Serpil Çevikcan

Serpil Çevikcan

scevikcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Suriye’de, rejime bağlı askeri hastanelere işkence tezgâhlarından geçtikten sonra ölü olarak getirilen rejim muhaliflerinin fotoğraflarını 2011’den bu yana çeken, orduda görevli, Sezar kod adlı askeri polisin yaptığı malumun görüntülerle ilamı.
Oğul Esad’ın baba Esad’dan devraldığı, muhalifi en acımasız yöntemlerle yok etme geleneğini Suriye’deki iç savaşın çok çok öncesinden ilham aldığını bilmeyen yok zaten.
Bu büyük vahşette insanlık dramı açısından söylenebilecek çok şey yok.
Fotoğrafların ortaya çıkışı doğal olarak zamanlama açısından bazı soru işaretleri ve cevapları barındırıyor.
Biz, içeride paralel devlet fırtınasına tutulmuşken, dışarıda ciddi taktik savaşları sürüyor.
Rusya ve ABD, Esad rejimi ile muhalifleri bir masada buluşturacak olan Cenevre-2 toplantısı öncesinde birlikte ve ayrı ayrı ince hesaplar yapıyorlar.
Kimyasal silah badiresini Rusya’nın girişimi ile atlatan Esad, Cenevre-2 öncesinde uluslararası dolaşıma sunduğu kimi videolarla, muhalif grupları, tabii ki ve özellikle radikal İslamcıları batı dünyasının korkulu rüyası yapmaya devam ediyor.
Bir yandan da ateşkes konusunda mülayim bir pozisyon çizmeye çalışıyor.
ABD ve İngiltere Cenevre-2’nin kazasız belasız gerçekleşmesi ve muhaliflerin dengeli temsili için çabalarken, Rusya ve İran Esad’a ayar veriyor.
İşte o fotoğraflar, böyle bir zamanlama ile dünya kamuoyuna yansıtılıyor.
2011’den bu yana belgelendiği anlaşılan fotoğrafların tam da şu sıralarda ortaya çıkması, son dönemdeki favori ifadeyle elbette ki manidar.
Fotoğrafların açığa çıkmasının, Esad’sız çözüm konusunda Türkiye ile aynı noktada buluşan, Cenevre-2’de Esad’ın masada olmasını hiç istemeyen Katar’ın organizasyonu olduğu anlaşılıyor.
Olayı ortaya çıkaran hukuk şirketinin de, şirket tarafından görevlendirilen eski Yugoslavya yargılamalarında görev alan savcıların da arkasında Katar olduğu açık. Katar tarafından finanse edildiği anlaşılan soruşturma aylar öncesinden başlamış.
Fotoğrafların Cenevre-2’ye ayarlı olduğundan kuşku duyulmamakla birlikte bu görüntüler üzerine durumu Esad aleyhine döndürecek bir konjonktürün oluşmasına bel bağlamak ne kadar sonuç verebilir?
Elbette söz konusu görüntüler, Esad’ın gelecekte bir savaş suçlusu olarak yargılanması için yeterince zemin hazırlıyor, ancak Rusya ve İran başta olmak üzere Esad’ın arkasında sonuna kadar duranlar olduğu sürece, fotoğraflardan yansıyan vahşet, Esad’sız Suriye’yi temenninin ötesine ne kadar geçirebilir?
Üstelik batı dünyasının gözü, El-Kaide ile El-Nusra ile IŞİD ile korkutulurken.
1994 Şubat’ında ve 1995 Ağustos’unda Saraybosna’daki Markale pazar yeri bombalamalarını hatırlayın.
CNN İnternational hemen devreye girmiş, uluslararası kamuoyu hemen yaratılmış, ABD öncülüğündeki NATO bombardımanı kilit yerleri vurmuştu.
Şu anda, bu fotoğraflar üzerinden Suriye rejimine karşı harekete geçecek bir ülke, bir konjonktür var mı?
Kimyasal silah suçlamalarından sonra, herkes, “uçaklar kalkacak, Esad’ın üzerine bombalar yağacak” diye heveslenirken ABD-Rusya ortak yapımı bir geri adım operasyonu nasıl da devreye girmişti.
Velhasıl Esad’sız bir kompozisyon, Şam rejimi büyük bir çılgınlığa imza atmazsa gerçekçi görünmüyor.
İslami grupların devreye girmesiyle dengelerin ciddi biçimde bozulduğu Suriye meselesinde, Türkiye açısından Esad’dan sonrası demek, hâlâ var olan kaosa yeni halkalar eklenmesi demek.