Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ben de not almıştım. Oda TV internet sitesinin de gözünden kaçmamış. Reha Muhtar’ın 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı vesilesiyle bir araya topladığı, değişik görüşlerden gençlerin katıldığı bir program vardı. Konuşanların isimleri ve bağlı bulundukları dernek vs. altyazıda veriliyordu. Fakat bir isim pek bir değişik sıfatla ekrana geldi; Miray Ersoy.
Önce Ersoy’un kartviziti “Modern kız” oldu. Sonra “Bağlantısız genç” uygun görüldü. Sanırım programı yapanlar da bu “kartvizitlere” sonradan gülmüşlerdir! Yok hayır ciddi ciddi takılmışlarsa onu bilemem! Trajikomik bir durum diyeyim!

AKP’nin genci yok!

Daha önce MHP, bundan böyle DTP’nin yer aldığı açık oturumlara partilerinden sözcü göndermeyeceklerini belirtmişti. Reha Muhtar söyledi. Gençler arasında parti dernek vs. hemen hemen her görüş mevcuttu. AKP’nin gençleri yoktu. “Gençlik temsilcisi yok”muş partinin. Ama gençlik konseri yaptılar mesela!

İttihat

Gençler konuştu. Sonra son söz Rasim Ozan Kütahyalı’daydı. Malum kendileri, bu programın da danışmanlarından biri. Bir “ittihatçı zihniyetin hâkimiyetinden” bahsetti. Sirayet etmiş bir hastalık olduğunun da altını çizdi. Kapitülasyonların geçerli olduğu bir dönemde, serbest piyasa düzenini hayal eden Prens Sabahattin’ler bugün de var aslında!
Unutmayalım, ittihatçılar kapitülasyonları kaldırmak için uğraştılar. İstiklâl Savaşı’nı kazanan kadrolar da ittihatçıdır. Neyse bir nevi “Rasim Ozan Kütahyalı dili” öğrenir olmaya başladık!

Yazlık dizi “Haneler” başladı

Yazlık dizilerimizinden “Haneler” Kanal D’de başladı. Yani inanamıyorum. Komedi bu kadar mı hafife alınır? İki gündür “komedi” izliyorum. Yazlık komediler. Dizi ya da böyle küçük parodiler. Fark etmiyor. Önemli olan, espri anlayışı.
Yine “komik masal” olayının vazgeçilmezi “Kırmızı Başlıklı Kız” örneği. Komiklik yapmaya hiç gerek olmayan, kendi başına zaten “absürd” bir masaldır. Ama pek bir sevilir, üzerine “değişik varyasyonlar” yapılır.
“Haneler”de de işte, müsamere parodisinde bu konu işlenmiş. Çocukları sahnede bu masalı oynayan, iki “farklı sınıftan” aile olayı. Biri işte Beyaz Türk, diğeri çocuğuna nazar değmesin diye pastırma yediren bir aile.
Sonra bir internet beraberliği parodisi. Malum, burada tanışanların kendilerinin gerçek kimliklerini sakladıkları pek bir klasiktir. Fotoğraflar hiç de gerçeği yansıtmaz! Bunun komik (!) hikâyesi vardı. Sonra, postaneyi soymak için gelen soyguncunun, daha önce defalarca geldiği ve postacı tarafından tanınması esprisi. Yani bilemiyorum, gerçekten temennim, nice güzel esprilere diyeyim!