı iddiasını içeren haberler iki gündür yoğunlaştı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından Ağustos 2008’de rektörlüğe atanan Taluğ, atamalarda yanlı davrandığı eleştirilerine hedef olan Gül’ün, “Ben CHP Bilim Kurulu’ndan da rektör atadım” diyerek işaret ettiği isim. Akademik camiada saygı duyulan bir rektör.
Şimdi, yumurtalı protestonun ilk şokunun atlatılmasının ardından bazı hesaplar yapıldığı, olayın Taluğ’a dönük bir operasyona dönüşeceği yolundaki kokular başkent kulislerine yayılıyor.

Muhalefet sınırı
Dün konuştuğum Taluğ, AÜ’nün, özgür ve eleştirel düşüncenin anavatanı sayılan bir kurum olduğunu vurguladı. “Ankara Üniversitesi’nin yıpranmasının kimseye faydası yoktur, ne kısa dönemde, ne uzun dönemde. Burada isimler hiç önemli değil” diyen Taluğ şunları söyledi:
“Yani hata, suç... Herkes yapar, ortaya çıkar. Ben bu üniversitenin ev sahibiyim. Davet edilmiş iki politikacı arkadaşın, ifade özgürlüğünü kısıtlamış olduk. Üzüldük. Bu tabii hoş görülür, görülmez. Biz Ankara Üniversitesi’ne çok önem veriyoruz. Yıpranmasını, geleneklerinin erozyona uğramasını istemeyiz. Burası daima eleştirel düşünen, muhalefet eden ama bunun sınırlarını iyi bilen bir kurumdur.”

Bizler çocuk değiliz
Taluğ, “Soruşturmada neler saptandı” sorumuzu da şöyle yanıtladı:
“Girenlerin kimlikleriyle ilgili birçok yazı geliyor, bakıyoruz. Çok az sayıda dışarıdan gelen var. Ama bir üniversiteden söz ediyoruz. Koskoca bir yerleşkeye birkaç kişinin girmesi, birkaç kişinin çıkması, hele hele üst arama. Tabii biz bunu elle yapamayız. Orası sabahtan beri polis kuşatmasında, naklen yayın araçları gelmiş. İçeride polisler var. Gerekli başvurular yapılmış. Bunda nasıl olur da üniversite yönetiminin bir kabahati olduğunu söylerler.
Celal Bey (Dekan Celal Göle) 17 yıllık dekan. Ayrıca bizler çocuk değiliz ki. Hep önce üniversitemizi koruruz. Şu anda önyargılı olmak istemem ama yönetsel anlamda herhangi bir yöneticiyle ilgili bir şey görmüyorum ancak çok ciddi biçimde çalışma yapılıyor.”

Eksiklik görmüyorum
Yönetimle ilgili eleştirilerin ana eksenini emniyetin uyarısına rağmen gerekli önlemin alınmaması oluşturuyor. Taluğ’un yanıtı şöyle:
“Benim rektör yardımcımla konuşulmuş. Bizim yönetim biçimimiz de farklıdır. Fakültelerin işlerine müdahale etmeyiz. Ben önlem alınmasında bir eksiklik görmüyorum.”
Taluğ’un istifa çağrısını yanıtı açık:
“Mümkün değil. Ama üniversitem benden çok daha önemli. Benim burada bulunmam, üniversitenin değerlerini, üniversiteye karşı algıyı yıpratırsa durmam. Böyle bir kararı veririm. Ama birileri, kim olursa olsun, böyle birşeyi söylememesi gerekir üniversite yönetimine. Biz bunu zaten yaparız, Celal Göle de yapar, ben de yaparım. Koskaca üniversite bu, kolay gelmedi Ankara Üniversitesi bu noktaya.”
Taluğ, olayın ardından YÖK Başkanı ile birkaç kez görüştü. “Bir kasıt yok” dedi. YÖK Başkanı, üniversitenin soruşturma raporundan tatmin olmazsa kendi Denetleme Kurulu’nu devreye sokacağını açıkladı. Yani iş büyüyecek.
“Dekan kusurlu görünmüyor” diyen YÖK’ ün kimi ya da kimleri kusurlu bulacağını hep beraber göreceğiz.

Haberin Devamı

Üniversite yıpratılırsa durmam

Rektör Taluğ kendisinin eksiklik görmediğini söyledi.