Sina Koloğlu

Cine5’te İpek Tuzcuoğlu’nun ‘Yüzleşme’ programını açtığımda, tam da “Leblebi -rakı yasak” lafına denk geldim. Konuk Fedon’du. Tuzcuoğlu, “Hayatında en çok sevdiğin şeyi getirdim” diye masanın altından büyük bir şekerlik çıkardı. Fedon açtı; içinde beyaz leblebi var, “Ama bunun bir eksiği var” dedi. Bunun üzerine Tuzcuoğlu, hınzır bir gülümseme eşliğinde, “Var ama burada söyleyemiyoruz” dedi.
“Söyleyemiyoruz, inşallah bir yerde onun da tadına varırız” diye ekleyen Fedon, beyaz leblebiyi her yerde bulunmadığı için cebinde taşıdığını hatırlattıktan sonra, “Çayla iyi gidiyor” dedi...
RTÜK Yasası’nın “Gençlerin ve çocukların izlediği saat diliminde kötü örnek olmak” maddesine giriyor bu durum...
İçki aslında artık görülebiliyor dizilerde ama ‘övmek’ yasak. İşte böyle, “Oh, beyaz leblebiyle iyi gider” filan dedin mi yukarıdaki madde üzerine artı ‘içki içmeye teşvik’ten ceza geliyor.
Adamın önüne leblebiyi koyuyorsun, o da “Bunun yanına rakı iyi gider” diyecek o kadar... O zaman koyma, adamı da bizi de azdırma; RTÜK’ü de kızdırma!
Bir de şöyle bakalım:
Fedon’un en sevdiği şeyin beyaz leblebi ve rakı olması, aslında ceza verilmesi gereken bir durum diye düşündüm. RTÜK

Show TV, ana haber bültenini saat 18.15’e çekti. Yönetimin ‘izlenme oranlarından memnun’ olmadığı için bunu yaptığı söyleniyor. Şöyle son üç döneme baktım. Yani Ali Kırca’nın son dönemi, Erhan Çelik zamanı ve son olarak Ece Üner’in sunuculuğu...

37’NCİ SIRADAYDI
Ali Kırca, Show TV’den ayrılırken sunduğu en son bülteni 37’nci sıralarda... Burada nedenlerine girmiyorum.
Sonra Erhan Çelik dönemi başlıyor. Özellikle Ramazan Ayı yapılan bir saat değişikliğiyle (yani haberleri iftar sonrasına alarak) Show TV’nin uzun bir süredir görmediği ilk 10’nu görmeye başlıyor bülten. Totalde 7’ncilik ve 10’unculuk bu dönemde alışkanlık haline geliyor. Ramazan bitince diğer haber bültenlerinin saatine dönüyor ki bu normal.
Erhan Çelik’in, görevi Ece Üner’e devretmeden önce sunduğu son haber bülteni, 31.12.2013’te totalde 20’nci AB’de ise 11’inci oluyor.
Şimdi Ece Üner’le gelinen nokta; 1-8 Mart tarihleri arasında total seyircide ‘Show TV Ana Haber’ 20’nci sıra bandında görülüyor. Ece Üner, Habertürk’ten büyük kanala geldi. Tanınması, alışkanlık haline gelmesi öyle kolay olmaz. Bir yıl yetmez, çok ama çok daha fazlası gerekir. Unutmayalım alışkanlık için devamlılık şarttır.

Bir televizyon programının yazılı basında yer alması, onun ‘reyting’inin göstergelerinden biridir. Bir çalışma, futbol programlarının ‘eski tadında’ olmadığını gösteriyor. Yani ‘malzeme’ sayısı düştü.
Bizde “Manşetlik malzeme” denir; bu tip işler azaldı. 2013 yılının ocak ve şubat aylarında basında gündeme gelen futbol programlarının sayısı 20’yi buluyormuş. Bu sayı 2014 yılı ocak ayında 12’ye inmiş. Geçen ay ise 7 programa düşmüş. (Kaynak: Interpress Medya Takip Merkezi)

‘MANŞETLİKLER’ GİTTİ
‘Top Bizde’ Kanaltürk’te Sergen Yalçın’ın attığı manşetlerle konuşuluyordu. Bilgin Gökberk’in de kendine has ‘manşetleri’ eklenince, neredeyse her hafta basına haber oluyordu.
TV8’de Serhat Ulueren’in yönetiminde ekrana gelen ‘Telegol’de her hafta olay vardı. Erman Hoca (Toroğlu) özel televizyon tarihinin bu anlamda en çok ‘manşet veren’ futbol yorumcusudur. Ziya Kaptan (Şengül), Gökmen Özdenak ve ekibe sonradan katılan Kaya Çilingiroğlu ile her hafta “Bakalım ne diyecekler?” diye izlendi ‘Telegol’ programı. Acun Ilıcalı TV8’i aldıktan sonra ekiple yollar ayrıldı.

Star'da Kenan Erçetingöz'ün programına katıldı Tuğba Ekinci. "RTÜK bana Türkiye'den git cezası verecek" dedi. O verse bile biz seni bırakır mıyız?

İkna odasına buyrun
Hulki Cevizoğlu Ulusal Kanal'da programa başladı; "İkna Odası". 28 Şubat günleri geliyor aklımıza. Ne çektik bu ikna odalarından...

Sendrom TRT’ye geçmiş

Berkin çocuk uğurlanırken, o gün başka çocukların darağaçlarında sallandırıldığı darbenin yıldönümüydü. Halk TV’deki ‘Komplo Teorisi’nde Erol Mütercimler anlatıyordu. Askerin askere darbesinden sonra, buldozer solun üzerinden geçti...
Hep öyle oldu, hep öyle. Ve dün programı izlerken bir başka 12 Mart’la karşı karşıyaydım. 12 Mart 1971’de sadece TRT vardı. Peki o zamanlar neler oluyordu?

AP’NİN ÖFKELENDİĞİ PROGRAMLAR
Gülseven Güven ‘Türkiye’nin Kalkınma Sorunları’ diye program yaptığı için; karayolu taşımacılığının demiryolu taşımacılığına darbe vurduğunu söylediği için ‘Milli birliği bozucu’ ilan ediliyordu. Yani solcuydu. Mümtaz Soysal’ın açık oturumları, sokakta gençlerin gösterileri ekrana geldikçe Adalet Partisi çok öfkeleniyordu.

“SOVYET BELGESELİ YAYINLADIN HA!”

Sabah programları hep ‘şeker’ olarak hatırlanır. Vakit geçirme, eğlence... Çok eleştirdim, çok yazdım ama bir şeyi gördüm; Gülben Ergen, Esra Erol, Seda Sayan programlarında Berkin için birer konuşma yaptı. Kendilerince acıya ortak oldular. Ben izlerken öyle düşündüm. “Böyle davranalım” diye içten pazarlıklı değillerdi. Daha açık söyleyeyim; bir şeyler söylemeseler, kimse sormayacaktı “Neden?” diye. Hatta daha da ileri gideyim, bu programların izleyici kitlesinin büyük bir kısmının Berkin Elvan’dan haberi yoktu. Belki de ilk defa onlar konuşunca duydular... Daha fazlası da vardır. Ben izledim ve hepsindeki samimiyeti gördüm.

KARA GÖZLÜ ÇOCUK
“Kısa bir süre önce dokunmadığım, görmediğim bir canı kaybettiğim için acım bir kere daha tazelendi” dedi Esra Erol.
“Bu kara gözlü bu güzel çocuğun ölüm haberi geldi” diye girmişti söze. 7 yıldır canlı yayın yaptığını, ilk defa duygularını ifade etmekte güçlük çektiğini söyledi. Elvan’ın yüzü stüdyodaydı kocaman. Orkestra, Sezen Aksu’nun Erdal Eren için yaptığı ‘Son Bakış’ı çaldı...

BUGÜN GÖBEK ATMAYACAĞIZ

Kanal D’de ekrana gelen ‘Güneşi Beklerken’in son bölümünde Tülin, Cihan’a, “Özgürsün, ister Demet’le görüş, ister Zeynep’i nüfusuna al. Sadece benim bu durumdan çıkmam için yardımına ihtiyacım var. Gazetecilerin önüne çıkacağız mutlu bir aile olarak ve bu aileyi hiçbir şeyin parçalamayacağını duyuracağız. O kadar. Bunu yapmanı istiyorum” dedi.

Cihan’ın Demet’le fotoğrafları gazetelerde çıkmış, Tülin bu durumdan rahatsız olmuştu. Aile, bir balıkçıya gidip yemek yedi. Tülin çıkışta gazetecilere açıklama yaptı: “Cihan Bey’i bir arkadaşıyla görüntülemişsiniz. Cihan Bey’in kızının annesidir. Biz huzurluyuz, mutluyuz...”

KUTSİ BU DİZİYİ İZLEDİ Mİ?

Gazetelerde sık sık rastlanan bir görüntünün perde arkasını bize ‘Güneşi Beklerken’ anlattı. Demek böyle oluyormuş.

Baktım medyada ATV’deki ‘Huzur Sokağı’nın Bilal’i Kutsi’nin yasak ilişki yaşadığına dair haberler var. Kutsi’nin 3-4 gün sevgilisi Feyza Çıpa’nın evinde kaldığı yazılıyor. Eşine bu durum soruluyor; “Bugüne kadar sabredip sustum. Kızımızın analı-babalı büyümesi için de mücadele ediyorum” demiş.

‘Güneşi Beklerken’ çağrışım yaptı. Kutsi’nin her durumda eve dönmesi gerekiyor dizinin ‘muhafazakâr’ hali nedeniyle...

‘Güneşi Beklerken’de

Güney Kore şu sıralar bir intiharı konuşuyor. Ülkenin üç büyük kanalından biri PBS’te yayınlanan ‘Jjak’ (Eş) isimli ‘reality show’a katılan 29 yaşındaki Chun bir otelde kendini astı. Kanal, ‘reytingi yükseltmek için’ insanların duygularıyla oynamakla suçlanıyor. Olaydan sonra program yayından kaldırıldı.

BİR NEVİ İŞKENCE
10 erkek ve 10 kadının yarıştığı program bir otelde yapılıyor ve adı ‘Aşk Apartmanı’. Çiftler arasında ilişkilerin hikayesi...
Heyecan yaratmak için yarışmacılar bazı özel durumlara zorlanıyor: Tek başına günlerce yalnız kalmak...
Chun da böyle bir baskıya maruz kaldığını ölmeden önce attığı sms’lerde paylaşmış.
Yapımcıların kendisini sevimsiz ve yalnız bir karakter olmaya zorladığını, arkadaşlarıyla paylaşmış. Kore basınında çıkan haberlerde, yarışmanın bu tarz ‘politikalar’la izleyicinin dikkatini diğer yarışmacılara çekmeyi amaçladığı öne sürülüyor.