Ukrayna Türkiye'nin doğalgazını çalar mı?

3 Ocak 2006

Batı Avrupa ve Türkiye bu hattan gelecek doğalgazın azalmasıyla neler yaşayabilir? Soru bu! Rusya ile Ukrayna "1 Ocak 2006" krizi çıkardı; Batı Avrupa doğalgaz tehdidi altında kaldı. Ukrayna, Rusya'nın 2006 yılı başından itibaren doğalgaz fiyatını 4-5 kat artırmasına karşı çıktı ve bu zammı dönemlere yaymasını istedi. Moskova ve Kiev hükümetleri arasında anlaşma sağlanamayınca, kış günü doğalgazsız kalma "şantajı" ile karşılaşan Ukrayna, topraklarından geçip Batı Avrupa'ya giden doğalgaz hattından "iç tüketime" pay ayırıyor! Rusya'nın, Ukrayna'ya sattığı doğalgazın fiyatını 50 dolardan 230 dolara çıkarmak istemesi, iki ülke arasında sınırlı kalan anlaşmazlık değil. Rusya, Ukrayna'yı Avrupa'ya gönderilen doğalgazı "hortumlamakla" suçluyor.Ukrayna'da sokak gösterilerine yol açan "doğalgaz zammının" asıl hedefinin Turuncu Devrim'in galibi ve ABD yanlısı Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yuşçenko olduğu öne sürülüyor.Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan doğalgaz anlaşmazlığının bir ucunda da Türkiye yer alıyor. Türkiye yılda tükettiği 27 milyar metreküplük doğalgazın, 14 milyar metreküpünü, Ukrayna hattında yer alan, iki ayrı anlaşmadan alıyor. Bu anlaşmalardan biri geçen günlerde "kontrat

Yazının Devamı

İstanbul şantiyesinin "Baş mimarı"

1 Ocak 2006

Mustafa Karaalioğlu'nun "İskele Sancak" programında, Oral Çalışlar ve Eyüp Can ile birlikte Topbaş'ı soru yağmuruna tuttuk. Neredeyse Türkiye'nin sorunlarını İstanbul üzerinden tartışıyoruz.İstanbul'u Türkiye'den ayıran en önemli gündem; yol, kavşak, raylı sistem ve on binlerce konut inşaatının şehri şantiye haline getirmesi. Ve deprem önlemleri. Henüz yeni 20 kavşak temelini atan Topbaş, geçtiğimiz günlerde "okullar açılırken yol faaliyetine başlanması nedeniyle İstanbullulardan özür diliyorum" demişti, "Bu özürde görevden aldığınız veya istifa eden yöneticilerinizin payı ne kadar, geride bırakılan 1,5 yıl boşa mı geçti?" diye sordum."Bilmek ve yapabilmek" arasındaki farkı vurgulayarak, "Bizim yürürken bile karar alabilen ve uygulayan yöneticilere ihtiyacımız var, o nedenle ekibimizi yeniledik" diyor.Anlıyoruz ki, Topbaş yenilenen bürokrat ve yöneticileriyle "İşte bu benim dönemim" mesajını veriyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ile bundan bir yıl önce yaptığımız görüşmeden sonra "İstanbul şantiye kent" olacak diye yazmıştım; oldu, peki beklentimiz bu muydu? İçkiden depreme; ulaşımdan Dubai kuleleri, Galataport, Haydarpaşa Limanı gibi büyük projeler kadar

Yazının Devamı

Patronlar küslük sevmiyor

29 Aralık 2005

Başbakan Tayyip Erdoğan, Hisarcıklıoğlu'nun yanında, Anayasa'nın 138. maddesini okuyarak, TÜSİAD Başkanı Mustafa Koç'un, Yücel Aşkın ile ilgili sözleri nedeniyle savcıları göreve çağırıyordu.Salı günü "Geriye sorular kaldı" yazımda, AKP ve TÜSİAD'a olduğu kadar TOBB'a da yönelik soruları dile getirdim.Her biri etki alanları açısından "yetkili" isimlerle yaptığım görüşmeler sonucunda ortaya çıkan sorulardan biri, çok hassas bir noktaya işaret ediyordu.Soru şuydu: "Anayasa kitabının Başbakan'ın eline TOBB tarafından verildiği iddiası doğru mu? DİSK'in "Altına imza atarız, gerekirse sokağa dökülürüz" diyecek kadar TÜSİAD'a arka çıktığı bir durumda, TOBB'un görüş açıklamaması mümkün mü? Yoksa açıkladı mı? TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve Rahmi Koç yan yana fotoğraf veriyordu. Önemliydi! Hisarcıklıoğlu'nun yanıtı gecikmedi."Siyaset ile iş dünyası arasında gerginlik, ekonomiyi olumsuz etkiliyor, bundan TÜSİAD da zarar görür. Tabii toplumsal konulara duyarlıyım, ancak konu bu değil. Benim 'uzlaşma' noktasında durmam gerekiyordu. Taraflar arasında 'arabulucu' görevini yerine getirmeyi seçtim" diyor Hisarcıklıoğlu.Başbakan, TOBB'daki "ünlü" açıklamasını yaptığı sırada Anayasa kitabına

Yazının Devamı

Geriye sorular kaldı

27 Aralık 2005

Koç'un sözleriyle ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Savcılığı inceleme başlattı. TÜSİAD'ın, Erdoğan ile "ihtimal vermediği" bu "noktaya" nasıl geldiğini anlayabilmemiz için yanıtlanması beklenen sorular: TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mustafa Koç'un, Van YY Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın'a "reva görülen muamele" ifadeleri üzerine, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Anayasa'nın 138. maddesini okuyarak savcıları göreve çağırmasıyla başlayan gerginlik, önceki gün Ömer Sabancı'nın Nakkaştepe'den açıkladığı "sessizlik" ile son mu bulmuş oldu? Başbakan Erdoğan, YİK öncesi TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Sabancı ve Koç ile görüştü. Bu görüşmede, Koç ve Sabancı, konuşmalarının içeriğini oluşturacak ve 4 ana başlıkta topladıkları "eleştirileri" Erdoğan'a ilettiler. Başbakan, konuşma metinlerine yansıyacak bu eleştirilerden sadece "kırmızı sokaklar ve içki yasağı" başlıklı konuya mı itiraz etti? "Yanlış biliyorsunuz" dediği başka konu veya konular oldu mu? O görüşmede "Aşkın'a reva görülen muamele" cümlesi tartışıldı mı? Koç ve Sabancı'nın, Başbakan'la yaptığı görüşmede Aşkın konusu açılmadıysa, bunun nedeni nedir? Görüşmeden sonra Aşkın sorununu gündeme getirmeye karar vermiş olabilir

Yazının Devamı

TÜSİAD krizinde Zapsu devreye girdi

25 Aralık 2005

Erdoğan adına harekete geçen Zapsu, patronlarla yaptığı görüşmelerde, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç'un Van YY Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'a destek yerine, "yasa değişikliği önerisi" getirmesi gerektiği görüşünü öne sürdü. Ne var ki, krizin merkezini Aşkın'a "reva görülen" muameleyi eleştiren Koç değil, Ömer Sabancı oluşturdu ve Erdoğan'ın "Sabancı bunu üçüncü kez yapıyor" dediği ileri sürüldü. Son günlerde ortaya çıkan TÜSİAD ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasındaki gerilim, önceki gece AKP Veri Koordinatörü Cüneyd Zapsu ile patronlar kulübünün "kanaat önderleri" arasındaki toplantıda aşıldı. Dün Nakkaştepe'de durumu değerlendiren TÜSİAD Başkanlık Divanı, "yeni bir bildiri" yayımlamadı. Mustafa Koç'a, Başbakan Erdoğan'ın savcıları "incelemeye davet eden" YİK'teki konuşmasının, "oluşum" öyküsünü sormuştum, "Van YY Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'a reva görülen muamele ve uzun gözaltı süresini onaylamamız mümkün değil" açıklaması henüz cebindeyken.Koç, "Sabancı ile konuşmalarımızda tekrar olmaması için bir görüşme yaptık" diyerek konuyu geçiştirmişti. TÜSİAD'ın YİK' teki konuşmalara ilişkin geleneksel tutumunun, "başkanlar konseyi"

Yazının Devamı

Çimentoda yeni oyuncu Türkerler mi Remzi Gür mü?

22 Aralık 2005

"İngiltere'deki yatırımcılar Türkiye'deki özelleştirmeler hakkında bilgi istiyorlar. Hatta Telsim'i alan Vodafone'nun İngiltere'deki başkanı bile benden Başbakan ile görüşme sağlamamı istedi, ben kendisini devletin ilgili birimlerine yönlendirdim. İhale sürecini hakkında bilgi edinmek için oradaydım. Türker kazanınca, onun yanında beni görenler ikimizi de tebrik etti. Ben çimento işinden anlamam, alanlara hayırlı olsun."Kazım Türker de, Gür'ü onaylayan ifadeler kullanıyor: "Remzi Bey, ağabeyim gibidir. Ankara'da 5 tane Ramsey mağazası açacağız. İhale işbirliğimiz veya ortaklığımız yok ve olmayacak." Başbakan Tayyip Erdoğan'ın "yakın dostu" ve Türk - İngiliz Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı, Gürmen Grup'un patronu Remzi Gür, TMSF'nin Ladik ihalesinde, Türkerler İnşaat'ın patronu Kazım Türker'in yanında olmasını şöyle açıklıyor: Gür'ün kayınbiraderi olan Gürmen Grup Genel Müdürü ve Futbol Federasyonu Başkanvekili Hasan Doğan, "Tekstilin ucuz ülkelere kayması nedeniyle grup olarak kendimize seçtiğimiz yeni iş alanları, deniz nakliyesi ve yabancıya konut satışını hedefleyen inşaat sektörü. Çimento işinde yokuz. Gür'ün o sırada görünme nedeni, Kazım Türker (Türkerler İnşaat'ın

Yazının Devamı

STFA'dan geriye kalan eğitim mirası

20 Aralık 2005

Bundan 37 yıl önce kurulan ve rahmetli işadamı Nejat Eczacıbaşı'nın iki yıl başkanlığını yürüttüğü Türk Eğitim Vakfı (TEV), sonraki 26 yıl boyunca başkanı olan Vehbi Koç'un adıyla özdeşleşmişti. Koç'tan sonra başkanlık görevine gelen Aydın Bolak'ın da vefatıyla boşalan yere Ömer Dinçkök gelmiş, son olarak bu koltuğa Yırcalı oturmuştu.Yırcalı, "Üstün yetenekli ve zekâlı çocukların öğrenim gördüğü, Gebze'deki TEVİTÖL okulumuza 20 Mayıs 2006'da, 7 ilde açacağımız sınavla 60 kadar öğrenci alacağız. Bunun duyurulması ve Türkiye genelinden öğrencilerin başvuru imkânına kavuşmasını istiyoruz" diyor... Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Rona Yırcalı ile geçen hafta içinde düzenledikleri, "Avrasya Nereye Gidiyor?" panelinde karşılaştığımda, Dünya Odalar Federasyonu (WCF) Başkanı seçilmişti, ancak bir başka heyecanla Türk Eğitim Vakfı Başkanı olarak çalışmalarını anlatıyordu... STFA'nın kurucularından merhum Sezai Türkeş'in, Turgut Özal'ın Cumhurbaşkanlığı döneminde verdiği destekle eşi İnanç Türkeş adına kurduğu TEVİTÖL, grubun maddi imkânının daralmasıyla, ortada kalıyor. 2001'de TEV bu okulun 'dinci grupların' eline geçmemesi için tüm imkânlarını seferber edip TEVİTÖL'ü

Yazının Devamı

"Yoksulluk ve savaş" Avrasya'nın değişmeyen gündemi

18 Aralık 2005

Ancak nedense DEİK, panel sorusuna yeni yerine, "eski aktörler" ile yanıt aramayı sürdürüyor. Belki de yeniler, 1991 yılından bu yana geçen sürede Türkiye'nin Avrasya "gerçeğine" eskiler kadar inanmadılar. Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'na (DEİK) bağlı, Türk-Avrasya İş Konseyleri'nin 2 yıllık aradan sonra yeniden düzenlediği "Avrasya Nereye Gidiyor?" panelinde, anılan coğrafyanın üç büyük oyuncusunun Rusya Federasyonu, Türkiye ve Ukrayna olduğu genel kabul görüyor. Önceki gün Hyatt Regency Oteli'ndeki panele katılan, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'le birlikte, Romanya Cumhurbaşkanı olarak 1990-1996 ve 2000-2004 dönemlerinde 11 yıl görevde kalan Ion Iliescu ve eski Rusya Federasyonu Başbakan Vekili İgor Gaydar, "Avrasya tanımı çok önemlidir" noktasında birleştiler.Demirel, "Tanrı Dağları'na kadar uzanan SSCB'den kopan cumhuriyetleri AGİT'e açan biziz. Bu ülkelere ilk krediyi biz açtık. ABD'yi, Japonya'yı, Avrupalıları bu bölgeye yatırıma özendiren biziz. Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı için ABD'ye ikna eden biziz. Ne var ki, bu cumhuriyetler üzerinde Türkiye'nin siyasi nüfuzu azaldı. Bu bölgede iş yapan bir işadamımız, kendisine 'vergiden muafsın' belgesi verilmesine rağmen

Yazının Devamı