Şükrü Andaç

Şükrü Andaç

sukru.andac@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dile kolay, tam 70 yıl.

Milliyet’in bu önemli yaşını kutlarken; efsane Genel Yayın Yönetmenimiz Abdi İpekçi’yi ve gazetemizle özdeşleşmiş yazarımız, ağabeyimiz Hasan Pulur’u anmak isterim.
Sözü Büyük Usta’ya bırakmadan önce, müsaadenizle kısaca anlatayım.

Abdi İpekçi zengin miydi



Tüm dünya ile beraber yaşadığımız korona günleri, hepimize, para dışında zenginlikler olduğunu ve maddiyatın her şeyi satın alamayacağını bir kez daha gösterdi.
Merhum Hasan Pulur’un Abdi Bey’i andığı 1 Şubat 1999 tarihli yazısı da, aslında kazanılan paranın değil, geride bırakılan ismin ve manevi mirasın önemini açıkça ortaya koyuyor.

Milliyet’e nice başarılı yıllar dilerim. Başta merhum Abdi Bey olmak üzere, tüm emeği geçenleri; arşivimde özel bir yeri olan, Hasan Pulur’un yazısı ile hatırlayalım.

Haberin Devamı

***

BİRKAÇ gün önce rahmetli Abdi İpekçi için, bir araştırma hazırlayan genç meslektaşımız sordu:
“Abdi İpekçi zengin miydi?”

Sorarken bile “Evet!” cevabını alacağından emin bir hali vardı. Öyle ya, Abdi İpekçi çapındaki bir gazetecinin zengin olmaması mümkün müydü?
“Hayır!” dedik.

“Zengin değildi, bir otomobili bile yoktu!”

***

HAYRETLE yüzümüze baktı, anlattık:

“Teşvikiye’de babasından kalan ufak bir apartmanın üst katında otururdu. Ölümünden birkaç yıl önce, dostlarıyla ortak, Bodrum’da, Torba’da bir arsa almıştı, üzerine ev yapılacaktı, ömrü yetmedi. Bir ara, patronu Ercüment Karacan’ın, Ortaköy sırtlarında, dostlarıyla yaptıracağı iki katlı evlerden birini hayal etmiş, belki ben de topraktan girebilirim, diye düşünmüş, lakin kendisine teklif bile etmemişlerdi. Rahmetli Erhan Akyıldız ile Tufan Türenç’in yazdığı Gazeteci kitabında bundan ne kadar üzüntülü olduğu belirtilir.”

***

GENÇ meslektaş hayretle bizi dinliyordu.

“Peki otomobili de yoktu, dediniz.”

Bu çok hazin bir hikayedir; anlattık:

“Abdi İpekçi zengin değildi ama, haklı olarak rahat yaşamak ister ve yaşardı. Gazetecilikten başka geliri olmayan, gazeteciliğini başka işlerde kullanmayan insan nasıl rahat yaşar? Borçla yaşar! Başka bir deyimle Milliyet’ten aldığı avanslarla...” Abdi İpekçi’nin ilk arabası kaplumbağa Volkswagen’di, sonra yerli Renault aldı, son arabası da iki kapılı küçük bir BMW idi.

Abdi İpekçi’nin Milliyet’e olan borcu, yani çektiği avanslar kabarınca, müessese müdürü rahmetli Nurettin Demirkol’a dert yanar:
“Öde öde bitmiyor, ne olacak?”

Akyıldız ve Türenç, kitaplarında Demirkol’un bulduğu çözümü şöyle yazarlar: “Abdi, istersen, borcunun azalması için bir formül bulalım. Benim hemen aklıma gelen bir şey var. Senin arabanı biz Milliyet olarak satın alalım ve sana makam arabası olarak verelim, onun değerini de borcundan düşelim.”

Haberin Devamı

***

VE öyle olur, BMW’yi Milliyet alır, bedelini Abdi İpekçi’nin borcundan düşerler, araba yine Abdi İpekçi’nin altındadır ama mülkiyeti değişmiştir. İşte Abdi İpekçi’nin öldürüldüğü araba, bu arabadır, yani rahmetlinin kendi üzerine kayıtlı bir arabası bile yoktu…

***

EVET, Abdi İpekçi zengin değildi ama, 20 yıl sonra yeni bir gazete çıkarmak isteyenler, onun çıkardığı Milliyet’i örnek alırlar ve “Abdi İpekçi olsaydı, ne yapardı?” diye düşünürler.

İşte zenginlik budur.