Seyahat Pazarlama Uzmanı Sarp Özkar

Avrupa’nın birçok tarihi eserinde, yapılarında ve müzelerinde fazlasıyla klasik Roma, Bizans mimarileri, yenilikçi gibi de olsa klasik Rönesans, Barok ve Gotik sanatları göze çarpıyor. Özellikle yüzyıllardır süregelen mimari akımlar Avrupa’nın neresine giderseniz gidin karşınıza çıkıyor. Bazı şehirleri gezerken sanki oraları daha önce görmüş gibi hissedebiliyor ve bazen de bütün Avrupa birbirine benziyor diye niteliyoruz. Özellikle çok seyahat eden gezginlerin Avrupa’da yeni gözdesi Art Nouveau sanat akımı. Diğer Avrupa şehirlerinden farklı görüntüleri, günümüz mimarisine yakınlıkları ve aynı zamanda tarihi yapı izlenimleri veren Art Nouveau “Yeni Sanat” anlamına geliyor. Binaların üzerleri ve kapıların giriş kısımları, dev insan figürleri, kuşlar, birbirinden güzel doğa esintileri sunan çiçekler, ilginç motifler, savaşçı figürleri ve mitolojik değişik yaratıklar ile süsleniyor. Bu sanat akımının en dikkat çekici özelliklerinden biri de balkonlu ve cumbalı evleri…

Art Nouveau 1890’lı yıllarda, özellikle Avrupa’da klasik sanat akımlarına karşı çıkarılmış önemli bir sanat akımı. Çıkış noktası tam olarak bilinmemekle birlikte Letonya, İngiltere, Polonya, Brüksel, Fransa,

Türk seyahat severler, gerek tatil alışkanlıkları nedeniyle, gerekse izin alma zahmeti olmaksızın gönül rahatlığıyla tatile gitme şansı bulunduğundan, bayramlarda seyahat etmeyi tercih ediyor. Sonbahara denk gelen bayramlarda da okulların kapalı olması da tatilcilerin bayramı değerlendirmesi için önemli bir fırsat olmakta. Ramazan bayramına çok kısa bir süre kala birçok tatilci, seyahat hazırlıklarını yapmaya başladı. Yılın genelinde tatile giden kişi sayısının, neredeyse yarısı kadar tatilci bayramlarda seyahat yapmayı tercih ediyor. Bu da, bazı handikaplar olmasına sebebiyet veriyor. Örneğin Venedik’te gondola bindiğinizde, her kanal geçişinde İtalyanca sözler duymak ümidindeyken kendinizi Türkiye’de gibi hissedebiliyorsunuz. Veya yurtiçi tatiline gittiğinizde ciddi trafik sorunu, otellerin doluluğu nedeniyle servis almada sorunlar ortaya çıkabiliyor. Kısaca çoğunluğun olduğu yerde telaş ve servislerde aşırı talep nedeniyle aksamalar gerçekleşiyor. Yurtiçi olsun, yurtdışı olsun, nereye giderseniz gidin bayramda seyahat edecekseniz bu uyarıları dikkate alırsanız, seyahatinizden mutlu olarak dönebilirsiniz :

Kendi aracıyla seyahate gidenlere tavsiyeler :

*** Yollar tahmin

Mesleğim gereği, yurtdışından ve yurtiçinden birçok seyahat portalini takip ediyorum. Bunlar bazen uçak bazen online rezervasyon sistemleri bazense dünyadaki yenilikler ile ilgi olabiliyor. Geçen gün ucuz uçak bileti ile havayolları şirketleri konusunda birçok önemli bilgiler veren, promosyonları günü gününe paylaşan yurtiçinde sıkça takip ettiğim, sitesine girdiğimde, havayolları ile seyahat edenlerin yorumlarına takıldım. Kimi memnuniyetini, kimileri ise yaşadığı sorunları aktarıyordu. Aklıma “Uçakla seyahatin yazılmamış kuralları”na farklı bir açıdan bakarak, sizlerle paylaşmak fikri geldi.

Uçaklar hala dünyanın en güvenilir ulaşım araçları. Ancak endişelenmeniz gereken başka şeyler var. Çünkü uçakların kendilerine has, hiçbir yerde yazılmamış, ama gelenekselleşmiş bazı kuralları vardır. Otobüslere ya da trenlere benzemezler. Daha doğrusu, her ortamın kuralları kendine has olur. Örneğin metroda yapılan bazı davranışlar, saygın bir otobüs firması ile seyahat ederken kaba karşılanabilir. Benzer bir durum uçaklar için de geçerli!

Göklerde 950 km hızla uçmakta olan çelik bir tüpte birbirini kırmanın ne alemi var değil mi?

Bazı bilimsel araştırmalar kalabalık bir mekanda

Her ne kadar alaylı bir turizmci olsam da, turizmle ilgili bir yüksekokul deneyimi de yaşadım. Üniversitede turizm nedir? Sorusunun cevabı yıllardır zihnimde yer etmiştir. Turizm, akademik tanımlamayla “Yaşadığı ikametgahından, bir başka yere gezip görmek veya yeni kültürleri tanımak amacıyla yer değiştirme faaliyetidir.” Üniversiteye başlamadan 2 sene kadar önce, 17 yaşımda bu sektörde çalışmaya başlayan biri olarak, sektör hakkında ilk izlenimlerim; kural tanımayan, tatile gelen misafirlerin isteklerini, elinden gelemeyecek sınırına kadar zorlayıp yapmaya çabaladığın ve bir şekilde istenileni vererek mutlu etmek zorunda olduğun bir olgu olarak hissettim ve yaşadım. Anladım ki, turizm kitaplardan ve akademik öğrenimlerde bahsedilen yüzeysel bilgilerle algılanıp, yapılabilecek bir meslek değilmiş! Yurtiçi turlar, yurtdışı turlar, Kültür turları, Incentive organizasyonlar, kişiye özel seyahatler, Sejour(Deniz-dinlence) tatili, 3.yaş turizmi, inanç turizmi gibi birçok turizm dalı konusunda bilgilendirmelerde bulunulmuştu. Ama bunların içeriği konusunda çok da detaya inilmemişti.

Sektörde iş yaparken içinde yaşadığımız toplumca kabul edilen etik değerlerin dışında, birçok alanda

Düşlerindeki gibi bir BALAYI…

Balayı seyahati hayatınızda sadece bir defa yaşayacağınız, yani ben öyle ümit ediyorum! ki, belki de en özel ve yıllarca unutamayacağınız paylaşımlarınızın olacağı bir tatil olmalı. Daha doğrusu evliliğin zorlu süreçlerine başlamadan önce, son derece pozitif düşüncelerle, bu kadar özel ve romantik bir dönem daha yaşayamayabilirsiniz. Bu nedenle balayında her iki tarafın da zevkine uyacak bir ortak paydada buluşup, nasıl bir tatil geçirmek istediğinize doğru karar vermek durumundasınız.

Geçtiğimiz yıllarda Balayı seyahati dendiğinde; akla ilk gelen seyahatler, yurtiçi seyahatleri olurdu, deniz kenarı bir otele gideyim fazla yorucu olmayan, yan gelip yatarak, tatilimi geçireyim düşüncesi hakimdi. Hele bir de herşey dahil olsun, yiyeceğimi içeceğimi de düşünmeyeyim, deniz-güneş ve kumun tadını çıkarayım fikri cezb ediciydi Özellikle son birkaç senedir balayı tatil alışkanlıklarında değişiklikler yaşanmaya başladı. Balayı tatili sadece dinlence tatili olmaktan çıkıp, kültür seyahatlerini de çoğunlukla kapsamaya başladı. Yıllar geçtikçe değişen tatil trendlerinden, balayı tatili de nasibini alıp, genel alışkanlıkların yerini yeniliklere bıraktığını

Son yıllarda seyahat sevenler, sınır kontrol noktalarında, vize konusunda bazı ciddi sorunlar yaşamaya başladı. Yaşanılan sorunların kaynağı genellikle aynı sebeplere dayanıyor. Bu hatalı davranışları gözlemleyip, siz değerli okurlarımla paylaşmak ise benim görevim.

Vize işlemleri esnasında, birçok seyahat acentesi, gerek Schengen vize prosedürleri, vize ücretleri, gerekse vize başvuru formu gibi konularda açıklayıcı bilgiler verirken, bazı önemli hususlar konusunda eksik bilgilendirmelerde bulunabiliyor. Bilhassa kendi başına vize başvurusunu yapacak seyahat severlere çok faydalı olabileceğini düşündüğüm bu uyarıların yapılmasında fayda var, zira acenteler genelde bu prosedürü doğru uyguluyor ama tüketici hangi Schengen ülkesinden alırsam alayım fark etmez düşüncesinde olduğundan, telafisi mümkün olmayan sıkıntılar doğabiliyor. Geçerli vizeniz ile gitmeyi hayal ettiğiniz ülkeye girişte sorun yaşamak istemiyorsanız birkaç önemli detaya dikkat etmek gerekiyor. İşte size tavsiyeler :

Dikkat!!! Geçerli Vizeniz ile Sınırdışı Edilebilirsiniz…

Schengen ülkelerindeki yasaya göre, vizeyi hangi elçilikten aldıysanız ilk olarak o ülke kapısından giriş yapmanız gerekmektedir.

Tatil, işlerimizin yıl boyunca yaşattığı stres ile şehir hayatının vücudumuzda oluşturduğu elektriği ve yılın yorgunluğunu atmamız için önemli bir fırsat. Tatil; beynimizi, ruhumuzu ve kimileri için de bedenini dinlendireceği muhteşem bir olgu. Ciddi bir rahatlama çeşidi.

O kadar rahatlatıcı bir olgu ki; galiba aklımızı bile başımızdan alıyor. Her zaman çok dikkatli, ince detaylara önem veren kişiler bile, daha havalimanı yoluna yöneldikleri andan itibaren, seyahate kavuşuyor olmanın heyecanı ile zihnini meşgul eden birçok düşünceden kurtulmaya başlıyor. Zannediyorum bu özellik, seyahate katılanlarda ciddi bir unutkanlık hastalığına yol açıyor.

Dünyanın en önemli uçak bileti sitelerinden biri olan Skyscanner, konuyla ilgili 700 kişinin katılımıyla bir anket düzenledi. Anket sonuçları gerçekten çok çarpıcı! Bunlar da unutulur mu diyebileceğiniz, sizleri hayrete düşürecek bilgileri paylaşmak isterim.

Seyahat Severlerin %67’si, en az bir eşyasını unutuyor.

Seyahate katılan her 3 yolcudan 2’si yani %67’lik seyahat sever, mutlaka bir eşyaşını tatilde unutuyor. En çok unutulanlar listesinin başında Kitaplar, Cep Telefonları, Gazete-dergi, Kıyafet ve Gözlük geliyor. Listede

Sıcaklıkların günden güne artışı, birçok kişiyi bunaltırken, aksine bana keyif verir ve yaşam sevincimi arttırır. Hayata dair yapamadığım birçok şey, güneşli günlerle birlikte bende aksiyona geçme hissi uyandırır. 1980’li yıllarda Hard Rock, Heavy Metal müzik zevkine kapılmış biri olarak, özel radyoların çıkışı ile 1990’larda yabancı ve Türkçe pop müziğine de ilgi duymaya başladım. Müzik kültürümün iyi olduğunu asla iddia edemem, hatta günümüzde daha çok ruhumu dinlendirdiğini düşündüğüm Jazz, Lounge ve Klasik müzik beni cezp etmekte… Öyle hissediyorum ki; yaş değişiklikleri zevklerim konusunda belirleyici unsur.

1990’larda dinlediğim yabancı müzikler yanı sıra, Türkçe Pop kategorisinde, bende iz bırakan önemli sanatçılardan biridir Kenan Doğulu. Yıllarca müziğini dinlediğim halde, bir defa olsun konserine gitme fırsatı bulamamıştım. Eşimin de talebi ile 18 Temmuz Çarşamba akşamı Turkcell Kuruçeşme Arena’daki konserine gitmeye karar verdik. Her zaman Kenan’ın sahnesi çok iyidir derler, buna çok da anlam veremezdim. Konsere giderken nasıl bir performans ile karşılaşacağım sorusu bende heyecan yarattı.

İstanbul’un artık standardı haline gelen, feci bir trafik çilesinden