Seyahat Pazarlama Uzmanı Sarp Özkar

Her seyahat severin, tatil anlayışına farklı bakış açısı vardır. Kimi tatilde dinlenmek, kimi eğlenmek, kimi ise dolu dolu kültür turu yapmak ister. Bendeniz ise, her yıl mutlaka bir gemi seyahati yapmayı tercih edenlerdenim. Gemi seyahatinin, kara turlarına göre beni cezp eden birçok artısı var. En önemli artısı, bir kere bavulunuzu açıp, ta ki seyahatiniz bitene kadar toplamazsınız. Gemide adeta bir tatil köyü ile birlikte seyahat ettiğim hissine kapılır, bugün güney otellerinde bulduğum her türlü aktiviteye sahip olurum. Animasyonun en orijinali, çocuk aktivitelerinin en verimlisi, havuz ve güneşlenme terasları, her zevke hitap eden Jazz’dan Rock ve Pop’a kadar eğlenceli müzik dinletileri, duty free shoplarda belki de havalimanlarına göre çok daha uygun alışveriş imkanları, Spa ve sağlık merkezleri tatilde yenilenmenizi sağlamaya yetecek aktiviteler. Bir haftalık bir seyahatte 5-6 destinasyon gezip, üstelik hiç de yorulmadan her sabah ayrı bir limana uyanmak, benim seyahat anlayışıma son derece uygun diyebilirim. İmkanım olsa bütün dünyayı gemi ile gezmek isterim, bence tatilde daha güzel bir keyif yok. Denizin yosunla harmanlaşmış o büyülü kokusu, yanaşmakta

Bayramlar, gerek yurtiçi tatiline, gerekse yurtdışı tatiline gitmek için, Türk seyahat severlerin en çok tercih ettiği dönemler. Bunda izin almaksızın tatile çıkabilme şansının olması önemli bir etken. Bilhassa aileleri ile seyahat etmek isteyenler, okulların kapalı olmasını da fırsat bilerek, bayram dönemlerinde tatili tercih etmekteler. Aslında bayramda seyahate çıkmanın bu yönlerden birçok avantajı olmasına karşın, bazı dezavantajları da yok değil!

Bayramda seyahat trafiği yine çok yoğun

Yılın iki bayram periyodunda da, yoğun bir turist akışının havalimanlarını doldurması, arefe ve bayramın ilk gününde bu kapasitenin tamamına yakınının, aynı günler içinde gidiş yoluna düşmeleri ve hemen hepsinin bayramın son günü dönüyor olmaları nedeniyle ciddi bir yoğunluk yaşanmakta. Bu sadece yurtdışındaki hava trafiği için değil, havalimanlarındaki servis şartlarının zorlanması adına da önemli bir etken. Ve tabii, bayram dönemleri tatile gidenlerin yanı sıra yurtdışındaki akraba ziyaretleri, iş ziyaretleri, fuar ziyaretleri gibi sebeplerle yurtdışına çıkanların da olması kalabalığı daha da arttıran etkenler. Bilhassa Kurban Bayramı Hac dönemi olduğundan, tüm bu

Avrupa Birliği vizesi olarak bilinen Schengen vizesinin alınması, bazı tatilciler için sıkıntı verici olabiliyor. Sorun yaşamamak adına yapılması gereken basit uygulamalar var. Siz de strese girmeden kolaylıkla Schengen vizesi almak hayalindeyseniz, tavsiyelerime uyarsanız sorun yaşamadan Schengen vize alabilirsiniz. İşte tavsiyeler :

Pasaportunuzun geçerlilik süresi acaba yeterli mi?

Hangi ülkeye gidecek olursanız olun, en az 6 ay geçerli pasaporta sahip olmanız gerekmektedir. Zaman zaman vizesiz olmalarına rağmen 2-3 ay geçerlilik süresi kalmış pasaportlara Uzakdoğu ve Arap ülkeleri , girişte sorun çıkartıp ülkeye kabul etmemektedir. Zaten Schengen için böyle bir kabul söz konusu bile değildir, zira vizeyi geçerlilik sürenizin üzerine veya son bitimine kadar asla vermezler.

Vize alabilmek için ideal başvuru süresi nedir?

Artık vize alımı konusunda birçok elçiliğe şahsi gidilmemekte, aracı kurumlardan randevular alınmaktadır. Bilhassa Kurban bayramı seyahatinize en geç 3 hafta kalana kadar vize başvurularınızı yapmanızı tavsiye ederim. Zira genelde herkes aynı tarihlerde seyahati tercih ettiğinden bayram periyodu çok yoğun olmaktadır. Vize randevuları için, bazen 15-20

İstanbul’da ailecek güzel bir hafta sonu aktivite olacağını düşünerek, Mickey’in Müzik Festivali’ne gitmeye karar verdik. Geçtiğimiz Cumartesi günü de, bunu gerçekleştirdik. Standart üzerine çıkmayacağını, basit ve sadece 3 yaşındaki oğlumuzu eğlendireceğini düşündüğümüz gösteri, bizi hayrete düşürdü. Eşim de ben de büyülenmiştik, hatta bir ara öyle bir kaptırmışız ki kendimizi, oğlumun bize seslendiğini ikimiz de duymamışız.

Bu capcanlı etkinlikte Beyonce, CC Music Factory, Baha Men gibi müziğe damga vurmuş kişilerin müzikleri keyfimize keyif kattı. Dünyanın birçok ülkesinde gösterimi yapılmış bu etkinliğin, orijinalinde Türkiye’de Kenan Doğulu’nun Çakkıdı şarkısının da çalışması bizleri ayrıca gururlandırdı.

Gösterinin adı Mickey’in Müzik Festivali olmasına rağmen aslen Walt Disney karakterleri olan, Mickey, Minnie, Goofy, Donald Duck, Yasmin, Alaaddin ile Cin, Sebastian ile Ursula, Woody, Buzz ve Jessie gibi yirminin üzerinde Disney karakteri sahne aldı. Mickey’in maceraları, Oyuncak hikayesi ve Küçük deniz kızı gibi Disney film karakterleri gösteriye renk kattı.

Hepsi birbirinden güzel ve rengarenk kostümlerle, olağanüstü dans koreografileri etkileyici idi.

Birbirinden güzel şarkı sözleri ile “Sen benim hayatımın günışığısın” anlamına gelen “You are the sunshine of my life” ve “Happy Birthday”, “I just called to say I love you” gibi parçalar 80’li yıllarda dilimizden düşmeyen favorilerimiz arasındaydı. 80’ler dendiğinde aklıma Michael Jackson, Madonna, Bon Jovi, George Michael, Bryan Adams, Lionel Richie ve Stevie Wonder gibi değerli sanatçılar gelir. Diğerlerinden farklı olarak Stevie Wonder’ın bende her zaman çok özel bir yeri olmuştur. Daha çocukluk zamanlarımızda onun şarkılarıyla müziğin ne demek olduğunu anlamış, en önemlisi de görme engeli olan birinin de, isterse engelsiz olanlardan daha başarılı olabileceğini, bana belki de ilk öğreten kişiydi. Bu nedenle her zaman kendisine ayıca saygı duymuş, şarkı sözlerinde aşkın sevginin ne olduğunu belki de ilk onun şarkılarıyla anlamıştım.

Pekçoğu Stevie Wonder’ın sadece piyano ve org kullandığını düşünse de, armonika, perküsyon ve davul gibi enstrümanları da aynı ustalıkta çalabilmekte büyük üstat. Nitekim İstanbul konserinde pek çok kez armonikayı konuşturdu adeta. Günümüz müziğinde, synthesizer’ların bu kadar sık kullanılmasına da öncülük ettiğini söylesek yanlış

Hani verdiğin sözler, hani ellerin nerede… sözleri beni benden alıp, 18’li yaşlarıma götürdü. Geçmişe hayal perisi gibi uçarak, eski mutluluklarımı ve o dönemlerde yaşadığım iyi-kötü ne varsa gözümün önünden adeta bir film şeridi gibi geçirtti. Nostalji adına, geçmişin özlemi adına, son derece güzel bir an olduğunu söyleyebilirim. Üstüne bir de arka fonda, sonbahar ormanları ve yapraklar uçuşan muhteşem sahne şovu ile büyülenip, gençliğimizin ve Türk müziğinin en güzel seslerinden Nilüfer ile kendimden geçtim. Ah Kavak Yellleri! Meğer ne kadar da özlemişiz, hem seni hem de geçmişimize mal olan, birbirinden özel şarkılarını. Uzunca bir süre, küçük bir şaka yaparak, bizi o güzel sesinden mahrum etsen de, 20’li yaşlarımın başındaki dönemlerde söylediğinden, daha da güzel sesinle aramıza yeniden hoş geldin.

Evet, değerli sanatçımız Nilüfer’in konserindeydim dün akşam Turkcell Kuruçeşme Arena’da… Muhteşem görsel şovları, zarif kıyafeti, iç titreten güzellikteki sesi ve birbirinden değerli muhteşem orkestrası ile ışık saçtı adeta. Her şarkısında ayrı bir keyif, ayrı bir nostalji yaşattı konser alanını hınca hınç dolduran hayranlarına. Tekrar teşekkürler bu zevki bize

Gemi ile seyahat gerçekten bambaşka bir deneyim… Mesleğim gereği daha önce defalarca gemi seyahatinin zevkine varmış biri olarak, bu yıl da ailecek seyahatimizi gemide geçirmeye karar verdik. Geçtiğimiz hafta Avrupa’nın önemli şirketlerinden biri olan Yunan gemi firması Louis Cruises’ın, Louis Cristal gemisi ile Yunan Adaları seyahatine iştirak ettim. Bu geziden de son derece keyif aldığımı belirtmeliyim. Hizmet ve servis kalitesi üst düzeyde, gemi içi aktiviteler son derece tatminkar ve çevre gezileri de son derece keyifliydi. Sadece biz değil, gemideki çocuklu birçok aile de mutluydu. Bilhassa gemi seyahatinin çocukla seyahat etmek isteyen aileler için de ideal olduğunu söyleyebilirim. Gidilen mesafeler her ne kadar uzun da olsa, adeta lüks bir tatil köyünün içinde seyahat edildiğinden, çocuğunuzun otobüs gibi araçlardaki sabır zorlayıcı davranışları ile bu seyahatlerde karşılaşmazsınız. Ayrıca çocuğunuzun zevkine uygun birçok aktivite de gemilerde yer aldığından, sizin gibi çocuğunuz da son derece keyif alacaktır.

Gemi seyahatini hayatınızda bir defa bile olsa mutlaka yapmanızı öneriyorum. İddia ediyorum, bir defa gemi ile seyahat yaparsanız, bir daha kara turuna gitme

Avrupa, Avrupa, Avrupa… Belki de birçoğu için artık çok sıradan! Avrupa deyince akla gelen belki iki cadde, iki meydan, bir de metro istasyonları! Oysa emin olun ki, Avrupa’nın içinde de gizli bir hazine saklı. Klasik Avrupa şehirlerinin dışında, nispeten değişik bir atmosferde seyahat etmek isteyenlerin son yıllardaki gözdesi, Orta Avrupa ülkeleri. Yıllarca Türk seyahat severlerin gönlünde ilk sırada yer alan İtalya’nın, neredeyse tahtını sarsacak kadar iddialı şehirler…

İçleri eğlencelerle, hayatın değişik güzellikleri ile dolu, yeme içmesi ile iddialı bir o kadar da, coğrafyasının tümünde, birbirinden güzel turistik yerleri ile sevgilim Orta Avrupa.

Bu güzel coğrafyanın en ilgi çekici şehri, Masal Kent Prag. Gerçekten de şehre girdiğinizde, kendinizi bir Ortaçağ masal diyarında; kanatlanmış uçan, Peter Pan gibi, Tinker Bell’ gibi hissediyorsunuz. Adeta hayallerinizde düşündüğünüz Ortaçağ tablosunu, baktığınız her yerde görebiliyorsunuz.

Ünlü Alman edebiyatçı Goethe ne güzel tanımlamış bu masal diyarını “Dünya tacının en güzel mücevheri” diye… Arnavut kaldırımlı, dar sokakları ile son yıllarda birbirinden güzel Hollywood filmlerinin platosu olmuş, Gotik sanatının en