HUKUKÇULARIN hocası Prof. Sulhi Dönmezer'e sordum: DGM'deki askeri hakimin yerine sivil hakim atanması için Meclis'te girişim başlatıldı. Başlangıçta askeri hakim vardı diye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Apo'nun yargılanmasını "adil olmayan yargı" olarak niteler mi?
Bu soruya verilecek "genel" cevap, askeri hakimin statüsü yasal iken yapılan işlemlerin de yasal olduğudur. Doğru, ama Prof. Dönmezer diyor ki:
- AİHM'nin bir kararı var: Davayı, başlayan hakim ya da hakimler bitirir!
Bundan maksat, hakimlerin 'değiştirilme' baskısı hissetmeden görev yapmalarıdır.
Prof. Dönmezer bu noktada, AİHM'nin bir kararına daha dikkat çekiyor:
- Hakim değişirse, daha önce yapılmış işlemler yeni hakimle tekrarlanır!
Demek ki, DGM'lere sivil hakim atandığında, duruşma işlemlerini tekrarlamak gerekecek. İddianın ve savunmanın önceki işlemleri teyid etmesi de 'tekrar' sayılacağından, Prof. Dönmezer'e göre, Apo davasında bu işlem üç, dört saatte tamamlanabilir. Ve mutlaka yapılmalıdır.
* * *
HUKUK binlerce yılın tecrübesiyle son derece gelişmiş, karmaşık, zengin bir bilim ve kültür dalıdır. Apo davası, evrensel hukuk düzeyinde yürütülmezse, Türkiye "adil olmayan yargı" suçlamasına ve yaptırımlara maruz kalabilir.
Kusursuz bir "adil yargı" da elbette Apo'yu binlerce cinayetten, ülke egemenliğini ve toprak bütünlüğü ihlale kalkışmaktan cezalandırır. Ama usulde, özellikle savunma hakkının kullanılmasında bir hata, Apo'nun suçunu unutturup Batı'da ve AİHM'de adeta Türkiye'nin yargılanmasına sebep olabilir!
Prof. Dönmezer diyor ki:
- Hakimler ve savcılar hukuka azami derecede riayet ettikleri gibi, nezaket kurallarında bile titizlik gösteriyorlar. Elbette bir terörist yargılanıyor, elbette sıkı güvenlik tedbirleri olacaktır. Güvenlik tedbirlerini hukuka aykırı saymak zırvadır!
Apo'nun avukatları da duruşmalardan memnunlar; duruşma dışı işlemlerden şikayetleri var. Şikayetlerin geçersiz olduğu hukuki kanıtlarıyla açıklanmalı, savunma hakkına ilişkin sorunlar varsa bunlar giderilmelidir, Avrupa'ya bırakılmamalıdır.
* * *
APO'NUN yargılanmasını kamuoyunda miting heyecanına dönüştürürsek, "kitle psikolojisi" hukukun gereklerinin önünü tıkayabilir: İşte, DYP "bu aşamada" DGM'lerin sivilleştirilmesine karşı çıkıyor!
Keşke bu sivilleştirme çok önceden yapılsaydı! "Hukuk devleti" için gereken tüm reformları kendi irademizle yapsak daha iyi değil mi?
"İdam" lafını sakız gibi çiğnemenin, bu yönde bir "kitle psikolojisi" oluşturmanın da Türkiye'ye yararı yoktur. Kararı yargı verecektir, "idam"ın tasdiki ise, Türkiye'nin toplumsal ve diplomatik yararlarını gözeterek, Meclis'in yetkisindedir.
Bu konuda "hukukçuların hocası" Dönmezer diyor ki:
- Apo duruşmada devlete birtakım mesajlar veriyor. Bu devletin takdirine tabidir, devlet bunu dikkatle inceleyecektir. Hukukçunun işi dava ile biter, ondan sonrası devletin işidir.
Belli ki, konu duygusallığa terk edilemeyecek kadar kadar çok yönlüdür, zaman itidal ve akıl zamanıdır.
Yazara E-Posta: t.akyol@milliyet.com.tr
Özay Şendir
Gerçek savaş mı yoksa danışıklı savaş mı?
23 Haziran 2025
Tunca Bengin
Nobel Barış Ödülü adayı ‘savaş’ dedi
23 Haziran 2025
Cem Kılıç
Yabancı parayla ücret olur mu?
23 Haziran 2025
Didem Özel Tümer
İran’da zorla rejim değişikliği mümkün mü?
23 Haziran 2025
Abdullah Karakuş
Bundan sonra neler olacak?
23 Haziran 2025