Bu hafta dizimizde ‘Kelebek’ kitabı vardı. Ezel’e operasyonu yapan doktor hediye etmiş. Kitap Henri Charrier tarafından yazılmış otobiyografik bir romandır. Yazar işlemediği suçtan kürek mahkumu olmuştur, Kelebek de lakabıdır. Roman dünyada en çok satanlar arasına girmiştir.
Mahkumluk yılları kaçma girişimleri vs... Dizimiz karakterlere uygun romanlar seçiyor. Bundan önce de Dostoyevski’nin (ki bu bölümde de yine bir ara ortaya çıktı) ‘Kumarbaz’ romanı ekrana yansımıştı.
ROMANLARI BERABER BULALIM
Anlaşılan şiirler ve romanlar dizimizde yer almaya devam edecek. Peki sayın okurlarım sizce bu dizide başka hangi romanlar ve şiirler yer almalı? Beraber senaristlerimize buradan yardımcı olalım. s.kologlu@gmail.com adresime de önerilerinizi gönderebilirsiniz. Bakalım ne hikayeler çıkacak.
Bu akşamın en etkili filmlerinden biri. Psikolojik filmler diye bir laf vardır. Üstüne bir de gerilim sosu konur. Hani böyle bulamacı çok iyi har-manlamış bir film. İzlemeyenlere tavsiye edilir. Hem yapacak iş güç yoksa da uyumadan önce iyi gider! (Fox TV / 22.45)
KOZMİK YERİNE İŞSİZLİK
Televizyon tartışma programları denince ilk sırayı, nedense bizim hayatımıza dair çok önemli olanlar değil de ‘casusluk tadı’ veren içerikler alır. Kozmik oda, gladio, ergenekon, özel harp vs... Ama asıl hikayeden uzaklaşıyoruz, yani işsizlikten... ‘Merkez Siyaset’ (Kanaltürk / 23.30) konunun uzmanlarıyla ‘işsizlik halimizi’ ele alıyor. Ali Tezel, Resul Kurt ve Sadettin Orhan...
Bu laflar sanırım bize ait. ‘Kolaj’, ‘Tanıtıcı Reklam’, ‘Sanal Reklam’, ‘Özet bölümü’, ‘Tekrar bölüm’, ‘Özel bölüm’... Yani uydurmaca işler. Ama biz böyle seviyoruz. Baktım da Fox TV ‘Yalancı Romantik’in (20.00) kolaj bölümünü yayınlıyor. Haftanın başı ve ‘çok izlenen zaman’ dilimine bunu koymuşsa, vardır bir iş!
BİR DİZİ NASIL HARCANIR?
Pazartesi dizilerimizin en yoğun olduğu gün. Star TV, prime time’a önce film koyduğunu duyurdu. Daha sonra da filmi çıkarıp ‘Benim Annem Bir Melek’ dizisini akışa ekledi. Yönetim, bu diziyi ‘Ezel’e yedirmek istemedi. O yüzden cumartesi gününe aldılar. Bir iki hafta böyle devam etti. Tam seyirci alışmışken, hoop tekrar günü değişti. İşte bunun adına da televizyon yöneticiliği deniyor. Bu arada ‘Maskeli Balo’ da önce saat 20.00’deydi, baktılar olmuyor, saatini değiştirdiler.
DİZİDE OYNADI, EKİBİ ÇAĞIRDI
Saba Tümer, ‘Sen Harikasın’ dizisinde (Türkmax kanalı Digitürk’te) konuk oyuncu olarak oynamıştı. Bu akşam da canlı yayına dizinin ekibini çağırıyor. (CNN TÜRK / 23.05) O saat diliminde zaten pek fazla bir şey yok. Demet Akbağ uzun zamandır ekranda yoktu bildiğim kadarıyla. Özleyenler olmuştur.
Don Cheadle ve Guy Pearce’in başrollerini oynadığı ‘Hain’ belki de bu akşamın en ilginç filmi. (STAR / 20.00) ‘Babil’ benzeri bir film. Müslümanlık ve terörizm Amerikalıların takıntısı olan konular. Film, bu konulara değiniyor. Okuduğum eleştirilerde film övülmüş. Hem oyunculuk hem de konu olarak. Özellikle yukarıda bahsi geçen ikilinin bir sahneleri varmış, oradaki diyaloglar acayip çarpıcıymış. Ben ‘Babil’i izledim. Eh böyle bir film ise “Sakın ‘Hain’i kaçırmayın” derim.
PLACEBO HAYRANLARINA
Efendim MTV Türkiye, hafta sonunu Placebo ile geçirmeye karar vermiş (09.00 - 21.00). Grup, 1994’te kuruldu. Tam da ‘alternatif rock’ olayının başladığı yıllarda. Açıkçası pek hazzetmem bu alternatif olayından. Gitarlar bir aşağı bir yukarı çalınır, solo filan yoktur. Ama Placebo bu akımın önemli grubudur, hatta mihenk taşıdır diyebilirim. Placebo ile ilgili her şey bu uzun kuşakta var. Hayranlarına duyurulur.
Fox’ta ekrana gelecek ‘300 Spartalı’ (21.30), vizyona girdiğinde olay yaratmıştı. Özellikle İran, ortalığı ayağa kaldırmıştı. Filmde İranlıların vahşi, Yunanlıların cesur ve asil gösterildiğini öne sürerek olayı UNESCO’ya kadar taşımışlardı. Kuşkusuz türünün başyapıtlarından biri olarak değerlendirilen ‘300 Spartalı’, her zaman ‘şiirsel anlatımı’ ile akıllarda kalacak. Ama Perslerin üstüne basa basa kötü oldukları mesajının verilmesi, ‘tarih ile masal’ arasındaki tartışmayı da her zaman taşıyacak.
ŞİMDİ MODA FATİH AKIN
Böyle modalar vardır bizde. Şimdi Fatih Akın’ı keşfettik. ‘Soul Kitchen’la yatıp onunla kalkıyoruz. Televizyonlarda sinema üzerine değişik programlar var. Bunların arasında sunumu ve anlatıcısıyla her zaman dikkatimi çeken ‘Cinemania’ (Kanal D / 13.00) olmuştur. Ömür Gedik hem güzeldir, hem konuyu güzel anlatır. Bu haftaki konuğu Fatih Akın. Neler mi konuşacaklar? Sibel Kekilli ile yeniden bir araya gelme projelerinden mesela.
CNBC-E yeni bir film kuşağı başlatıyor. ‘Sınır Tanımayanlar’ kuşağında ünlü ve önemli şahsiyetlerle ilgili filmler yer alacak. Hani nasıl denir allayıp pullayıp yeniden sunmak gibi. Mesela bu akşam oynayacak ‘Fırtına Öncesi’ (The Gathering Storm)?2002 yapımı bir film ve 2005’te bu kanalda gösterildi. Ama şunu yapıyor CNBC-E, bir kuşak oluşturup buraya uygun filmleri bir araya getiriyor (22.00). Haftaya da bu filmin devamı niteliğindeki ve yine HBO ve BBC ortak yapımı olan ‘Fırtınaya Doğru’?(Into the Storm) oynayacak. Bu şekilde iki hafta boyunca iki değişik Winston Churchill izlemiş olacağız. Bu akşam Albert Finney, haftaya da Brendan Gleeson.
ŞEY VE CARPENTER
Korku-Gerilim türü denildiğinde ilk akla gelen yönetmenlerden biridir John Carpenter. Onun meşhur üçlemesinin (Prince Of Darkness ve In The Mouth) ilk ayağı olan ‘Şey’ (The Thing) saat 22.40’da Sinema TV’de gösteriliyor. Howard Hawks tarafından 1951 yılında çekilmiş ilk film siyah beyaz. Ama Carpenter yorumu farklı. Ve efektlerin özellikle altı çiziliyor. Yönetmenin vazgeçmediği bir oyuncu var; Kurt Russell. Russell bu filmde de oynuyor. Bir de ben Ennio Morricone hastasıyımdır. Müzikleri de o yapmış.
ATV yeni yıla yeni diziyle girdi: ‘Aşk ve Ceza’. Geçen sene de ‘deneme yanılma’ ile en çok dizi değiştiren kanal olmuştu. Kadro iyi. Fazla bekletmeden direk konuya girdi zaten. Yasemin 25 yaşlarında orta sınıf ahlakına sahip (valla metin öyle diyor ben değil!) genç bir kız. Bir gün, nişanlısı Mehmet’i Müjde’yle yatakta basıyor.
Yasemin ölmüş babasına söz vermiş, evlenmeden sevgilisiyle birlikte olmayacağına dair. Müjde de en iyi arkadaşlarından biri. Ve bu moral bozukluğu içinde bir bara gidiyor. Orada Savaş’la tanışıyor. Zengin çocuk. Yasemin iyice kafayı bulduktan sonra Savaş’ın yatağına giriyor ve müzik eşliğinde olan oluyor. Sonraki sahnede eve yamula yamula giderken görüyoruz Yasemin’i. Pişman ve yorgun aynı zamanda! Savaş “Yaaa, n’oldu dün gece”de kaldığı için hem şaşkın hem de merak ediyor kimdir bu kız diye. Dizi de orada başlıyor zaten!
HER TEMA VAR
Dizide her tema mevcut. Berdel var, töre var, ağalık var, eroin var, sonra ‘Hanımana’ var. Efendim dizi fena değil. Dedim ya ilk bölümde çer çöp ne varsa ayıkladı, düzlüğe çıktı. Şimdi rahat bir şekilde yol alabilir. Nurgül Yeşilçay ilk bölümde hani oynadı da ama oynamadı gibi. Yani bir ‘Eğreti Gelin’ değil tabii ki bu
Yılın en önemli dizilerinden ‘Ezel’de Ramiz Dayı’ya biçilen rol galiba bu bölümde net bir şekilde ortaya çıktı. Ramiz Dayı bir şekilde tüm karakterlerle hayatın bir anında karşılaştı. Ve sanki şimdi o bir güç ve onları istediği gibi oynatıyor. Bunu da güneş huzmelerinin girdiği odasında, koltuğundan yapıyor. Ara sıra dışarı çıkıyor. Belki de dizinin asıl gizemi Ramiz Dayı. Entrika ve komploları ile bir ‘Amerikan dizisi’ olup aynı zamanda bunu yerli karaterlere uyarlamış. Bu da senaryonun başarısı.
EROTİK DİYALOG
Eyşan ile Cengiz arasındaki diyalog bizim dizilerimizde alışılagelmedik şekilde ‘erotik’ti. Bizde böyle ayrıntılı konuşulmaz. Hamile kalınır, kazayla çocuk olur filan! Ayıp anlamında demiyorum. Ama gerçekten cüretkar, bir o kadar da etkileyiciydi. Cengiz bir önceki bölümde Eyşan’dan fena fırça yedikten sonra kızıl saçlı kadına gitmişti. “Sana kötülük yapar gibi seviştim” dedi. “Onunla full pansiyon, sınırsız” diye ekledi. “Seni, senin için aldattım” diye bir başka çarpıcı cümle vardı. Cengiz o kadar aşık ki; “İğrenç değilim, aşığım” diyor. Eyşan’ın gitmesine izin veriyor. Ama çocuk onda kalacak. Çocuk, malum Ömer’den. Cengiz, “Varsın Ömer’den peydahlansın”