Serpil Yılmaz

Aylık haber dergisi Tempo'nun 19. yılının kutlandığı İstanbul Modern'deki gecede, başmüzakereci ve ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'ın, salonda bulunan TMSF Başkanı Ahmet Ertürk'e dönerek söylediği "Hem el koyma, hem de satıştaki başarınız için kutlarım" sözleri, Telsim'in İngiliz şirketi Vodafone'a satışının hükümet çevrelerinde "memnuniyet" yarattığını ortaya koyuyordu. Telsim ihalesini yakından takip eden diğer isim Referans Gazetesi Yayın Yönetmeni Eyüp Can ile birlikte Babacan'ı dinliyoruz. Can dün gazetesinde çıkan haberi paylaşıyor:"Vodafone, Uzan döneminde Star'da gazetecilik yapan bir ekibin kurduğu MedyaPoint şirketi ile olan tanıtım ve medya ilişkileri sözleşmesini, ocak ayında bitirip, Arter Ajansı ile yoluna devam edecek..."Vodafone, Arter'i seçmeden önce Türkiye'deki çeşitli PR şirketleriyle görüştü. Bunlar arasında, o günlerde henüz sonuçlanmayan Türk Telekom ihalesine girecek Lübnan şirketi Oger Telecom'a danışmanlık hizmeti veren Bersay gibi MedyaPoint de vardı. Tanıtım yarışı 10 gün kadar önce Vodafone, Çırağan'da bir basın toplantısı yapmıştı. Bu toplantının medya daveti MedyaPoint tarafından düzenlenmişti. Ancak önceki günkü ihalede Vodafone'nun

Papyonu protokol davetlerinde bile takmakta zorlanan siyaset arenasından, Antakya'daki mütevazı bir otel eğlencesine gidip gidip geliyorum. Sünni, Alevi, Katolik, Ortodoks "Antakyalı Türk aileleri" eşleri ve dostlarıyla sözlerin unutulmadığı bir saz akşamındalar.Nasıl ki Beyrut'u görmeden Ortadoğu meselesini anlamak zorsa, "Antakya'yı görmeden de Anadolu resminin bütünü algılanamaz" diyorum şimdi. Antakya'da Savon Oteli'nin "fasıl gecesine" davetliyiz, masalara göz gezdiriyorum, orta yaşın sonlarında papyonlu bir bey dikkatimi çekiyor. Rotary Kulüp üyesi olduğunu öğrendiğim işadamının adı Reşit Kuseyri'ymiş. DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın Adana'dan başlayıp Kayseri, Muğla, Antalya'dan sonra Hatay'da pazar günü yapılacak "Kırat Geliyor Hasret Bitiyor" mitingi için buradayız. Miting öncesi DYP'nin parti üst yönetimiyle Antakya'yı geziyoruz. Hıristiyanlığın doğum yeri St. Pierre Kilisesi'nden başladık, Habib-i Neccar Camii'nde bitiriyoruz turumuzu. Balkonların neredeyse birbirine değdiği, sokaklarda yürürken, siyasete yeni katılan, DYP Kadın ve Aileden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Timur Gürgan ile ekipten kopuyoruz. Evlerden birinin kapısında, kırlaşmış saçlarının

Rusya'dan ithal edilen doğalgaz kontrat devirleri ihalesinde "şirket ilişkileri" deşifre edilmeye devam ediliyor. Doğalgazı alan Botaş ile satan Rus şirketi Gazprom arasında işler "gizlilik" prensibi ile yürüyordu, ihaleyi kazanan şirketlerin "pazarlıkları da" gizli kaldı. Sözleşmesi 1 Ocak 2022'de sona erecek 'Trusgaz hattından' 16 lotluk kontrat ihalesi tamamlandı, 4 firma seçildi! Hepsinin birbirinden ilginç hikâyeleri var. 3 lot alan eski Fenerbahçe Başkanı Ali Şen'in Bosphorus şirketinde, Gazprom'un Almanya'daki şirketi ZMB'nin yüzde 40 ortaklığı var. Ruslar ile AKP hükümetinin doğalgaz konusundaki görüşmelerinde "taraf" olan Şen de, Gazprom da bunu hiç saklamadı...Shell, ihaleden 1 lot alabildi. Bunu yorumlayan enerji uzmanları, "İş o kadar ballı değil, riskleri var" uyarısında bulunuyorlar.5 lot alan Avrasya Gaz, Kent Gıda'nın sahibi Özcan Tahincioğlu'nun şirketi. Kurulduğunda Avusturya merkezli Centrex Avrupa Enerji ve Gas ile ortaktı. Centrex'in, Çek Cumhuriyeti'nde Gazprom'la ortaklığı vardı. Tahincioğlu, bu ortaklığın bittiğini söylüyor. Tahincioğlu'nun yeni yabancı ortağı ise Hollanda kökenli Pierini şirketi. Gazprom ortağı 10 lot alan 4'üncü şirket ise, Atasay'ın

Mavi Akım... Rusya'dan Karadeniz'i geçip Ankara'ya varan doğalgaz hattı.Bir güz ayazında, Rusya Federasyonu Başkanı Putin ve projenin ortağı Eni'nin memleketinden İtalya Başbakanı Berlusconi'nin, Samsun'da, Başbakan Erdoğan ile "üçlü" el sıkışmasını biliyorsunuz. Daha dün oldu!Dönemin Enerji Bakanı Cumhur Ersümer'i ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ı Yüce Divan'a götüren iddialar, 1999 yılında imzalanan Mavi Akım doğalgaz boru hattını kapsıyordu.Samsun-Ankara arasında doğalgaz boru hattı inşası, ihalesiz olarak Öztaş ve Hazinedaroğlu ile birlikte, Gazprom'un bağlı olduğu grubun inşaat şirketi Stroytransgaz'a (ÖHS Konsorsiyumu olarak anıldı) verilmişti. 340 milyon liraya çekilen boru hattı inşaatında, oluşturulan konsorsiyumun lideri Rus şirketi Stroytransgaz, "ortakları" belirlemişti! Tüm gelişmeler gösteriyor ki, bugüne kadar Rus doğalgaz şirketi Gazprom ne öngördüyse, o gerçekleşti... Bir başka örnek: Trusgaz... Yüce Divan tutanaklarında mürekkebi kurumadı bile.Trusgaz; Botaş (devletin doğalgaz dağıtım şirketi) ile birlikte Gama (özel şirket) ve Gazprom ortaklığı ile kurulmuştu. Gazprom'un, 1990'ların ortasında "Hangi ülkeye doğalgaz satıyorsam, onunla ortak dağıtım şirketi

Ayvalık Ticaret Odası'nın, "Zeytin Hasad Günü" nedeniyle düzenlediği panelde, Ayvalık bölgesinin Türk Patent Enstitüsü'ne (TPE) yaptığı "çoğrafi işaretleme" başvurusuna karşı çıkan Prof. Kenan Mortan'ın, "özel istediği" üzerine panelist olarak toplantıya eklemlendiği görüşüne, 15 Kasım günkü yazımda yer vermiştim. Aynı yazıda toplantının düzenleyicisi ve zeytinyağı üreticisi Salih Madra'nın, "Mortan, Dünya Bankası'ndan aldığı 25 - 30 bin dolar fonla Burhaniye Ticaret Odası'na bir araştırma yaptı. Sonra da gelip bize karşı tebliği sundu, kandırıldık" sözleri de yer almıştı. Mortan, bana bir mektup yazarak, Madra'nın ifadelerine itiraz etti. Bunun üzerine panele ev sahipliği yapan Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gençer ve Ege İhracatçı Birlikleri Başkan Yardımcısı Ali Nedim Güreli, yaptığımız görüşmelerde, sözkonusu yazımı onaylayarak; Madra'nın ifadeleri konusunda "görüşbirliği" içinde olduklarını vurguladı. Mortan'ın, konu ile ilgili mektubunu "aynen" aktarıyorum:"1- Ayvalık Ticaret Odası'nın Hasad Şenliği'ne, Ayvalık Ticaret Oda Başkanı Rahmi Gençer tarafından 26 Ekim 2005 tarihinde önce telefonla katılma konusundaki olurumla da, aynı gün yazıyla Ticaret Odası'nca

Onlar her ağızlarını açtıklarında, Türkiye tarafındaki muhatapları "Aslında" diye başlayan cümleler kurup, "AB'nin Türkiye'ye yönelik çifte standart içinde olduğu" vurgusu yapma gereği duyuyorlar.Brüksel'de Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi'nin (KİK) toplantısında da bunlar oldu. Avrupa Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn ve Türkiye-AB Karma Parlamento Komitesi Başkanı Joost Lagendijk'in özellikle temel hak ve özgürlükler bağlamında, Türkiye'de yaşanan "olumsuzlukları" işaret etti. Lagendijk'in ifade özgürlüğü ile şiddete yönelik eleştirel sözlerine eklediği "Bu bir provokasyondur" tanımı, Avrupa'dan alışık olmadığımız bir sesi verdi.Lagendijk'in AKP hükümetini ihlallerden "muaf" tutan bu yaklaşımı, AB'de "Türkiye'de AB üyeliği istemeyenlerin oyunu" algılaması olduğunu açığa vurdu. AB'yi "doğru okumanın" pratiğini yapıyoruz. İnsan hakları, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi kavramlar yazılı metin olmaktan çıkıp eylem alanlarında deneniyor ve bu deneyden AB organlarının yetkilileri "mutlu" olmadıklarını belirtiyorlar. AB Komisyonu Türkiye Delegasyonu Başkanı Hansjörg Kretschmer'in, "Devlet Bakanı Ali Babacan'ın açıkladığı AB müzakere heyetinin etkin bir yapı olduğu

Bu sözler, 28 bin ortağın üye olduğu 33 kooperatifin oluşturduğu TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birlikleri'nin Başkanı Cahit Çetin'e ait...Çetin, "Herhalde AB, 45 milyar euro'yu, işletmelerimizde kanunen çalıştırmakta zorunlu olduğumuz özürlü veya hükümlü çalışan oranı kadar bir nüfusu beslemek için ayırmıyor. Köylüyü üretimde tutmayı önemsiyor. 10 liraya mal edip 5 liraya satıyor, bu zihniyeti anlamamız gerekir. Türkiye 1 milyon 300 bin ton sıvıyağ tüketiyor, bunun 800 bin tonunu ithal ediyor. Ayçiçek ekecek tarla mı yok?" vurgusunu yapıyor. Yeryüzü şekillerinin politik önemi (jeopolitik) tarıma kaydı. AB'nin, üye ülkelere kullandırdığı 100 milyar euro'luk fonun 45 milyar euro'su tarım sektörünü sübvanse ediyor. Oysa AB'de tarımla uğraşanların toplam nüfusa oranı yalnızca yüzde 5 düzeyinde. Türkiye, 1950'lerde İspanya ve İtalya'dan sonra dünya pazarlarında üçüncü zeytinyağı ihracatçısıydı. Bugün pazardaki yeri 6'ncılığa kadar geriledi. Ekim alanları "sürdürülebilir rekabet" ortamını yaratmakta yetersiz kaldı, zeytin çiftçisi verimliliği artıracak yenilikleri izleyemedi, yurtdışı pazarlarda "avantajlı" yapılanmaların dışında konumlanıldı.Ne var ki, 1990'larda zeytinyağında

Uluslararası Perakende Günleri'ne konuşmacı olarak gelen Versace ile Beyoğlu'nun son gözde lokantası 360'da, kadın gazetecilerin ağırlıkta olduğu bir yemekteyiz...Modacıdan çok bir bankacıya benziyor Santo Versace.Versace'nin tasarım bölümünün başında kardeşi Donatella Versace'nin olduğunu ve kendisinin Versace grubunun finans ve yönetim bölümünün başkanı olduğunu bilmeme rağmen, "Tasarımlarınız var mı?" diye soruyorum Versace'ye; "Hayır, ekonomistim" diye yanıtlıyor.Santo Versace'yi Türkiye'ye getiren dostu ve Birleşmiş Markalar Derneği Genel Sekreteri Hüseyin Kurtuluş, "Santo, İtalyan Tasarımcılar Derneği Başkanı'dır" diye ekliyor. Türkiye'ye bir dokunup gitmiyor "moda imparatorluğunun" elçisi Santo Versace; bir hafta süreyle Türkiye'de. Bu masadan bakınca Türkiye'nin "Avrupa'nın moda ürünleri üretim üssü" olma hedefi, hayal gibi durmuyor. Bir yanımda Viyana'daki Türk tasarımcı Atıl Kutoğlu, karşımda moda dünyasında hazırladığı defilelerle adından söz ettiren Ümit Ünal. Ünal için hayatının önemli adımlarından biri atılıyor o gece; Santo Versace genç tasarımcının kartvizitini alıyor, "Görüşelim" diyor...Ünal, İTKİB'in tasarım yarışmalarında keşfedilen genç yeteneklerdendi;